Baydar'ın bugünkü (12 Mart 2012) yazısının bir bölümü şöyle:
Uçuş ve can güvenliği üzerine hayati önemdeki bu haberin, SABAH'a güven açısından kazandırdığı çok şey var. Israr ve inatla, açıklık talep edip hesap soran her haklı habercilik, hak ettiği övgüyü alır. Ama bu arada, güvene düşen bir gölge de mevcut. Wikileaks'in yayınlamaya başladığı Stratfor yazışmaları, açıklık gerektiren bir konuyu da gündeme taşıdı. Küresel istihbarat, veri ve analiz toplama amacıyla kurulmuş bir şirket olan Stratfor'un Türkiye bazında profesyonel faaliyet için Hürriyet Daily News ve SABAH'la işbirliği ('konfedere ortaklık') içine girdiği anlaşılıyor.
Görülebildiği kadarıyla, karşılıklı bilgi alışverişi çerçevesinde olması öngörülen bu işbirliği süreklilik ve yoğunluk kazanmamış, sistematik olmamış. Ama uygulamaya geçilmiş.
Stratfor bir istihbarat servisi değil. Kar amaçlı, müşteri odaklı, yatırım projelerine katkı sağlayan bir şirket. Ancak, faaliyet alanının tabiatı, coğrafi aidiyeti vs. her türlü kamusal kuşkuya açık. Aslında, çerçevesi sağlıklı (yani 'kamu adına habercilik' rolüne zarar vermeyecek şekilde) çizilecek böyle bir işbirliği halkın haberalma hakkı açısından yararlı da olabilir.
Bir haber kuruluşu, okuruna veya izleyicisine sunduğundan ötesini ve 'sakladığını' mı Stratfor'la paylaşmalı? Ondan gelecek 'verileri' nasıl denetlemeli? Kaynak belirtme sorununu nasıl çözmeli? Bunlara dikkat edilmezse, bir gazete temel işlevinden farklı bir alana, onunla çelişen bir kimliğe kaymış olmaz mı?
Bu sorular önemli. Eğer bir anlaşma yapıldıysa, başından izlenmesi gereken yol basitti: Bunu bekletmeden, açıkça, şeffaflık içinde, faaliyet çerçevesini anlatarak okurlarla paylaşmak. Öyle olsaydı, sonradan olabileceklere karşı doğru bir poziyon belirlenmiş olurdu.
Ama hâlâ geç değil. Ne olduysa ve eğer bundan sonra da bu tür işbirlikleri olacaksa, bunu okurlara kurumsal kimlikle anlatmak, basının önde gelen, köklü mensubu SABAH'ın imajını korumak adına gereklidir.