Medya

Rasim Ozan Kütahyalı: Ahmet Taşgetiren aklıyla değil, hisleriyle hareket ediyor, kendini aşırı önemsiyor

"Erdoğan ihtilalini samimi olarak destekleyen yazarlar yanlış analizler yapmak yerine..."

03 Mayıs 2017 13:41

Sabah yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, anayasa değişikliği referandumundan sonra hükümete yakın köşe yazarları arasında tekrar hareketlenen "gizli hayırcılar" tartışmasında "Kütahyalı benim o yazıyı neden yazdığımı anlamadıysa, onun adına üzülürüm. Yok anladı da, şu sıralar Taşgetiren'e saldırma komutuna uygun adımda bulunduysa sadece gülümserim" diyen Star yazarı Ahmet Taşgetiren'i eleştirdi. Kütahyalı, "Ahmet Taşgetiren'i üzmek istemem ama kendisinin de şu an aklıyla değil, hisleriyle hareket eden ve kendini aşırı önemseyen tepkisel bir psikolojide olduğunu düşünüyorum. Bu teşhisime de alınmayıp üzerine sakince düşünmesini rica ederim" görüşünü dile getirdi.

Taşgetiren'in "İktidar da muhalefet de okumalı" 28 Nisan 2017'de yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyleydi:

Türkiye kamuoyu, Kemal Gözler ismini, referandum öncesinde Anayasa tartışmaları sırasında çok duydu. Onun “Anayasasızlaştırma” makalesine pek çok atıf yapıldı. Gözler'in http://www.anayasa.gen.tr/dev.html'de “Demokrasi Nasıl Korunabilir? Uyuyan Devi Uyandırmak” başlıklı bir yazısı yayınlandı. Okudum ve birçok bölümün altını çizdim.

Kemal Gözlerile muhtemelen düşünce iklimi noktasında pek çok farklılıklarımız var. Ak Parti ile de farklı dünyalarda olduğu açık. Ancak makaleyi ilginç bulduğumu söylemeliyim. Bence Ak Parti'nin de muhalefetin de okumasında fayda var.

Ahmet Taşgetiren: Soytarılar, çamur adamlar; üzerime insanlar gelsin, köpekler değil!

Rasim Ozan Kütahyalı ne demişti?

Rasim Ozan Kütahyalı, Taşgetiren'in yaptığı söz konusu alıntıyla ilgili olarak şunları söylemişti:

"Kemal Gözler'in şu ana kadar dört kitabını okudum. Gözler tam bir pozitivist hukukçu olmakla birlikte bu pozitivizm içinde çok tutarlı, çok titiz ve çalışkan bir akademisyendir. Türk hukukçuları içinde az rastlanır biçimde akıcı ve yalın ama aynı zamanda da hukuk literatürüne hakim yetkin bir dili vardır. Fakat bu makalesinde görüyorum ki sosyoloji ile siyaset alanında akademik olgunluğa ve teşhis yeteneğine yeterince sahip değil. Konu sosyoloji ve siyaset olunca bilimsel ciddiyetten uzak fantezi cümleler kuruyor. Biraz da taşrada hayat yaşayıp İstanbul elitlerinin sosyal alemine çok uzak olmanın yarattığı yanılsamalar bunlar. Garip olan İslamcı olduğunu söyleyen Taşgetiren'in de bu fantastik ve sürreel "laik elitler tezi"ni onaylaması..."

Taşgetiren'in cevabı: Kütahyalı'nın beni tanıdığını sanırdım...

Taşgetiren de Prof. Kemal Gözler'in “Anayasasızlaştırma” adlı makalesinden yaptığı alıntı nedeniyle kendisine yönelik olarak "Garip olan İslamcı olduğunu söyleyen Taşgetiren'in de bu fantastik ve sürreel 'laik elitler tezi'ni onaylaması" diyen Kütahyalı'ya tepki göstermişti.  

Taşgetiren'in 2 Mayıs 2017'de yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyleydi:

"Ben, Erdoğan'ın ve Ak Parti'nin başarısını kendi değer dünyam açısından önemsiyorum. Ama daha da öncelikle, siyasi aidiyet aynı zamanda “İslam ile ilişkiler” açısından önem taşıyorsa ve tablo insanların İslam'la ilişkilerinde de bir mesafe anlamına geliyorsa -bu kaygıyı taşıyorum- o zaman konu çok daha önemli hale geliyor.

"R. O. Kütahyalıiki yazı yazdı benim Kemal Gözler'in makalesinden yola çıkan değerlendirmelerimle ilgili. Kütahyalı benim o yazıyı neden yazdığımı anlamadıysa, onun adına üzülürüm. Yok anladı da, şu sıralar Taşgetiren'e saldırma komutuna uygun adımda bulunduysa sadece gülümserim. Beni tanıdığını zannederdim çünkü."

Rasim Ozan Kütahyalı'nın Sabah gazetesinin bugünkü (3 Mayıs 2017) nüshasında yayımlanan "Yüzde 51.4 nasıl yüzde 60 olur?" başlıklı yazısı şöyle:

Türk aydını denen ortalama şahıs çok büyük çoğunluğu itibariyle aklıyla değil duygularıyla hareket eden çocuksu bir insan tipidir maalesef. Pazar ve pazartesi ortaya koyduğum gibi ekonomik ve sosyal seviye olarak bizden çok daha kötü durumda olan ülkelerin aydın sınıfından bile çok geri durumdadır Türk entelijansiyası...

***

Küresel düzlemde mukayese edildiğinde akademik ve entelektüel elitleri itibariyle dünyanın en berbat durumdaki ülkelerinden biri olduğumuz gerçeğini kabul etmek zorundayız.

En çok atıf yapılan 500 hatta 1000 bilim adamında bir Türk yok ama bizim sözde elitlerin-aydınların aşağıladığı ülkelerden gerçek elit beyinler o listede var. Tüm bu aydın ve elit sefaleti tablosuna rağmen bizde hem laik hem muhafazakâr aydınlar ve elitler kendilerini aşırı önemserler ve ülkeyi yöneten siyasetçiler tarafından önemsenmeyince de çocuk gibi küserler, aşırı hissi ve tepkisel bir ruh haline girerler. Son dönemde yaşadığımız manzara da aslında bundan ibarettir.

Medyanın ve akademinin Babıali döneminden günümüze kalma hastalıklarıdır bunlar maalesef...

Ahmet Taşgetiren'i üzmek istemem ama kendisinin de şu an aklıyla değil hisleriyle hareket eden ve kendini aşırı önemseyen tepkisel bir psikolojide olduğunu düşünüyorum.

Bu teşhisime de alınmayıp üzerine sakince düşünmesini rica ederim. Tevazu sahibi olgun ve akıllı bir münevvere yakışan budur.

Kendisine yakışmayan o çirkin sözleri ve imaları da bu aşırı hissi ve komplocu ruh hali yüzünden gayriihtiyari ifade ediyor. Oysa ben hem Kemal Gözler hem kendisinin analizlerinin çok yanlış olduğunu son derece nazik bir üslupla ifade ettim...

***

Elbette yüzde 48'i anlayalım çağrısı haklıdır, buna hiçbir akıl sahibi itiraz edemez ama Taşgetiren'in yüzde 48 analizlerinin de isabetsiz olduğu kanaatindeyim. Türkiye'de bütün araştırma şirketleri söylüyor ki yüzde 39-40 civarında sol ve sağ Kemalist bir taban var.

Yani sağ-Kemalistler namaz kılıp oruç bile tutsa bunları Taşgetiren'in anladığı bağlamda muhafazakâr saymak imkânsız. O yüzde 40 vatandaşımız bir şekilde Kemalist sistemin devamından yanaydı ve ne yapılsa evet vermeyeceklerdi.

2019 seçiminde de Erdoğan'a yine asla oy vermeyecekler. Tüm araştırmalar bunu ifade ediyor...

Öte yandan Taşgetiren'in ve bazı gazetecilerin hep yazdığı küskün Hayır'cı dindarlar denilen kitlenin çok yüksek olduğu doğru bir bilgi değil. Elbette öyle insanlarımız var ama bilimsel rakamlar böyle büyük bir kitle olduğunu söylemiyor. Medyada konumunu ve gücünü kaybettiği için bir kısım AKP'li yazar buna inanmak istiyor. Erdoğan'a da bu büyük kitlenin sözcüsü gibi kendilerini sunup gözdağı verdiklerini düşünüyorlar.

Maalesef onlar da hissi ve histerik davranıyor.

Çok rahatsız oldukları kimi Twitter trollerinden farksız bir duygu fırtınası ve Erdoğan takıntısı içindeler. Benim dün yazdığım ve Sabah'ın birinci sayfasından anonslanan kritik yazımı Taşgetiren ve bu arkadaşlar yeniden dikkatle okumalı. Erdoğan orada bizzat AK Parti'nin siyasi kimliğini anlatıyor. Bu kimliği destekliyor musunuz desteklemiyor musunuz?

Mesele budur...

***

Elbette 51.4 oy daha artabilir ve eğer doğru politikalar uygulanırsa yüzde 59-60'ın Erdoğan'a 2019'da özellikle ikinci turda oy verme potansiyeli yüksektir. Fakat 2019'da Erdoğan'ı destekleyecek esas kitle Kürt yurttaşlarımızdır.

Kazanmamız gereken büyük kitle Kürtlerdir. Zaten 2014'te de ikinci tur olsa Kürtlerin tüm desteğiyle Erdoğan yüzde 59-60 alacaktı. Tüm araştırma şirketleri bunu söylüyordu.

Erdoğan ihtilalini samimi olarak destekleyen yazarlar yanlış analizler yapmak yerine Kürt meselesi ve önümüzdeki dönem üzerine yeniden düşünürlerse hem kendileri hem Türkiye için daha isabet olur...