İmar değişikliği için AKP ve CHP'li üyelerin ittifak kurduğu Beşiktaş’ta 23 katlı Selenium Panorama skandalında da CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen'in parmağı çıktı. Vatan gazetesinin haberine göre arsayı Başbakan Erdoğan’ın sınıf arkadaşı Mehmet Emin Seren’e satan Özhan Erem, satışta aracının CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen olduğunu açıkladı.
İstanbul'da rant ittifakıBeşiktaş, Dikilitaş’ta yükselen Selenium Panorama Rezidance projesinin ilginç hikayesinin en önemli kahramanlarından biri de Özhan Erem. Erem Uluslararası Tanıtım Şirketi’nin sahibi olan ve arsayı 1997 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden ihaleyle alan Erem, arsayı satış tarihi olan 2005’e kadar geçen 8 yılı ’sorunlu bir dönemdi’ diye özetliyor. Bu arsayı satması için her türlü baskının yapıldığını ve sonunda 3 milyon dolar zarar ile satmak zorunda kaldığını belirten Erdem, başından geçen sancılı süreci ve yaşadıklarını şöyle anlattı.
Arsayı kaça alıp, kaça sattınız?1997’de ihaleyle alıp 2005’te sattığım süre içinde çok meşakkatli bir süreç oldu. Banka kredisiyle 8.2 milyon dolara aldım ve 5.2 milyon dolara satabildim. 3 milyon dolar zarar elde ettim.
İhale süreci nasıl oldu? 1997’de Aşçıoğlu’nun da teklif verdiğini gördüm. Ben 651 milyar TL bedel ile arsayı aldım. Aşçıoğlu 50 milyar daha düşük teklif verdiği için alamadı.
Peki sonra neler yaşındı? Öncelikle satış anında sorun yaşadım. Bana belediye yetkilileri ’İta amirinin bu ihaleyi imzalaması için bağışta bulunmanız gerekir’ dediler. Pazarlıklar sonucu 43 milyara anlaştık. Toplam 10 çek kestim. Bunların 6 tanesi 6.5 milyar bedel ile İstanbul Eğitim ve Gençliğe Hizmet Vakfı adına kesildi. Geriye kalan 4 tanesi de 1 milyar bedel ile ’hamiline’ kesildi. Bana herhangi bir makbuz ödenmedi. Bu çeklerden sonra da arsanın tapusunu alabildim.
İmarla ilgili neler yaşadınız?
Çok zorluk yaşadım. 3 emsal 2 emsale düştü. 5 binlik planlar iptal oldu. Sonra 2.5 emsale düşürdüler. 2002 yılında yeniden plan tadilatı yaptılar 2 emsala indi. Bu süreç içinde İBB Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı. Hatta kendilerine ’Bana 4 tekerlekli otomobil sattınız ama 3 tekerlek olarak teslim ettiniz “ dedim. Onlar da bana ’İmarda müktesep hak vardır’dediler. İyi de imar yapan kurum bana arsayı satan kurum. Bunu lütfen düzeltin dedim.
Size nasıl davrandılar? Bana mahkemeye gitmeyi engelleyecek düzeyde iyi davrandılar. Hep güler yüzlüydüler ama iki yüzlülük de yaptılar. Recep Tayyip Erdoğan ve ahalisi beni oyaladı. Tabii bunları hep sonradan anladım. O arsada gözü olan insanlar varmış. Ben o insanların standardında olmadığım için benim o arsanın sahibi olmamı istemediler. Benim zarar elde etmem için çok sıkıştırdılar.
Nasıl sıkıştırdılar? Arsayı satın alırken Albaraka Türk’ten kredi aldım. Dolayısıyla onlar da aynı zincirden. 2004’e kadar aldığım 8.2 milyon dolar kredinin 6.2 milyon dolarını geri ödemiş olmama ve 2 milyon dolar kalmasına rağmen senetlerimi protesto ettiler. Adeta beni o arsayı satmaya zorladılar.
Yani bu işin içinde hem banka hem de İBB mi var?
Bu işin içinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) var.
Arsayı kime sattınız? Erol Kohen’e 5 milyon 200 bin dolara sattım. Satarken de bana şart koştular. ”1.5 milyon dolarlık kısmını sana vadeli senet olarak vereceğiz , eğer 3 emsale çıkartmazsanız bu parayı düşeceğiz“ dediler.
Yani 3 milyon dolar zarar etmenize rağmen satmayı kabul ettiniz?
Mecbur kaldım. Çünkü SSK’ya borcum vardı. Mahalle baskısı yaşatarak bu arsayı bana sattırdılar.
Sonra imar değişikliği oldu mu? Bu anlaşmadan sonra arsanın 3 emsale çıkartılması benim için kaçınılmaz olmuştu. Bu yüzden belediyeye giderek, allem edip kallem edip bu işi becermeye karar verdim. Belediyeye gittiğimde benimle dönemin İmar Komisyon Başkanı Tankut Gündoğar konuştu. Bana dedi ki: Başkan Kadir Topbaş sizinle görüşmek istiyor. Tankut bey beni makamına götürdü. Başkanı biraz bekledikten sonra yanımıza geldi ve beni tek başına makamına aldı. Tankut’u yanımıza almadı.
Aranızda ne görüşme geçti? Söze Topbaş girdi ve şu ifadeyi kullandı: “Bu arsanın 3 emsale çıkartılmasıyla ilgili bizden birileri sizden herhangi bir talepte bulundu mu?”
Siz ne dediniz? Ben ilk başta şaşırdım. O anda benim tek derdim paramı alıp kendimi kurtarmaktı. Orada diyebileceğim tek şey ’hayır’oldu. Bu sözü duyan Topbaş kendinden bahsetmeye başladı bu sefer. Ne kadar mazbut olduğunu, ailece ne kadar dürüst olduklarını, oğlunun bu işlerden uzak durduğunu, annesinin reçelini yediğinden bahsetti.
Neden bunlardan bahsetti size?
Bence kendini açıklama gereği hissetti. Sonra kendisine ’Lütfen benim emsali 3’e çıkartın. Zaten bu arsayı sattım. Ancak bu şartlar altında teslim edemiyorum’dedim. Zaten sonrası da tereyağından kıl çeker gibi çözüldü. Neredeyse 8 yılda halledemediğim işler 3 ayda sonuca bağlandı.
Ama sizin istediğiniz şartlarda geçmedi.
Benim sahip olduğum arazi 3 emsaldi, 12 kat yükseklik vardı. Ancak sonra bu şartlar iptal edildi. Son değişiklikte ise emsal 2.5 oldu. Ancak yükseklik serbest bırakıldı.
Şu anda 23 katlı bir bina.
O dönemde o kadar kötü günler yaşadım ki, bugün yaşadığım ticari sıkıntıların altında hala o günlerin izi bulunuyor. Hakkımı helal etmiyorum. Başta Recep Tayyip Erdoğan, Ali Müfit Gürtuna olmak üzere... Beşiktaş’ta ise arsayı satın aldığımda Ayfer Atay başkandı. Daha sonra Yusuf Namoğlu geldi. Onlar yardımcı olamadı. Zaten onlar döneminde yapılacak bir şey yoktu. Çünkü 1/5 binlikler İBB’ye ait.
Peki satış süreci nasıl gerçekleşti? Bir dostuma artık bu arsayı satmak istediğimi söyledim. “Ben tıkandım” dedim. Beni CHP Genel Sekreteri Mehmet Sevigen’e yönlendirdiler.
Sevigen ile görüşmeniz oldu mu? Yüz yüze görüştüm. Hatta arsaya 6 milyon dolar istediğimi de belirttim. Beni Seren İnşaat’a yönlendirdi.
Detay anlatabilir misiniz?
İlk görüşmeyi Sevigen ile yaptıktan kısa bir süre sonra Mehmet Emin Erkan ile benim ofisime geldi. Erkan, arsaya 5.5 milyon dolar verebileceğini söyledi. Sevigen’in de olduğu ortamda pazarlık yapıldı ve el sıkıştık. Erkan daha sonra beni aradı ve Erol Kohen’in de ortak olacağını söyleyerek beni Erol Kohen’in ofisine davet ettiler. Ekin Madencilik’te yapılan bu görüşmede ben, Erkan, Kohen ve Sevigen hazır bulundu. Burada önceden teklif ettikleri 5.5 milyon doları 5 milyon dolara indirdiler. Sonra pazarlıklarla 5.2 milyon dolara anlaştık. 100 bin dolar kapora verdiler.
Sevigen ile ne konuştunuz? Aramızda ilngiç bir anektod geçti. Ben ’Allah razı olsun. Sıkıştığımız ve müşteri bulamadığımız bir dönemde yardımcı olduğunuz için çok teşekkür ederim’ dedim. O da bana dedi ki, ’Kardeşim, sen 20-30 çocuğu giydirirsin. Hem bizi sevindirirsin hem Allah’ı sevindirirsin’ dedi.