Sabah yazarı Melih Altınok, Siirt’te Ciner Grubu'na bağlı Park Elektrik'in taşeron şirketi Antlar İnşaat'ın çalışmasında meydana gelen göçüğün bazı medya gruplarında yer bulmamasını eleştirdi. Altınok, “Ben birkaç gün ısrarla üzerinde durduğum bu suskunluk anlaşmasının, göçen madenin bir medya patronuna ait olmasından kaynaklandığı kanaatindeyim” dedi. Altınok,
Altınok’un Sabah’ta bugün (20 Kasım 2016) “Ciner’in madeni göçerse Allah’tan” başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili kısmı şöyle:
Siirt Şirvan'da halen toprak altında olan 11 maden işçimiz var. Yürütülen soruşturma kapsamında 6 yetkili gözaltına alındı. Dün Enerji Bakanı Berat Albayrak da kaza alanındaydı, çalışmaları yerinde takip etti. Acı bekleyişimiz sürüyor.
Peki, bu hayati konunun, ıvır zıvır tartışmalar kadar medyada yer bulmamasına hiç şaşırmıyor musunuz?
Ben birkaç gün ısrarla üzerinde durduğum bu suskunluk anlaşmasının, göçen madenin bir medya patronuna ait olmasından kaynaklandığı kanaatindeyim.
Aksi olsa, madenin sahibi Turgay Ciner'in gazetesi Habertük'ün, bu büyük iş kazasını "Siirt'te aşırı yağış heyelana neden oldu" şeklinde vermesi yoğun eleştirilere yol açmaz mıydı... Twitter'da başlıklar açılıp imza kampanyaları yapılmaz mıydı... Köşe yazarları "vicdan" başlıklı yazılar döşenmez miydi?
Bakın, madende işçi olan Sedat C, kazanın "göz göre göre" geldiğini, yaşananın afet değil aymazlık olduğunu nasıl anlatıyor:
"İlkbaharda madende çatlaklar oluşmuştu. Çatlaklar o kadar büyüktü ki içine iş makineleri bile girebiliyordu. Madende palya (Açık madenlerde basamaklar açılarak işlenecek toprağı elde etme yöntemi) yapılmıyordu. Bu nedenle de toprak sürekli kayıyordu."
Ama biliyorsunuz, bizde kendine solcuyum diyenler, sendikalar bile önce savunacakları işçinin patronuna bakarlar. Eğer sermaye sahibi sevdikleri bir abileriyse, pahalı diye alınmayan güvenlik önlemlerini, "işçi ölümlerini falan" pek sorun etmezler.
Çünkü işçilerin aksine onların zincirlerinden başka kaybedecek "şeyleri" çoktur.