Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk, Rus uçağının düşürülmesine ilişkin TSK pilotlarının görüşlerini köşesine taşıdı. Öztürk, pilotların, bu konuda "Bir uçağın 17 saniye ihlalde bulunması, o uçağın düşürülmesini de gerektirmez" ifadelerini aktardı.
Öztürk, Türkiye ile Rusya arasında kriz haline gelen Rus uçaklarına ilişkin TSK pilotlarının şu sözlerini yazdı: “her zaman ihlal olur. Hele bazı kör noktalar vardır ki buralarda ihlallerin olması da her zaman mümkündür. İhlal olayının yaşandığı bölge de kör noktalardan birisidir. Bir uçağın 17 saniye ihlalde bulunması, o uçağın düşürülmesini de gerektirmez. Ancak hükümetin emrini, asker yerine getirmek durumunda. Aksi halde sorumlu asker olur.”
Öztürk’ün Sözcü’de “Komutanın Masasındaki Ekran” başlığıyla yayımlanan (27 Kasım 2015) yazısı şöyle:
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal, makam koltuğunun hemen solunda bulunan ekranda, o an havada bulunan dost-düşman bütün uçakların nerede olduğunu görüyor. Birçok talimatı işte o ekrandaki görüntülerden sonra veriyor. Harekât Merkezi de uçakları hem ses, hem de resim olarak gerçek zamanlı olarak takip ediyor.
Rusya’ya ait SU-24 bombardıman uçağının, Türk jetleri tarafından düşürülmesinden sonra başlayan süreçte, Başbakanlığın ya da Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklaması beklenmeden, “Cumhurbaşkanlığı yetkilileri” tarafından Anadolu Ajansı’na yapılan açıklamada Rusya’ya ait uçağın düşürüldüğü belirtildi. Bu açıklamadan 10 dakika sonra Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasında ise “milliyeti tespit edilemeyen uçak” deniliyordu. Askerler, bundan sonraki süreç için bir açık kapı bırakmasına rağmen, Cumhurbaşkanlığı kaynaklarının o açık kapıyı kapatan açıklamaları, sorunu daha da derinleştirdi.
Biraz konuşmasalar
Türkiye önemli bir krizle karşı karşıya. Komşumuz olsun olmasın neredeyse her ülkeyle ilişkilerimiz hep geriye doğru gidiyor. Bir Rusya kalmıştı, şimdi o ülkeyle de önemli sorunlar yaşamaya başladık. Allah korusun bu gidiş, bu kafa Türkiye’yi savaşa sokmaktan bile çekinmez. Açıkçası, yaşanan şu gelişmeler toplumda büyük bir tedirginlik yarattı. Her halde ülkemizi daha da zor günler bekliyor…
Bağırıp, çağırmakla, meydan okumakla devlet yönetiminin olmadığı belirtilir. Ama günümüzde bağırıp, çağıran, meydan okuyanlar “makbul politikacı” oluyor. Komşularımızla ilişkileri bozmak Türkiye’ye ne kazandıracaktır? Yabancı ülkelerin yönetimini değiştirmek istemenin de ağır sonuçları olduğunu AKP yetkilileri görmemeye devam ediyor. Suriye’de Esad’ı devirmek Türkiye’nin neyine? İnsanlara umut verip yerlerinden, yurtlarından ayrılmalarına yol açanlar, onları sefaletin ortasına atanlar ne kazandı acaba?
Artık siyasetçilere değil, bu krizi aşmada umut askerlere, bürokrasiye bağlanmış durumda. Her gün bağırarak sağa-sola cevap yetiştirme gayreti içinde olanlar bu kadar konuşmazsa kriz günleri belki de daha çabuk atlatılacaktır. Esad’ı devirmek adına muhalif grupları destekleyenler, şimdi sınırımızda Kürt grupların yerleşmesinden rahatsız oldular. Peki böyle olacağını siz hiç mi öngöremediniz, hiç mi oyunları fark etmediniz?
Bunlar hep oluyor
Uçakların komşu ülkenin hava sahasını ihlali ilk kez yaşanan bir durum değildir. Pilotlarla konuştuğumda “her zaman ihlal olur. Hele bazı kör noktalar vardır ki buralarda ihlallerin olması da her zaman mümkündür. İhlal olayının yaşandığı bölge de kör noktalardan birisidir. Bir uçağın 17 saniye ihlalde bulunması, o uçağın düşürülmesini de gerektirmez. Ancak hükümetin emrini, asker yerine getirmek durumunda. Aksi halde sorumlu asker olur” görüşünü dile getirdiler.
Merak edilen konulardan birisi de, Türk pilotun uyarmasına rağmen, Rus pilotun o uyarılara karşı neden cevap vermediğidir. Sağ kurtulan pilot, “Türkler bizi uyarmadı” diyor. Oysa, Türk Genelkurmayı, yapılan konuşmaları açıkladı. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın bir yetkilisine “Telsizi mi arızalıydı, sesinizi niçin duyuramadınız?” diye sordum.
“Guard” Kanalı her zaman açık
Sınırımızda uçuş bilgisi olmayan uçakla ilgili yapılması gereken, pilotu uyarmaktır. Böyle durumlarda “acil çağrı” kanalı olan “Guard” kanalı kullanılır. Uyarı kanalı, “Guard”la UHF 243.0’dan konuşulur. Hangi kanala geçerseniz geçin bu kanaldan sesiniz duyulur. Her kanal da buradaki konuşmaları duyar. Milliyeti ne olursa olsun havadaki tüm uçakların, bu kanalı açık tutarak dinlemesi de zorunlu bir havacılık kuralıdır.
Yıllarca savaş uçağı kullanan çok deneyimli bir pilota “Gerçekten Rus pilotu anonsları duymamış olabilir mi?” diye sordum. Şunları anlattı:
“Bir uçak sınırımızı ihlal ediyor ve hangi kanalda olduğunu bilmiyorsanız, bulunduğu rota ve diğer bilgiler belirtilip, ‘beni duyuyorsanız guard kanalına geçiniz’ denilir. Acil kanalda o uçağın pilotu mutlaka o konuşmayı duymak zorundadır. Cevap vereceği zaman, ‘beni arayan istasyon devam ediniz’ der. Kim olduğu sorulur. Siz de zaten konuşmadan kimin uçağı olduğunu anlayabilirsiniz. Rus pilot, ‘anons yapılmadı’ diyor. Duyup duymamak karşı tarafın sorunudur. Çünkü, düşmanca hareket için duyumsamazlıktan da gelebilir. Açıkçası, pilot anonsu duymak zorunda. Duymamak ise onun sorunudur. Ayrıca bu anonsların ses kayıtları silinemez, araya ekleme yapılamaz. Orijinal bantlardır.”
Sınır ihlalleri bilerek de, bilmeyerek de yapılır. Eğer karşı taraf bu ihlallere karşı duyarsız kalırsa, ihlaller alışkanlığa dönüşür. Bunun arkasından neler gelebileceği de kestiremeyebilir. Kötü niyetliyse bunun “pardon”u da olmaz. Hükumetin emriyle “vur” emrini yerine getiren ve bunu pilota bildiren komutanlar, şimdi Ruslarla asker askere konuşmaya çalışıyorlar. Siyasetçiler bir sussa, sorunu aşmak da daha kolaylaşır.