T24 - Gazeteci Oral Çalışlar Belçika'da PKK Kongra-Gel liderleri Remzi Kartal ve Zübeyr Aydar'la görüştü. Aydar'ın "Biz hükümetten çözüm iradesi istiyoruz. Eğer bu yönde bir irade çıkarsa, biz görüşmeye, çözüm için adım atmaya hazırız. ‘Gelin anlaşalım" dediğini aktardı.
Çalışlar'ın Radikal gazetesinde yayımlanan bugünkü (27 Mayıs 2011) yazısı şöyle:
Brüksel’deyim. Avrupa Parlamentosu’nda ‘74. yılında Dersim 38 gerçeğiyle yüzleşme’ başlıklı toplantıdayız. AP Sol grubunun desteğiyle düzenlenen konferansın hazırlayıcıları Demokratik Alevi Federasyonu ve Dersim Yeniden İnşa Derneği.
Remzi Kartal ve Zübeyir Aydar’la geçen yıl görüşmüştük. Bu iki isim, 1993’te TBMM üyesiyken haklarında çıkarılan tutuklama kararları nedeniyle Türkiye’yi terk etmişlerdi. O günden bu yana yurtdışında yaşıyorlar. Remzi Kartal, Kürt siyasi hareketinin önemli kurumlarından birisi olan Kongra-Gel Başkanı. Geçen günlerde Kandil’de toplanan bu örgütün genel kurulundan yeni dönmüştü.
Zübeyir Aydar ise bir önceki dönem Kongra-Gel Başkanı.
Brüksel’e gelince onlarla buluşmak, Kürt hareketinin geldiği yeri konuşmak ilgi çekici. Kendilerini Türkiye’deki yaşamları döneminden tanıyorum. Onlarla son gelişmeleri değerlendirmeyi ve bunları ülkemiz kamuoyu ile paylaşmayı, Kürt sorununu bütün boyutlarıyla kavramak açısından yararlı görüyorum.
‘İnkâr, asimilasyon bitti’ sözü doğru değil
Söze Aydar başladı: “Başbakan, ‘İnkâr, imha ve asimilasyon bitti’ sözünü çok sık tekrar ediyor. Bu doğru değil.” Aydar, yasal çerçeve içinde Kürtlerin inkârının sürdüğünü, Kürt kimliğinin tanınmadığını belirtti ve itirazlarına şöyle devam etti: “İmhanın devam ettiğini kim inkâr edebilir? Hâlâ askeri operasyonlar sürüyor. Kürtçe konusundaki yasakçı zihniyet varlığını koruyor.”
Şunları sordum: “AK Parti döneminde bazı adımlar atıldığı bir gerçek değil mi? Ayrıca AK Parti’yi ‘asıl düşman’, ‘asıl hedef’ olarak görmeniz sizin Ergenekoncularla işbirliği yaptığınız yönünde eleştirilere yol açıyor...”
Kartal cevapladı: “Tabii ki AKP iktidarı döneminde bazı adımların atıldığı inkâr edilemez, ama yaklaşımın özü değişmedi. AKP siyasi iktidar, muhatap odur. Ordunun, güvenlik güçlerinin yaptıkları onların sorumluluğundadır. Evet, ordu ile AKP arasındaki farkı biliyoruz. Ama son dönemde Milli Güvenlik Kurulu’nda ortak bir tutum içine girdikleri, Kürt sorununda aralarında çok fark kalmadığı söylenebilir. Ayrıca Kürdistan’daki geçmiş statükonun temsilcisi aşiret ve aileler bugün AKP saflarına geçmiş durumda. PKK’nın bazı eylemleri sürekli masaya yatırılıyor. Peki, PKK’ya yönelik yapılan onca operasyon ve onlarca PKK’lının eylemsizlik halinde iken imha edilmesine, örgütün seyirci kalması mı gerekiyor?”
Seçim sonrası ne olur?
Ben sormadan onlar sordu: “Seçimden sonra ne olacak?” Daha önce söylediklerimi tekrar ettim: Sorunun aktörlerinin önemli bir çoğunluğu çözüm ihtiyacı içinde, seçim sonrasında daha makul bir ortam oluşacağına inanıyorum, dedim.
Aydar şunları söyledi: “Biz hükümetten çözüm iradesi istiyoruz. Eğer bu yönde bir irade çıkarsa, biz görüşmeye, çözüm için adım atmaya hazırız. ‘Gelin anlaşalım’ diyoruz. Temel taleplerimizi defalarca dile getirdik. Başbakan’ın önünde Öcalan’ın yol haritası duruyor. Teleplerimizin ne olduğunu biliyor. Onlar bir adım atarsa biz daha ileri adımlar atarız. Şunu bir daha vurgulamak isterim: Kendi dilimizi öğreneceğiz, kendi dilimizle hizmet alıp hizmet vereceğiz. Bu en doğal ve insani hakkımız.”
Cemaatle ilişkiler
Kürt siyasi hareketinin ‘Cemaat’e de oldukça sert eleştiriler yönelttiğine, KCK operasyonlarının arkasında onların olduğunu belirten değerlendirmeler yaptığına tanık oluyoruz.
Öcalan, bir süre önce Fethullah Gülen’e saygılı sayılabilecek açıklamalar yapmıştı, bunu nasıl değerlendirdiklerini sordum. Cevap: “Öcalan bir çağrıda bulundu. Kürtlerin kimlik taleplerine ilişkin saygılı bulunmaları halinde daha farklı bir ilişki oluşturabileceği değerlendirmesi yaptı. ‘Cemaat’in polis içindeki gücünü biliyoruz. Çözüm çadırlarına karşı saldırılar, KCK operasyonları polis üzerinden yürütüldü. Cemaatin yayın organlarında hareketimize ağır saldırılar sürüyor. Düşmanlık onlardan geliyor. Tutumlarını değiştirirlerse neden biz değiştirmeyelim?”
Brüksel’den satırbaşları bunlar.