Habertürk yazarı Nagehan Alçı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Beştepe'deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen resepsiyon ile ilgili olarak, "Büyükada ile başlayan havanın bunda katkısı olduğunu düşünüyorum. Genel olarak kiminle konuşsam (ki buna bakanlar da dahil) Büyükada tahliyelerinin son derece doğru olduğunu söylediler. Son dönemde bazı tutuklamalara dair benim de sık sık yaptığım itirazları birçok kişi paylaşıyor" dedi.
Alçı'nın "Beştepe’deki geceden notlar" başlığıyla (31 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Pazar akşamı 29 Ekim resepsiyonu için Beştepe’ye yaklaşırken gecenin ne kadar kalabalık olacağıyla ilgili ilk ipucu da görünmüştü. Yüzlerce araba içeri girmek için bekliyor ve yüzlercesi de yolcularını bırakmış, kapıdan çıkmaya çalışıyordu.
Biz, Ciner Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Tekdağ, Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Selçuk Tepeli, Habertürk Yazarı Fatih Altaylı, Ciner Medya Ankara Temsilcisi Alican Türkoğlu, Habertürk Gazetesi Ankara Temsilcisi Bülent Aydemir ve Show Haber Genel Yayın Yönetmeni Ramazan Kurnaz ile kuzey kapıdan girdiğimizde saatler 18.40’ı gösteriyordu. Koridorda ilerleyip hıncahınç dolu salona ulaştık. Habertürk TV Genel Müdürü Veyis Ateş içeride bizi bekliyordu.
Patrik Bartholomeos ile anılar
Cumhurbaşkanı’nın konuşma yapacağı alanın hemen önünde bir sıra sandalye yerleştirmişler, Patrik Bartholomeos, Hahambaşı Rav İsak Haleva, Türk Süryani Kadim Cemaati Ruhani Reisi Yusuf Çetin yan yana oturuyorlardı. Yanlarına gittim. Patrik ile 2003’te bir Avusturya gezisi yapmıştık. 6 kişiydik, Yunan bir zenginin özel uçağı İstanbul’a gelip bizi Avusturya’ya götürmüştü. Dönemin Yunanistan Cumhurbaşkanı Stefanopulos, Patriği görmek için Viyana’da kaldığımız Sacher Otel’e 2 saatliğine Atina’dan gelmiş, meşhur Stephan’s Dom’da özel bir ayin düzenlenmiş, hatta bütün caddeye Patrik için kırmızı halı serilmişti. Dönemin Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer’le yaptıkları baş başa görüşmeye beni de almışlardı, hatta sonrasında özel bir röportaj bile yapmıştım Fischer’le. O dönem AKŞAM’da çömez bir muhabirdim ve benim için inanılmaz bir seyahatti kısacası. Patrik ile o günleri andık...
Büyükada etkisi
Ardından kalabalıklara daldım. İlk olarak Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan ve eşi ile karşılaştım. 30 Ağustos’ta gördüğümde biraz dalgın ve moralsizdi. Anayasa Mahkemesi’nin üzerindeki yük özellikle 15 Temmuz’dan sonra çok arttı, bir de o dönem AİHM’nin AYM’yi devreden çıkarma hamlesi konuşuluyordu, moralsizliğini ona yormuştum. Bu kez ise çok daha iyimser buldum Zühtü Bey’i. Tam bir hukuk insanıdır, iyi bir liberal demokrattır. Büyükada ile başlayan havanın bunda katkısı olduğunu düşünüyorum. Genel olarak kiminle konuşsam (ki buna bakanlar da dahil) Büyükada tahliyelerinin son derece doğru olduğunu söylediler. Son dönemde bazı tutuklamalara dair benim de sık sık yaptığım itirazları birçok kişi paylaşıyor. Yargıdaki bu özensiz havanın yarattığı rahatsızlığın ciddi bir boyutta olduğunu söyleyebilirim.
Danıştay Başkanı: Gerekirse yine söylerim
DAHA sonra Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’le karşılaştım. 30 Ağustos’ta bana CHP ve adalet yürüyüşüyle ilgili söyledikleri aylarca konuşulmuş, daha sonra da benzer açıklamalarını sürdürmüştü Zerrin Hanım. Bunu hatırlatınca, “Sorun yok, ben böyleyim. Düşündüğümü doğrudan söylerim, gerekirse yine söylerim” dedi.
Koridorun sonunda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, eşi ile birlikte kalabalığa karışmaya hazırlanıyordu. BBP’nin eski genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ile konuşurken yanlarına gittim. Cumartesi günü yakalanan DEAŞ’lıları sordum. Gülümsedi, “Terörü önlemek için hep birlikte çalışıyoruz” dedi, yapılan çalışmaları anlattı.
BEN her seferinde büyük bir itiş kakış, Cumhurbaşkanı’na ulaşmak için on bin takla atış yapanları görüp hayrete düşüyorum. Elbette ki Sayın Cumhurbaşkanı ile ayaküstü sohbet edip fotoğraf çektirmeyi herkes arzu ediyor ancak bazıları canı pahasına aynı kareye girmek için ant içmişler adeta. Bu kez de bir noktada üstelik Erdoğan’ın çok da yakında olmadığı bir noktada öyle bir yaklaşma telaşı yaşandı ki iki masa devrildi, insanlar ezilme tehlikesi geçirdi ama yine de çabalarından vazgeçmediler. Ah bu gözler kimleri kimleri ne hallerde görüyor, bir yazabilsem...
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Hanım bütün salonu dolaşarak mümkün olduğunca çok insanla selamlaşmaya çalıştılar. Tebrikleri bitirmeye yakın yanına yaklaştık. Daha doğrusu o kalabalığın çeperine doğru yönlendik. Bir süre sonra bizi görünce selam verdi ve çember açıldı. Fotoğraf çektirmek için objektife bakarken keyfi yerindeydi. Ertesi günkü Azerbaycan seyahatinden bahis açtı, Rasim’i sordu. Ancak keyifli olduğu kadar da yorgun görünüyordu. Nasıl olmasın? Biz ayakta durmaktan yorulduk, o bütün gün kutlamalara katılıp resepsiyona geldi, üstelik yaklaşık 2000 kişiyle fotoğraf çektirip, selamlaşıp konuştu.
Mehmet Şimşek ve eşi ile ortak noktamız
BAŞBAKAN Yardımcısı Mehmet Şimşek ve eşi Esra Hanım’la da karşılaştım. Bizim bir ortak noktamız var, ikimiz de ikiz annesiyiz, onlarınki bizim kızlardan yarım yaş küçük. Çocuklar üzerine başladık konuşmaya, sonra Esra Hanım, “Ben artık ikiz zor demiyorum, şikâyet etmeye hakkımız yok” diyerek üçüzü olan ve üzerine 2 kez daha anne olmuş bir arkadaşını tanıştırdı. Mehmet Şimşek ile dolar üzerine konuştuk, dalgalanmanın dış gelişmeler kaynaklı olduğunu anlattı.
Şimşek’in ardından MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı gördüm. Son dönemde yaşananlar, MİT ile ilgili spekülasyonlar ve komplo teorileri üzerine off the record konuştuk. Gördüğüm kadarıyla MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na bağlanması işleyişi kolaylaştırmış, rahatlatmış.
Kurtulmuş: Zor olmasına rağmen gittim
HAKAN Bey’den sonra kalabalığın ortasında Turizm Bakanı NumanKurtulmuş’a rastladım. Yabancı diplomatlara Türkiye’yi anlatıyordu, beni görünce, “Siz Hindistan’la ilgili kongrenin önemini yazdınız, Antalya Film Festivali ile çakışıyordu ve benim için çok zordu ama ikna oldum ve gittim” dedi.
Bir süre sonra salonda bir hareketlenme oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Hanım içeri girdiler ve Cumhurbaşkanı kürsüden konuşmasını yapmaya başladı. Ardından ise her zaman olduğu gibi selamlaşma faslına geçildi.
Osamn Paksüt ve unutulmayan geçmiş
RESEPSİYONDA beni en çok şaşırtan anlardan biri eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt ve eşi Ferda Paksüt’ü Cumhurbaşkanı ile fotoğraf çektirirken gördüğüm andı. AK Parti’ye kapatma davası açıldığında Paksüt, “kapatılsın” yönünde oy kullanmış, eşiyle birlikte çok net ve sert siyasi tavır almış bir isim. Bu köşede sık sık artık kucaklaşma, yumuşama zamanı diye yazıyorum ama açıkçası Osman Paksüt’e gelene kadar kucaklaşılması gereken daha birçok insan var...