Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail'le görüşmelere ilişkin olarak, "Türkiye hem BAE hem de İsrail ile ilişkilerinde pozisyonundan taviz vermeden ilerledi. Neticede gelmek isteyene de 'gelme' demedi. Mevzu özetle budur." yorumunu yaptı.
Kaplan yazısında, "2017'de BAE-Suudi Arabistan liderliğinde Katar'a uygulanan ambargoda Türkiye ilkesel bir kararla ülkedeki askeri üssümüzün de tahliye edilmesini dayatan talep listesine karşı durdu. CHP'nin ülkemizi küçük düşürme pahasına "Para dilenmeye gittiler" muhalefetinin en küçük bir doğruluk payı olsaydı, Cumhurbaşkanı Erdoğan, BAE'ye rağmen ilkesel bir kararla Mısır'daki darbede devrilmiş seçilmişleri savunmaz, tüm Körfez'in boğmaya çalıştığı Katar'ın da yanında durmazdı. Ticaret gemisini yürütür, gerisine karışmazdı. Ama netice ne oldu? Katar'a abluka kalktığı gibi dayatılan hiçbir şarta da boyun eğilmedi. Türkiye hem Katar'daki askeri üssünü korudu hem de BAE'nin talebi üzerine ilişkilerini tekrar kaldığı yerden daha büyük coşkuyla devam ettirebildi." düşüncesini dile getirdi.
Kaplan şu ifadeleri kullandı:
"Tüm mali ve siyasi bedelleri göze alarak "One minute" diyen, ilk kez bir İsrail Başbakanı'na özür dileten, Birleşmiş Milletler çatısı altında "İsrail'in sınırları neresidir?" diye sorup Arap dünyası kafasına kuma gömmüşken Netanyahu'ya Kudüs'ün başkent ilan edilmesi kararı sebebiyle en sert cevabı veren Erdoğan iken İsrail Cumhurbaşkanı Ankara'ya gelmek istiyor. Çünkü Mavi Vatan'dan Yunanistan ile bir olup bizi dışlamaya kalkan İsrail, kazın ayağının öyle olmadığını anladı. Türkiye hem BAE hem de İsrail ile ilişkilerinde pozisyonundan taviz vermeden ilerledi. Neticede gelmek isteyene de "gelme" demedi. Mevzu özetle budur."