Gündem

Rehine yakınından Dışişleri'ne: Sizin çocuğunuzu Musul’da tutsak bıraksalar ne yapardınız!

'Sorumluların hesap vermesi gerekir, devlet için istisna yapılamaz'

21 Ağustos 2014 11:51

Musul’daki rehine krizi 72. gününde. Bir yaşındaki yeğeni Kuzey Deniz, anne ve babasıyla IŞİD tarafından alıkonulan Muammer Taşdelen de Dışişleri Bakanlığı’na öfkeli. Basına konuşmasını eleştirdiğini söylediği Bakan Yardımcısı Naci Koru’ya seslenerek, "Sorumluların hesap vermesi gerektiğini, devlet için istisna yapılamayacağını" vurguladı. Taşdelen Koru'ya, "Çocuğunu Musul’da tutsak bıraksınlar da göreyim, kaç tane basın açıklaması yapıyor?" dedi.

Üç yakınını IŞİD örgütünün Musul’daki başkonsolosluğundan kaçırdığı 49 kişi arasında olan Muammer Taşdelen, basına konuştuğu için sorumsuzlukla suçlanmasına sert cevap verdi. Zaman'da yer alan habere göre, Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru’nun kendisini “meşhur olmak için 49 rehinenin hayatını tehlikeye sokmakla” itham ettiğini iddia eden acılı rehine yakını, “Sorumlu devlet olunca günahlar mubah mı olur?” diye sordu. Koru’ya “Çocuğunu Musul’da tutsak bıraksınlar da göreyim, kaç tane basın açıklaması yapıyor?” diyerek tepki gösterdi. Taşdelen’in bir yaşındaki yeğeni Kuzey Deniz Yıldız da anne ve babasıyla birlikte 72 gündür militanların elinde.

Sorumluların hesap vermesi için internette başlattığı imza kampanyasına şu ana kadar 20 binden fazla kişinin destek verdiği Taşdelen, tepkisini yaptığı yazılı açıklamayla dile getirdi. “Ben, Dışişleri’ni sorumsuzlukla, görev ve yetkilerini yerine getirmemekle apaçık suçluyorum.” ifadelerini kullandı. “Ne deseydik? …Devlet, çocuklarımızın tatil ihtiyacını gidermiş oldu. Allah devletimize zeval vermesin deyip, üstüne mum mu dikseydik?” dedi.

IŞİD, 10 Haziran’da Irak’ın en büyük ikinci şehri Musul’u, bir gün sonra da buradaki tek yabancı misyon konumundaki Türkiye Başkonsolosluğu’nu işgal etmişti. Aralarında Başkonsolos Öztürk Yılmaz ve iki bebeğin de olduğu 45’i Türkiye vatandaşı 49 kişi bu tarihten beri bilinmeyen koşullarda alıkonuyor. Vahşi infaz görüntüleri seyredenleri şoke eden örgütün ‘rehineleri muhtemel saldırılara karşı canlı kalkan olarak kullandığı’ en güçlü ihtimal olarak değerlendiriliyor. İhmal iddialarının odağında ise son günlerde ismi başbakanlık için öne çıkan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bulunuyor. Davutoğlu, krizin patlak vermesinden yalnızca saatler önce yurtdışında bulunduğu sırada Twitter’dan “Musul başkonsolosluğumuzun güvenliği için gerekli önlemler alındı” şeklinde bir mesaj paylaşmıştı.

Taşdelen’in imza kampanyasını da düzenlediği www.change.org sitesinde yer alan açıklamasındaki satır başları şöyle:

İstihbarat örgütleri önleyici ve tedbir alıcıdır... Sahaya saldığınız o “mahir” elemanlar, IŞİD Musul’a girerken Dicle Nehri kıyısında balık mı tutuyordu?

Bir bina yıkılınca sorumlu müteahhidin peşinde koşan zihniyet, 49 insanın tutsak edilmesindeki sorumluları, niçin ve neden arayamaz? Sorumlu devlet olursa, günahın adı “mubah” mı olur?

Lübnan’daki rehineler 72 gün sonra bırakılmış ve rehine ailelerinden hiç kamuya ses çıkmamış, diye açıklama yapan Sayın Naci Koru’yu “Limitsiz internet paketi” almaya ve “Google” arama motorunu kullanmayı öğrenmeye davet ediyorum.

Meşhur olmak isteyen insanlar, 49 rehinesi yaşam mücadelesi verirken, Konya’da “şu kadar kişiyle bayramlaştım” diye mesaj verip, 49 kişinin yaşamla mücadelesini dünya kamuoyu nezdinde unutanlardır. Onlar tarihe, “Güçlü devlet, sıfır sorun” politikasıyla çıkıp, “sabır testi”nden sınıfta kalan aktörler olarak geçeceklerdir...