Türkiye’de Farklı Olmak, Din ve Muhafazakârlık Ekseninde Ötekileştirilenler’ araştırması kamusal alanda oruç ve namaz baskısı ile Fethullah Gülen cemaatinin eğitim ve ticaretteki etkisini de gözler önüne serdi. Radikal gazetesinin haberine göre, 12 il ile İstanbul’un Bağcılar ve Sultanbeyli ilçelerinde yapılan araştırmada anlatılan örneklere göre, ramazanda ‘oruç tutuyor’ gibi yapılıyor. Cuma günleri namaza gitmeyen esnaf bile namaz saati kepenkleri indiriyor, kamu kurumlarında çalışanlar topluca gidilen namazlara katılıyor.
Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi, siyaset bilimci Prof. Dr. Binnaz Toprak ile gazeteciler İrfan Bozan, Tan Morgül ve Nedim Şener’in, Boğaziçi Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Projesi ve Açık Toplum Enstitüsü desteğiyle il il gezerek yaptığı araştırmadan, ‘farklı olan’a yönelik mahalle baskısı örnekleri:
'Subay kızı oruç tutmaz'
* Erzurum’da subay çocuğu bir liseli, ablasının meslek lisesinde okuduğunu, ancak arkadaşlarının, subay kızı olduğu için oruç tuttuğuna inanmadığını anlattı.
*Erzurum’da konuşulan pek çok kişi öğretmenevinde bile ramazanda yemek verilmediğini, açık olan lokantaların halktan gelen baskılarla kapatıldığını, açık kalmayı başarmış tek bir lokantanın ve birkaç Alevi kahvesinin ise ramazan ayında camlarına perde örttüklerini anlattı.
* Trabzon’da bir kız öğrenci, kantindeki çalışan kadının kendisine “Benim ilkokula giden çocuğum bile oruç tutuyor, sen utanmıyor musun, yemek yok” dediğini anlattı.
* Kayseri’de İslami kesimden birine ait büyük işletmede çalışan Alevi işçi, ramazanda cebine sakladığı ekmeğin fark edilip elinden alındığını anlattı. İşçi, midesinin rahatsız olduğunu doktor raporuyla belgeledikten sonra yemek yenmesine izin verildiğini söyledi.
* Trabzon’da bir öğrenci ramazanda sokakta sigara yaktığını, yanına gelenlerin ‘Sen ne yapıyorsun lan’ diyerek kendine tokat attıklarını söyledi.
Profesöre kantinde taciz
* Erciyes Üniversitesi’ndeki bir öğretim üyesi, ramazan ayında kantinden çay alıp sigara içtiğini, yanına gelen bir ülkücünün ‘Profesör olmuşsun ama adam olamamışsın’ dediğini ve 150 kişinin kantini terk ettiğini anlattı.
* Adapazarı’nda bir liseli, öğretmenlerin ‘cuma’ya gidecek öğrencilere izin verdiklerini anlattı.
* Batman’da bir öğretmen cuma günleri namaz saatlerinde derslerin boş geçtiğini söyledi.
* Konya’daki bir doktor, eczacıların cuma namazına gitse de gitmese de ortadan yok olduklarını, ancak eczanenin bir kalfa gözetiminde açık kaldığını, son zamanlarda buna dahi cesaret edilemeyip kepenklerin indirildiğini söyledi.
* Kayseri’de Alevi bir esnaf, merkezi yerlerde çoğu Alevi’nin cuma namazı sırasında kepenk kapattıklarını belirtti. Kayseri Atatürkçü Düşünce Derneği üyesi bir kişi ticaret yapanların mutlaka cumaya gittiklerini belirtti, “Ama dürüstlük yoktur. Gitmeyen ortada dolaşmaz, camiye gittim numarası yapar” dedi.
‘İş’ nedeniyle hacca
* Malatyalı bir işadamı, çevrelerinde iş alamama kaygısıyla içkiyi bırakan, umreye, hacca giden çok kişi olduğunu anlattı.
* Devlet hastanesinde çalışan bir teknisyen kadrolaşmaya dair başından geçen bir olayı şöyle anlattı:
“Benim yerime bir başka arkadaş geldi. Ne inşaattan anlar, ne de teknikten. Tek meziyeti AKP sempatizanı oluşu. Bizim 20 kişilik ekibin başına teknik sorumlu olarak getirildi ama hiç kimseye, hiçbir ustaya, hiçbir kalifiye elemana ‘Şu işi şöyle yap’ diyebilecek beceriye sahip değil.”
* Sivas’ta bir sağlık çalışanı, çalıştığı hastanede iki -üç yıllık tecrübesi olanların müdür ya da müdür yardımcılığına atandığını, Diyanet İşleri Müdürlüğü’nden hastaneye atanan imam hatip lisesi kökenli birisinin önce ambar memurluğuna oradan da hastane müdür yardımcılığına yükseltildiğini söyledi.
* Konya’da bir öğretmen ilköğretimde kızların okul kapısına kadar başörtülü olmalarını müdüre şikâyet edince, üç mahalle muhtarı ve 80 velinin görevden alınması için valiliğe dilekçe yazdığını anlattı. Bunun üzerine ‘sürgün’ edildiğini söyleyen öğretmen, bir başka sefer de, okul komisyonu tarafından onaylanan 23 Nisan konuşması nedeniyle ilköğretim müfettişinin kendisine maaş kesme cezası verdiğini söyledi.
* Aydın’da bir kamu çalışanı Cumhuriyet gazetesi okuduğu için şeflerinden tepki aldığını anlattı.
Tarihçiden Sünnilik dersi
* Sultanbeyli’de bir lise öğrencisi tarih öğretmeninin tarihi konular yerine çoğu kez Sünni Müslümanlık hakkında bilgi verdiğini, İstanbul’un fethini anlatırken Hıristiyanlardan ‘dangalaklar, geri zekâlılar’ diye bahsettiğini söyledi. Aynı öğretmen öğrencinin anlatımlarına göre başı açık kadınları köpeklere benzetiyordu. Biyoloji öğretmeni ise Sivas’taki Madımak Oteli olayına karışanların hapiste cezalarını çektiklerini, öte yandan yakılanların da yanarak cezalarını çektiklerini söyledi.
Cemaat evleri, öğrencilerin peşinde
* Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden bir öğrenci: “Liseyi okuduğum kentte iki dershane vardı. Ben cemaate ait olana gittim. Üniversiteyi kazanır kazanmaz telefon açtılar. Seni götürüp kaydedeceğiz dediler. Trabzon’a dershaneden bir hocayla geldik. Arabada yedi öğrenciydik. Hoca beni burada birine teslim etti. Ev tutuldu, eve yerleştim.”
* Erzurum’da bir öğretmen, ikinci sınıfta olan ve seviye tespit sınavından matematikte yüksek performans gösteren çocuğunu cemaat okuluna göndermesi için yapılan ısrarlardan dert yandı.
* Aydın’da bir öğretmen başarılı bir öğrencisinin performansının birdenbire düştüğünü ve sürekli uyukladığını fark etmişti. Nedenini araştırdığında 6. sınıf öğrencisi çocuğun kaldığı cemaat yurdunda sabah namazına uyandırıldığını, namazdan sonra da okul saatine kadar Said- i Nursi kitapları okuduğunu anlattı.
* Sivas’ta bir üniversiteli, “Siz ‘koyu solcuyum ama cemaat evine girmek istiyorum’ deyin, hiç kimse size karşı koymaz” dedi.
* Kayseri’de üniversiteli bir genç kız, ÖSS’ye hazırlandığı sırada kütüphanede ders çalışırken, ezan okunduğu için camiye gittiğini anlattı. Dönüşte kitabında bir not bulmuştu. Notta ‘Camiye gittiğinin farkındayım, sana yardımcı olmak isterim’ yazıyordu. Notu yazan yanındaki üniversite öğrencisiydi. Birkaç kez kaldığı eve gitmişti. Ülkücü olduğunu ve sigara içtiğini söylediği halde dışlanmamıştı. Kız, ‘Derslerde yardımcı olup yavaş yavaş içlerine çekerler’ dedi.
* Kayseri’de bir kız öğrenci kısa süre kaldığı ‘Işık evleri’nin kurallarını şöyle sıraladı:
“Erkek arkadaşın olmayacak, saat 6’da eve geleceksin, 10’a kadar lise öğrencilerine ders vereceksin, 2.sınıfta hâlâ ‘çöm’sündür, 3. sınıfta abla olursun, 1. ve 2. sınıf öğrencilerine ders vermeye başlarsın, 4. sınıfa geçtiğinde yerini 3. sınıfa geçenler devralır.”
* Sivas’ta bir kız öğrenci farklı evlerde kalan kız ve erkek öğrencilerin birbirleriyle isterlerse evlenebileceklerini, bu amaçla açılan defterlerde adayların fotoğraflarının olduğunu anlattı.