14 yaşındaki B.Ç. adlı kız çocuğuna cinsel istismardan yargılanan Vakit gazetesi yazarı 76 yaşındaki Hüseyin Üzmez'in tutuklu iken tahliye edilmesini sağlayan Adli Tıp raporu hakkında soruşturma açan İstanbul Tabip Odası, raporu hazırlayan hekimleri de disiplin kuruluna sevk ediyor. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı da, incelemek için raporu 6. İhtisas Dairesi'nden istedi. İstanbul ve Bursa baroları da Adli Tıp’tan verilen rapora sert tepki gösterdi.
Hekimlerden rapora gözaltı
Türk Tabipleri Birliği (TTB), İstanbul Tabip Odası ve ilgili uzmanlık dernekleri, yazar Hüseyin Üzmez'in ''çocuğun cinsel istismarı'' suçundan yargılandığı davada hazırlanan adli tıp raporunun bilimsel boyutu, hekimlik ve bilirkişi uygulamaları ile ilgili bir rapor hazırlayacak. TTB'den yapılan yazılı açıklamada, sanığın davayla ilgili açıklamalarının, ailesi ve toplumla karşı karşıya kalan mağdureyi defalarca örselediği, baskı altına aldığı, diğer tüm çocukları da tanıklık yoluyla etkilediği belirtildi.
Açıklamada, ''Sanığın serbest bırakılması ve olayın hızla gelişme süreci, böyle bir travmaya maruz kalan tüm çocuklara bir gözdağı niteliğindedir. Yaşadıklarını anlatmakta zorlanan çocuklar, bu gibi olaylarla korkutulup sindirilmektedirler'' denildi.
Ruhsal travma mutlaka ortaya çıkarTürk Tabipleri Birliği, İstanbul Tabip Odası, Adli Tıp Uzmanları Derneği, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Derneği, Adolesan Sağlığı Derneği ve Türk Pediatri Kurumu tarafından, raporun bilimsel incelemesinin yapılması ve bir değerlendirme raporu oluşturulması için çalışmalara başlandığı, konunun, adli tıp raporunun bilimsel boyutu, hekimlik ve bilirkişilik uygulamaları, Türk Ceza Kanunu'nun 102. ve 103. maddelerinin tıbbi bilgiye uygunluğu yönünden; çocuk, insan, kadın ve hasta hakları açısından incelenerek değerlendirileceği bildirildi.
Türk Ceza Kanunu'nda, cinsel istismara uğrayan çocuklar için ''beden ve ruh sağlığının bozulmuş olması'' suçunun, ağırlaştırıcı bir unsur olarak yer aldığı, bunun, sanki cinsel istismara uğrayan çocukların beden ve ruh sağlığının bozulmayabileceği olasılığının da var olduğu gibi bir anlam içerdiği ifade edilen açıklamada, ''Oysa biz hekimler, cinsel istismarın kişinin ruhsal yapısında ağır bir hasara yol açtığını ve tedavi edilmezse yaşam boyu devam eden bir ruhsal yıkıma neden olduğunu, bu yıkımın belirtilerinin erken ya da geç dönemlerde, ama mutlaka ortaya çıktığını biliyoruz'' denildi. Açıklamada, bu maddelerin konunun uzmanlarına danışılarak gözden geçirilmesi gerektiği savunuldu.
Verilen rapor çok sakıncalıPsikolog Prof. Dr. Nuray Karanci da, cinsel taciz sonrası kısa dönemde mağdurlarda ruhsal bir sorun görünmemesinin, o kişinin etkilenmediği anlamına gelmeyeceğine dikkati çekerek, ''Taciz mağdurlarında başkalarına güven, dünyanın güvenilirliği ve öz saygı gibi alanlarda çok ciddi sarsıntılar meydana gelebilir'' dedi. Karanci, Türk Psikologlar Derneği Travma Birimi adına yaptığı yazılı açıklamada, yapılan bilimsel çalışmaların, özellikle kadınları ve çocukları çok derinden etkileyen cinsel taciz olaylarının etkilerinin yıllar sonra bile ortaya çıkabileceğini gösterdiğini belirtti.
Cinsel taciz sonrası kısa dönemde mağdurlarda ruhsal bir sorun görünmemesinin, o kişinin etkilenmediği anlamına gelmeyeceğini vurgulayan Karanci, şunları kaydetti:
''Taciz mağdurlarında başkalarına güven, dünyanın güvenilirliği ve öz saygı gibi alanlarda çok ciddi sarsıntılar meydana gelebilir ve bu olumsuzluklar kişinin tüm yaşamını etkileyebilir. Taciz sonrasında mağdurenin ruh ve beden sağlığının bozulmadığı kararına varabilmek mümkün görünmemektedir. Bu tür bir karar potansiyel suçlulara 'nasıl olsa olumsuz bir etkisi olmuyor' gibi çok yanlış ve tehlikeli bir mesaj vermesi bakımından da oldukça sakıncalı
görünmektedir.''
SHÇEK rapora itiraz ettiÜçüncü rapor alınmalıydı Davaya müdahil olmak istediklerini belirten Bursa Barosu Başkanı Zeki Kahraman, Üzmez'i tahliye ettiren Adli Tıp Kurumu raporunun çelişkili ve tartışmaya açık olduğunu ileri sürdü. Ceza yargılanması bakımından usule uyulmadığını iddia eden Kahraman, şunları söyledi: "Uludağ Üniversitesi'nden alınmış olan rapor Üzmez'in aleyhinde iken, İstanbul Adli Tıp Kurumu'nun raporu lehine çıktı. Ceza hukukunda iki rapor arasında çelişki var ise üçüncü bir rapor alımının zorunluluğu vardır. Bu maalesef yapılmamıştır. Bir diğer itirazımız da raporun geliş hızıyla ilgili. Bu tür yargılamalarda beklenen raporlar genellikle 6-12 ay arasında gelir. Daha geç gelenlerde bulunuyor. Raporun geliş hızı şüphelendiriyor. Üzmez'in ilk duruşması 17 Eylül günü yapıldı. Mağdur olan kızın Adli Tıp Kurumu'nda muayenesine karar verildi. Karardan iki gün sonra B.Ç. Adli Tıp Kurumu'nda muayene edildi. Bu bir ilk. Dosya posta ile gönderilse iki günde Adli Tıp Kurumu'na ulaşmaz. Birilerine baskı yapılmasından endişe ediyoruz."
Bilirkişi heyetine suç duyurusu Mağdur olan B.Ç. ile birlikte dava dosyasının da İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesi gerektiğini anımsatan Kahraman, “Dosya içerisindeki diğer belgelerin de incelenmesiyle birlikte bir rapor hazırlanmalıydı. Duyumlarımıza göre dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gitmediğini duyduk. Bu konuya açıklık getirilmeli. Dosya hakkında gerekli incelemeler yapıldıktan sonra bilirkişi heyeti hakkında gerekirse suç duyurusunda bulunacağız" dedi.
Hukuken ve tıbben hatalı İstanbul Barosu da, tahliyeye tepki gösterdi ve olayı kınadığını açıkladı. Açıklamada şöyle denildi: "TCK 103. maddede çocukların cinsel istismarı düzenlenmiş olup, 'çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" denilmektedir. Cinsel istismar deyiminden, 15 yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış anlaşılmaktadır.
Aynı maddenin 6. fıkrasında 'suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, 15 yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunacağı' düzenlenmiştir.
Olayda mağdur çocuğun haklarının korunmayarak, reşit olmayan 14 yaşındaki B.Ç.'nin şikâyetini geri almasının bilinçli olmadığı ve raporda çocuğun cinsel istismarının ruhsal hasar oluşturmadığı görüşünün hukuken ve tıbben hatalı olduğu ve çok kısa bir sürede böyle bir rapor verilmesinin diğer davalarla kıyaslandığında inandırıcı olmadığı ortadadır.
Cinsel istismar suçu işlenmiş olup mağdur korunmalı, bu suçu işleyenler cezalandırılmalıdır. Yasaların değiştirilerek mağdurları değil, bu suçu işleyenleri korumak hukuk devleti kurallarıyla bağdaşmaz. Olayı kınıyor, yetkilileri göreve çağırıyoruz."
Sonunda tahliye ettirdiler Rapor jet hızıyla hazırlanmışRapor verenler sabıkalı çıktıCHP'li kadınlardan kınama