28 Aralık 2011 tarihinde, Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı sınır köyünde 34 köylü savaş uçakları tarafından bombalanması sonucu 13 yaşındaki oğlu Erkan’ı, 15 yaşında ve 29 yaşında olan kardeşleri Savaş ve Hüsnü’yü kaybeden Mehmet Encü, yakınlarını kaybedenlerin 5 yıldır her gün aynı acıyı yaşadıklarını söyledi. Encü, ”En çok oğlumun top oynayışını, bir de kardeşlerimin o güzel yüzlerini özledim…” dedi.
‘5 yıldız sadece adalet istiyoruz'
‘Yarım insan’ olarak hayata devam etmeye çalıştıklarını söyleyen Encü, “Beş yıldır beklediğimiz sadece adalet” diyerek yaşadıkları duruma itiraz ediyor. Encü, "Dün yemek yerken bütün aile yine gözyaşlarına boğuldu. Bir insan için en zor durum başka ne olabilir? Akrabalarımızı kaybettikten sonra hayatın hiçbir anlamı kalmadı. Her gün daha acı geçiyor. Yarım insan gibi yaşıyoruz. Onların bıraktıkları hikayeleri tamamlamaya çalışıyoruz. Ben en çok da oğlumu top oynarken özlemeyi özledim. Köyde en güzel futbol oynayan oydu. Daha ilkokul 7’nci sınıfa gidiyordu. Ben ona ‘derslerine çalış’ derdim. Erkan’ım babasını kırmazdı. Ona, ‘oku artık şu futbolu bırak’ dedim o da bana, ‘tamam okuyup kaymakam olacağım, ama futbolu da bırakmam’ dedi. Ben de, ‘tamam o zaman sen bilirsin’ demiştim. Bir gün köydeki arkadaşları eve geldiler ‘Erkan top oynamaya gelmezse hiçbirimiz oynamayacağız’ dediler. Ben de gitmesi için izin verdim. O gidince de merak ettim! Acaba oğlum nasıl top oynuyordu? Ben de onları izlemeye karar verdim. Çok güzel oynuyordu! O günden sonra da hep izledim. Onu izleyince, ‘ne yapmak istiyorsa onu yapsın’ demiştim. O benim evimin tek oğluydu. Kar yağdığında onu dama gönderip dama yağan karı temizletemezdim. O evimin tek ümidiydi” diye konuştu.
‘Yaşasalardı kardeşim 18, oğlum 20 yaşında olacaktı'
Encü, 2006’da babasını kaybetmiş. Bombardımanda hayatını kaybeden 15 yaşındaki kardeşi Savaş’ın, oğlu Erkan ile arkadaş gibi olduklarını anlatan baba Encü, “Babam hayatını kaybettikten sonra evin bütün işlerini kardeşim Savaş yapardı. Okuyup öğretmen olmak istiyordu” diyor: “Kardeşim lise 2 öğrencisiydi. Öğretmen olmak istiyordu. Küçük olmasına rağmen yaşını göstermiyordu. Kendisinden büyük olan insanlarla dost olurdu. Hiç kimseye küçücük bir saygısızlığı olmadı. Oğlum ve kardeşim akran oldukları için abi kardeş gibilerdi. Her zaman yan yana gezerlerdi. Şu an yaşasalardı küçük kardeşim 20, oğlum ise 18 yaşında olacaktı” ifadelerini kullandı.
‘Oğluna babasının ismini verdik'
Mehmet Encü kayıpları arasında 29 yaşındaki kardeşi Hüsnü de bulunuyordu. Encü onu anlatırken, ‘Şu an Hüsnü 4 buçuk yaşında’ diyor. Kardeşi öldüğü zaman 5 aylık hamile olan eşinin çocuğunu kast ederek:
“En büyük hayali çocuk sahibi olmaktı ama çocuğunu göremedi” diyor: “Hüsnü, köyde kimin bir televizyonu bozulsa gider yapardı. Maddi durumumuz kötüydü. Bazen 5 TL tamir parası alırdı. Kardeşim askerden geldikten sonra tek hayali çocuk sahibi olmaktı. 9 yıl boyunca çocuk hasreti çekti. Birkaç doktora gitti. Son olarak eşiyle birlikte Adana’da bir doktora daha gittiler. Bu olay olmadan önce de kontrol amacıyla Adana’ya gittiler. Doktor müjde vererek eşinin iki aylık hamile olduğunu söyledi. Bu müjdeyi aldıktan sonra eve geldiler. 3 ay sonra kardeşim öldürüldü. Çocuğuna adını verdik…”
‘Tek bir şey söylüyor'
Encü son olarak şunları söyledi:
“Televizyonda katliamla ilgili bir program izledik dün eşimle… Olay sanki bir saat önce yaşanmış gibiydi. İçimiz paramparça oldu. Yine ağladık, yine gözyaşı döktük. 5 yıldır acı ve gözyaşından başka bir şey yaşamıyoruz. Çocuklarımızı ve kardeşlerimizi anmamıza bile izin vermiyorlar. Eşime 4 kez soruşturma açıldı. Tek bir şey istiyoruz sadece adalet. Adaletten başka bir şey istemiyoruz.”