Gündem

'Ramazan ateşkesi kapıda mı?'

Emru Uslu: PKK silah bırakmasa bile, Öcalan’ı bir daha kimse İmralı’ya geri gönderemez. Önümüzdeki günler çok ama çok şeye gebe. Bekleyip görelim...

04 Temmuz 2012 13:40

Emre Uslu
(Taraf, 4 Temmuz 2012)

 

Ramazan ateşkesi kapıda mı?

 

Son dönemde PKK sorunu konusunda gözümüzün önünde ama bizden kaçırılan bir süreç işliyor. Toplumsal tepkileri ölçmek için sondajlar yapılıyor. Bu, yeni bir girişimin ayak sesleri.

Şöyle anlatayım: Kamuoyunun tepkilerini anlamak için sondaj faaliyetleri başladı. Bu faaliyetler kapsamında “PKK barış ilan edecek” türünden haberler mayıs sonundan itibaren verilmeye başladı. Kamuoyunu hazırlayacak sondaj faaliyetleri hazirandan itibaren hızlandı. Şu faaliyetler özellikle dikkat çekiyor:

a) Avni  Özgürel, haziran başında Kandil’e gitti ve Murat Karayılan’la bir söyleşi yaptı.  Bu söyleşiyle barış umutları artırıldı.

b) Barzani ve Talabani’nin devrede olduğu ve PKK’nın silah bırakmaya hazır olduğu bilgisi pompalandı.

c) 14 Haziran’da Leyla Zana sürpriz bir çıkış yaparak Hürriyet’e konuştu ve “Kürt sorununu
Başbakan çözer” dedi. Öcalan için ev hapsi istendi.

d) Başbakan sanki süreçten haberi yokmuş gibi davranıp Leyla Zana’ya randevu verdi.

e) Bülent Arınç Öcalan’ın ev hapsinin düşünülebileceğini söyledi.

f) AKP’nin güvercini Beşir Atalay (Tiyatroda dağıtılan rol gereği) bu sefer Öcalan’ın ev hapsine karşı çıktı. (Tiyatro süreci anlaşılmasın diye)

g) Leyla Zana Başbakan’la görüştü ve taleplerini sıraladı.

Öcalan’ın ev hapsi meselesi tartışıldıktan sonra ikinci aşmaya geçildi. Bu aşamada bir “jenerik senaryo” oynandı. Buna göre gerçekten de  Öcalan ev hapsine çıkarsa kamuoyu ne tepki verir sorusuna cevap aranıyordu. Bu kapsamda şu faaliyetler yapıldı:

I) Devlet Bahçeli’nin kulağına dezenformatif bilgi fısıldanıp Öcalan’ın İmralı’da olmadığı bilgisi kamuoyuna sunuldu. Bu bilginin Bahçeli üzerinden sunulması önemliydi zira Öcalan’ın ev hapsine en büyük tepkiyi verecek kesimin MHP’liler olduğu hesaplanarak MHP’lierin tepkisi ölçülmek isteniyordu.

II) Daha sonra Öcalan’ın ev hapsine sert bir şekilde karşı duracağı tahmin edilen ulusalcı kesimin tepkisi Aydınlık gazetesi üzerinden ölçülmek istendi.

III) Aydınlık gazetesi (ki bu tiyatronun kurulayıcıları MİT’ içindeki Aydınlık’a yakın ekiptir) başat rol oynadı.  Öcalan’ın İmralı’da olmadığı ve MİT misafirhanesinde tutulduğu iddia edildi. Böylece kamuoyunun tepkisi ölçülmeye çalışıldı.

Bu hamlelere PKK’nın içindeki şahin kanat veya Silvan sürecini baltalayan kanat karşı hamlelerle cevap verdi.

Murat Karayılan barış yapalım mesajı verince, Fehman Hüseyin Hakkari’de saldırı yapıp 8 askeri şehit etti.

Duran Kalkan Devrimci Halk Savaşı devam ediyor diye mesaj verip savaş baltalarını çekti.

Leyla Zana Başbakanla görüşürken Tunceli’de 15 askerin içinde bulunduğu araca yönelik saldırı düzenlediler ama bu sefer başarılı olamadılar.

Bu arada Sabah’ın haberine göre Öcalan, Adalet Bakanlığı’na mektup yazmış: “Beni bu avukatlarla görüştürmeyin. Avukatlar söylediklerimi çarpıtıyor, yanlış aksettiriyor. Mesajlarım adresine ulaşmıyor. BDP de PKK da beni aldatıyor. Ben artık bunlarla görüşmem.” Öcalan mektubunda Oslo sürecini önemsediğini belirtirken, görüşmelere kalındığı yerden devam edilmesini ve Oslo sürecinde kendisiyle temas kuran heyetle görüşmek istediğini başkasıyla görüşmeyeceğini de ifade etti. (Bu mektubun kendisi ve kamuoyu ile paylaşılması da operasyonun parçası)

O habere operasyonu yapanları koruyacak bir ihtiyat cümlesi de eklenmiş: “Üst düzey kaynaklar mektubun yazılmasının ardından Öcalan ile hiçbir temas gerçekleşmediğini belirtti.”

Eyüp Can bu bilgiyi yalanlayan başka bir bilgi paylaştı kamuoyuyla: “Öcalan’la devlet yetkilileri düzenli olarak görüşüyor ve Leyla Zana bu çıkışı Öcalan’ın bilgisi dahilinde yaptı.”

İşte konunun püf noktası burası. Öcalan’la düzenli olarak görüşen devlet yetkilileri tarafların nabzını tutmak için bir operasyon yaptılar. Böylece PKK içindeki şahinlerin, MHP’nin, ulusalcıların, hem de AKP tabanı ile Kürt tabanının nabzını ölçtüler.

Akit gazetesinden Ersoy Dede sürecin “Ramazan ateşkesi” ile noktalanacak bir yöne doğru gittiğini ama tarafların emin olamadığını yazdı.

Kamuoyundan gelen cılız tepkilere bakılırsa, bu sondaj operasyonunu yapanların Öcalan’ın ev hapsine çıkış sürecini başlatacağını düşünüyorum. Önümüzdeki günlerde, muhtemelen Ramazan bayramında, Abdullah Öcalan’ın aile fertleriyle bayram görüşmesi yapıp şaşırtıcı bir çıkış yapması sürpriz olmaz.

PKK’nın 2012’de taktik bir ateşkese ihtiyacı olduğunu daha önceden birkaç defa yazmıştım. Bu şartlar altında başlatılmak istenen ikinci Oslo sürecinin bir barış getirmeyeceğini düşünüyorum. Zira PKK unsurları yurt içinde olduğu sürece bu süreci baltalayacak birileri mutlaka çıkacaktır.

Bu sürecin PKK’ya yarayacağını düşünüyorum. Oslo sürecini yürüten, ve destekleyen o kurumun içindeki Aydınlıkçı ekibin de önümüzdeki dönemde Erdoğan’ın ihtiyacı olan sükunet ortamını sağlayıp kendileri açısından zemin kazanmak için böylesi bir hamle yaptıklarını düşünüyorum. Bu süreç barış getirse çok sevinirim. Ancak  ben kaos yapıcılarının yerlerini sağlamlaştırmak için bu hamleyi yaptığını düşünüyorum.

İşin doğrusu Türk halkının, muhalefet  liderlerinin hatta generallerin bu operasyondan haberdar olmadığını ama PKK’nın lider kadrolarının bu süreçten haberdar olduğunu düşünüyorum. Tam da bu nedenle bir yandan Murat Karayılan barış mesajları verirken, aynı anda PKK’nın şahin kanadı saldırı yapıyor ve Duran Kalkan savaşçı açıklamalar yapıyor. Böylece, “Bu işi Öcalan’dan başkası çözemez. Karayılan’ın hükmü yok” mesajı veriliyor. Böylece Öcalan’ın ev hapsi süreci hızlandırılmak isteniyor. Öcalan ev hapsine çıkarsa, PKK silah bırakmasa bile, Öcalan’ı bir daha kimse İmralı’ya geri gönderemez. Önümüzdeki günler çok ama çok şeye gebe. Bekleyip görelim...