Dünya Ralli Şampiyonası'nda Türkiye'yi temsil edecek ralli pilotu Burcu Çetinkaya, 8 yıl aradan sonra ilk kez piste çıkmasına ilişkin olarak, "Olabileceğine dair inancımı yitirmiştim ben. O kadar çok hayalkırıklığı yaşadım ki, “Bunca başarı elde ettim ama hiçbir şey ifade etmiyor. Ancak magazinsel bir şeyler yapar ve gündemde olursam bir değeri oluyor!” noktasına gelmiştim. Bütün bireysel sporcular zorluk çekiyor bu arada. Sadece bana özgü bir şey değil. Mesele gündem olmak. Ortada olmak. Günümüzde, ortada olmayanın değeri yok" dedi.
Hürriyet'ten Ayşe Arman'a konuşan Çetinkaya, "Kadın rallicilerin işi erkeklerden de zor. Benim de artık daha önce yaptığım gibi elimi cebime atmaya, risk almaya gücüm yoktu" ifadesini kullandı.
Çetinkaya'nın söyleşisinin ilgili bölümü şöyle:
Dünya Ralli Şampiyonası’nda ülkemizi temsil edecek tek kadın pilotsun. Ne hissediyorsun?
- Çoook heyecanlıyım. En son 2010’da Dünya Ralli Şampiyonası’nda Türk bayrağını dalgalandırmıştım. Genel klasmanda en iyi Türk pilotu olarak finişte 12. gelmiştim.
Hem de erkekler ve dünya devleri arasında...
- Aynen öyle! En üst sıradaki Türk pilot bendim. 2012’de ve 2013’de Ortadoğu Ralli Şampiyonası’nda da derece elde ettim. Ama Dünya Şampiyonası’ndaki temsile bakıyorsak, sekiz yıl aradan sonra ilk kez.
Hazır hissediyor musun peki kendini?
- Hem evet hem hayır. Bu işin dört boyutu var: Fiziksel, psikolojik hazırlık, tanıtım, reklam ve sponsorluk ile otomobil üzerinde antrenman boyutu. Dördü için de daha uzun vaktim olmasını tabii isterdim.
Niye? Birdenbire mi ortaya çıktı?
- Hayır ama olabileceğine dair inancımı yitirmiştim ben. O kadar çok hayalkırıklığı yaşadım ki, “Bunca başarı elde ettim ama hiçbir şey ifade etmiyor. Ancak magazinsel bir şeyler yapar ve gündemde olursam bir değeri oluyor!” noktasına gelmiştim.
Sportif olarak yaptığın şeylerin anlamı yok mu yani bu ülkede?
- Yok! Kadın rallicilerin işi erkeklerden de zor. Benim de artık daha önce yaptığım gibi elimi cebime atmaya, risk almaya gücüm yoktu. Birlikte yarışacağım Rus arkadaşım Inessa Türkiye’ye geldi ve oturduk konuştuk. O da uluslararası alanda tanınmış bir kadın pilot. Aynı zamanda co-pilotluk yapıyor. İkimiz de bu sporda hayalkırıklığı yaşamışız ama hâlâ deliler gibi tutkuyla bağlıyız. Bir çılgınlık yaptık ve birlikte yola çıkmaya karar verdik.
Siz karar verseniz de sponsor olmadan kaç yazar?
- Aynen, o durumdayız zaten! Kayıt yaptırdık. Kayıt yaptırıp start alamayanlar çok. Biz alacağız inşallah. Bulmamız gereken paranın sadece yüzde 20’sini bulduk. Bu işi hakkıyla yapabilmek için bizim 26 lastik kullanma hakkımız var. Bütçemiz eksik olduğu için 10 lastikle yarışı bitirmek zorunda kalabiliriz. Sportif açıdan bize etkiler mi? Etkiler. Ama...
“Her şekilde bu işi yaparım, gerekirse borç alırım yine de bu işi yaparım!” diyorsun...
- Evet, öyle diyorum. Bütün bireysel sporcular zorluk çekiyor bu arada. Sadece bana özgü bir şey değil. Mesele gündem olmak. Ortada olmak. Günümüzde, ortada olmayanın değeri yok! Çünkü sadece o zaman sponsor bulabiliyorsun. Ama moralimi bozmuyorum.
Sosyal medyadan “Bana sponsor olun!” diye çağrı yaptın. Buna karşılık, “Kocan ya da baban sponsor olsun sana!” diyenler çıktı. Sen de “Bayrak dalgalandırmak baba ya da koca parasıyla olmaz” dedin. Nasıl bir mesaj vermek istedin?
- Bu, Türkiye’de kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan kadınlara sürekli yapılan bir şey! Kocasına ya da babasına belli bir güç atfediyorlarsa, “Neden kocan yapmıyor?” “Neden baban yapmıyor?” deniyor. Kadının birey olmasını engellemeye yönelik bir bakış açısı bu. Evet, babam beni okuttu, güzel yerlere gönderdi, hayatta çok önemli tecrübeler kazanmama vesile oldu ama bana “Yarış!” demedi hiçbir zaman. Aynı şey eşim için de geçerli. Ayrıca binlerce insanın sorumluluğu üzerindeyken eşim zaten bana destek vermez. Aşiret sonuçta. Kaldı ki, bu işin yolu, yöntemi de bu değil. Parayı bulmak benim sorumluluğum.
Daha önceki yarışlarda anne değildin, şimdi annesin. Anne olunca benim hayata bakışım değişti. Sadece kendim için değil, çocuğum için de yaşar oldum. Daha temkinli, daha dikkatli... Sen ne dersin bu konuda?
- Evet, bu sporun riski var ama dışarıdan gözüktüğü kadar da değil. 2017’de Türkiye Şampiyonası’nda yarıştığımda da anneydim. Doğru, anne olduğunda deli cesaretiyle yarışmıyorsun artık. Fakat daha sakin, daha sabırlı ve daha bilinçli yarıştığında, daha istikrarlı bir sonuç elde edebiliyorsun. Ben zaten 13 yılımı devirdim, bir toyluk yapmayacak kadar tecrübeli sayılırım.
Eşin, “Yine de riskli! Boş ver, biz çoluk çocuklu bir aileyiz!” demiyor mu?
- Eşim hiç yorum yapmadı. Beni özgür bıraktı. Müdahil olmamayı tercih etti. Bana destek olmak için yarışlara geldi mi geçmişte? Geldi. Marmaris’e de gelir inşallah.
Co-pilotun Innesa’yla nasıl buldunuz birbirinizi?
- Yıllar önce ona sponsor olmak isteyen bir marka, performansını değerlendirmemi istemişti. Ben de şöyle bir üstün körü fotoğraflarına bakıp, “Daha çok model gibi, pek sporcuya benzemiyor!” demiştim. Beş dakika sonra içime dert oldu. Önyargılı yaklaştığımı fark ettim. İnternete girdim, videolarını izledim. Hemen beni arayan o markayı arayıp dedim ki, “Bu kız çok hızlı araba kullanıyor, çok yetenekli ve çok cesur. Eğer benim söylemem bir referans olacaksa, ona mutlaka destek olmanız lazım!” Sonra Türkiye’ye geldi, arkadaş olduk. Bu sene de Bodrum’daydık tesadüfen aynı tarihlerde. Buluştuk. Dünya Kupası’nda yarışmak için elimizi taşın altına birlikte koymaya karar verdik.
“Bu kadar cüretkâr bir modelle, ne kadar iyi rallici olursa olsun yapamam ben!” demedin mi?
- Hayır demedim. Çünkü ne kadar iyi bir sporcu olduğunu biliyorum. Ama doğru ya doğru, “Ya insanlar bunu başka yerlere çekerlerse?” diye kaygılarım oldu. Sonra durdum ve düşündüm: “Ben kimseyi ne giyimine ne dış görünüşüne göre yargılamadım. Kimse, kimseyi yargılamalı. Değerlendirme, ‘İşini iyi yapıyor mu, yapmıyor mu?’ üzerinden olmalı!” Bu arada Inessa benim açık zamanlarımı da biliyor. Örtündüğüm zaman hiç yorum yapmadı, yargılamadı. Her zaman çok saygılı yaklaştı.
“Birimiz kapalı, birimiz açık... Çok konuşurlar, çok köpürtürler!” demedin mi yani? Evlere şenlik fotoğrafları var Inessa’nın. Yoksa bir pazarlama stratejisi olarak mı gördün?
- Yok canım. Ben gerçekten başarıyı yakalayabileceğimizi düşündüğüm için yola çıktım. Bir de uluslararası ortaklıklara inanıyorum. Dünya çapında bir başarı elde etmek için de önemli bir artı.
Onun boynundaki haç kolye seni değil ama takipçilerini rahatsız edebilir.
- Bunu da düşündüm. Ama o benim başörtüme, inancıma, namaz kılmama ne kadar saygılıysa, ben de onun inancına o kadar saygılı olmakla yükümlüyüm. Nokta. Ötesi yok.