Gündem

R.Ç. davasında örnek karar

Diyarbakır'da eşcinsel olduğu için babası ve iki amcası tarafından öldürülen 17 yaşındaki R.Ç.'nin davasında, gerekçeli karar açıklandı

20 Mart 2014 13:03

Diyarbakır’da merkez Kayapınar İlçesi'nde 2012 yılının Temmuz ayında eşcinsel olduğu için aile içi şiddete maruz kaldığından evden kaçan ve daha sonra iddiaya göre babası ve amcaları tarafından öldürülerek cesedi yol kenarına atılan R.Ç. davasında, R.Ç.'nin babası Metin Çiçek’e ağırlaştırılmış ömür boyu, amcaları Mehmet Alican Çiçek ve Şeyhmus Çiçek'e ise ömür boyu hapis cezası verilmişti. Davaya bakan Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararını açıkladı.

 

‘Cinsel tercihlerinde kararlılık göstermesi üzerine’ 

Mahkemesi gerekçeli kararında, baba Metin Çiçek ile iki amcanın R.Ç'yi farklı cinsel eğilimleri nedeniyle çevreden söylenen dedikodu mahiyetindeki sözlerden rahatsız olmaları ve maktulün cinsel tercihlerinde karalılık göstermesi ve evine dönmek istememesi nedeniyle kasten öldürdüklerini vurguladı. Kararda, R.Ç'nin kafasına dayanılan silah ile bitişik atış sonucu öldürüldüğü vurgulandı. Sanıkların olay günü saat 24.00'da ayrıldıklarını iddia ettikleri belirtilen kararda "Kayıtlarda maktulle muhatap olan son kişilerin sanıklar olduğu tespit edilmiştir" İfadeleri kullanıldı.

 

'Kafasını bagaja dayadı ve ateş etti'

Sanıkların kullandığı araçla ilgili yapılan incelemesine de yer verilen kararda, "Baba yanlışlıkla vurduğunu iddia etse bile yapılan otopside bitişik atış yapıldığı tespit edilmiş. Araç incelemesinde aracın üstünde bir adet mermi çıkış deliği tespit edilmiş. Sanıklardan Şehmuz Çiçek'in tabancasını maktülün kafasını da aracın bagaj kapağına dayayıp ateş ettiği kanaatine varılmıştır. Sanıklarda araç üzerindeki deliği açıklayamamıştır" denildi.

 

‘Cinsel eğilim gerekçesiyle öldürülmüş olması kabul edilemez’

Kararda amcalar Mehmet ve Şehmuz Çiçek'in R.Ç.'n,in direncini kırmak için el ve ayaklarını tuttuğu öldüğünü düşünmeleri üzerine aracın bagajına attıkları belirtildi. Kararda sanıkların olayın faili oldukları yönünde mahkemede tam bir kanaat oluştuğu belirtildi. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne atıf yapan mahkeme BM 2011 yılında aldığı kararla dünyanın tüm bölgelerlinde insanların cinsel eğilimleri ve cinsiyet yönelimleri nedeniyle maruz kaldıkları şiddet eylemleri ve ayrımcılıktan endişe duyduğunu, üye devletlerin bu konuda gerekli tedbirlerini almalarını öngördüğünü ifade etti.

Mahkeme uluslararası ve ulusal düzenlemeler göz önüne alındığında bir kimsenin farklı cinsel eğilimleri nedeniyle yaşam hakkının elinden alınmasının hiçbir koşulda mümkün olmayacağını belirtti. Kararda, "Bu nedenle maktulün sanıklara yönelik haksız fiil içeren herhangi bir eylemi olmaksızın sadece cinsel eğilimlerinden ve bu eğilim nedeniyle ailenin toplum içinde yaşadığı rahatsızlıktan kaynaklı bir gerekçeyle öldürülmüş olması kabul edilemez. Bu nedenle sanıklar hakkında haksız tahrik indirimi uygulanmamıştır. Sanıkların ifadelerini değiştirmesi, sanık ve yakınlarının baskısı sonucu oluşmuştur. Tasarlayarak öldürme olmadığı kanaatine varılmıştır. Sanıkların eylemlerini kabul etmeyip pişmanlık duymamaları yargılamayı farklı yönlere çekme çabaları ve maktulu eylemden sonra bulunması zor bir yere atarak ölüme terk etmeleri hususları göze alınarak indirim yapılmamıştır" ifadeleri kullanıldı.