Gündem
Deutsche Welle

RP: Almanya’daki Türkler de Erdoğan’ın çıkışlarından muzdarip

Haftasonu Alman basınında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Avrupa'ya yönelik açıklamaları, ABD Başkanı Trump’ın sağlık reformu yenilgisi ve AB’nin temellerinin atılışının 60. yıldönümüne ilşkin yorumlar ön plana çıkıyor.

26 Mart 2017 21:33

Rheinische Post gazetesinde Bernd Bussang imzalı yorumda, Erdoğan'ın Avrupa'yı hedef alan çıkışlarının toplumu böldüğü vurgulanarak bunun önüne geçmek için yapılması gerekenler ifade ediliyor:

"Ne yapılmalı? Erdoğan'a karşı durup, ona ve onunla beraber aynı mücadeleyi veren destekçilerinin kapımızın önünde miting düzenlemelerini yasaklamalı, destekçilerine yönelik mali yardımları kısıtlamalı. Bu örneğin, Diyanet tarafından yönetilen Diyanet İşleri Türk- İslam Birliği (DİTİB) için, dernek Ankara'dan bağımsız hale gelene kadar geçerli olabilir. Ancak aynı zamanda Türkiye kökenli birçok insanın da Erdoğan'ın bu siyasi çıkışlarından muzdarip olduğunu göz önünde bulundurmalıyız. Onların durumunu da ciddiye almalı ve onlara açık bir şekilde şunu ifade etmeliyiz: Her kim kayıtsız şartsız hukuk devletinin, demokrasi ve özgürlüğün değerlerini benimserse burada koruma altındadır ve istediği sürece de evindedir, bu kişilere burada saygı duyulur ve kabul edilirler.''

Lübecker Nachrichten'de yer alan yorumdaysa ABD Başkanı Donald Trump'ın sağlık reformu tasarısını geri çekerek uğradığı yenilgiyle gücünün sınırlarının farkına vardığı belirtiliyor:

"Trump gücünün sınırlarını hissediyor. Başkan, serinkanlılığını korumak için oldukça çaba sarf etti. Ancak cephesinin aldığı darbeler oldukça büyük. Kendisine en yakın destekçileri dahi yanlış ata oynamış olabileceklerinden korkmaya başladı. Bu destekçiler açısından geçen haftanın bilançosu korkunç. Obamacare diye bilinen sağlık reformu hala yürürlükte, seyahat yasağı ikinci kez kaldırıldı, FBI Demokratlara yönelik Rus hackerların saldırılarını soruşturmaya başladı. Kesin olan şu: Trump, kendi deyimiyle ‘'iş bitirici'' büyük bir darbe almış durumda.''

Rheinfalz am Sonntag'da da aynı konuya ilişkin şu satırlara yer veriliyor:

"Trump arsız bir popülist. Bir kalem darbesiyle tüm dünyayı değiştireceğine dair insanlara boş vaatlerde bulundu. Bir başkanın da meclisi dikkate alması, yasalara ve sözleşmelere bağlı kalması gerektiği konusunda ise hep sessiz kaldı. Popülist Trump, insanları kandırdı. Ne var ki popülizm şu iki öğeden oluşur: Kandıran ve kandırılan. Yani, popülizme alkış tutanlar da popülizmin parçasıdır. Masallara seve seve inananlar. Kandırılmalarına izin verenler. İşte onlara bir mesaj: Tüm ülkelerdeki popülist hayranları bakın ve Trump'ın nasıl yenildiğini, nasıl duvara tosladığını görün.''

Mittelbayerische Zeitung'da yer alan yorumda ise Avrupa Birliği'nde daha sosyal bir Avrupa'' yönünde değişimin elzemliğine vurgu yapılıyor:

"Avrupa Birliği kendini değiştirmek, daha demokratik ve daha sosyal hale gelmek zorunda. Birliğin kurumları vatandaşlara daha yakın olmak zorunda. Avrupa Parlamentosu'nun inisiyatif alma yetkisi de buna dahil. Avrupalıların seçtiği milletvekilleri de tıpkı demokratik ulusal devletlerde olduğu gibi yasa tasarısı önerileri getirebilmeli. Daha sosyal bir Avrupa Birliği'ne ulaşmak için tüm Avrupa'da bazı asgari standartlar geçerli olmalı. Örneğin Yunanistan ve İtalya'daki gibi uzun süren işsizliklerin insanları keskin yoksulluklara sürüklemesinin önüne geçecek bir Avrupa sosyal sigortası gibi. Öte yandan artık yasal, kontrol altında olan kaçış yollarını mümkün kılan ve Avrupa'nın sınırlarında yer alan devletleri sığınmacıların kabulü konusunda tek başına bırakmayan bir mülteci politikası da sosyal bir Avrupa Birliği'ne dâhil olmalı."

Der Neue Tag gazetesinde yer alan yorumda ise Avrupa Birliği'nde artık işlemeyen mekanizmalara vurgu yapılıyor:

"Şu kesin: Avrupa daha iyi günler görmüştü. Birlik ve bölünmezliğe dair verilen tüm sözlere rağmen bazı merkez kuvvetler çoğaldı. Avrupa Birliği'ni bir self service dükkanı gibi gören birçokları hala bu pastanın kremasından almaya çalışıyor. Daha da kötüsü ise mülteci dağılımı gibi alınan kararlar artık uygulanmıyor bile. Avrupa yolun sonuna mı geldi? Kesinlikle hayır. Ancak Avrupa projesi artık kendi kendine işleyebilen bir proje olmaktan da uzak. "

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Sinem Özdemir

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle