Dünya

Putin'in partisi, yüzde 54 oy ile Duma'da yüzde 76 koltuğu nasıl kazandı?

Rusya genelinde seçimlere katılım oranı yüzde 50'nin altında kaldı

19 Eylül 2016 15:31

Rusya'da parlamentonun alt kanadı Duma seçimlerinde, yüzde 90'ı sayılan oylara göre iktidar partisi Birleşik Rusya yüzde 54.21 oy alarak çoğunluğu elde etti. Ülke genelinde seçimlere yüzde 50’nin altında, Moskova’da ise sadece yüzde 28 katılım olması, pek çok analist tarafından “Halk Duma’nın artık Kremlin’e bağlı sembolik bir kurum olduğuna inanıyor, somut çözüm ve alternatif üretilen bir organ olmadığı kanaati güçlü” şeklinde yorumlandı.

Bu arada seçim sistemindeki değişiklik, iktidar partisine yüzde 54 civarında oy ile Duma'daki koltukların neredeyse yüzde 75'ini kazanma şansı verdi. Sadece "salt çoğunluk" değil, ilk kez "anayasal çoğunluk" ele geçirildi. Yani Putin'in partisi "kayıtsız şartsız" kazandı. Anayasayı değiştirecek mutlak çoğunluğu da elde ederek. 

Çünkü 450 koltuktan yarısı partilere aldıkları oy oranına göre dağıtıldı ama kalan yarısı, dar bölge sistemine göre "en çok oyu alan adaya" gitti. Yani hemen her bölgede en fazla oyu alan iktidar partisi, bu 225 milletvekillik ikinci grupta neredeyse tek başına tüm koltukları aldı. Bunun sonucu, Duma'nın dörtte üçü iktidar partisinin olacağa benziyor. Bu başarıyı Putin'in partisi daha önce elde edememişti.

Ekonomik kriz yüzünden halkın gelirlerinin düştüğü, hayatın zorlaştığı bir dönemde seçmenlerin yarısından fazlası sandığa gitmedi. Gidenlerin yarısı da iktidar partisi Birleşik Rusya’ya verdi. Eğer gitmeyenlerin yarısının “iktidar karşıtı” olduğu, kalan yarısının da “Zaten biz kazanırız, gitmeye gerek yok” diye iktidar yanlısı olduğu düşünülse, gerçekte Birleşik Rusya’nın oyunun aşağı yukarı yüzde 35 civarında olduğu hesabı yapılıyor.
İktidar, seçmenleri sandığa taşımak için yoğun çaba harcadı. Kurumlarda çağrılar yapıldı. Otobüsler tahsis edildi. Ancak özellikle Moskova ve St. Petersburg gibi büyükşehirlerde ilgi yaratılamadı. Kimileri bu ilgisizliği “havanın soğuk ve yağmurlu olmasın” da bağladı.
2011’de yüzde 49 oy alan Birleşik Rusya’nın bu kez yüzde 40 ila 45 arasında oy alacağını son anketler vurguluyordu. Yani oylarda düşüş bekleniyordu. Ancak bu sabah ortaya çıkan tablo, aksine oyların arttığını gösteriyor. Bunu pek çok uzman, “İktidara olan desteğin artmasına değil, sandık başına ağırlıklı olarak iktidara oy verecek seçmenin gitmesine” bağlıyor.
Bu tabloda seçimin iki galibi görünüyor: Öncelikle 2018 devlet başkanlığı seçimi öncesinde yolunda hiç bir taş kalmayan Putin. Zira, Birleşik Rusya’ya verilen oyların aslında Putin’e verilmiş oylar olduğundan yana tereddüt yok. Diğer yandan Jirinovski, Komünist Parti’yi yakalayarak, belki de seçim sonunda geçerek ana muhalefet konumuna yükselip “kazanan taraf” oldu. 
Bu tablo, Jirinovski’nin muhalefetinin tamamen “sözde” olduğu ve aslında Kremlin politikalarının destekçisi olduğu tespitine bakıldığında, Rusya’da parlamento içinde zaten son derece zayıf olan muhalefetin daha da erdiği sonucu çıkıyor.
Seçimin en büyük mağlubu olan yıllardır oyları sürekli eriyen Komünist Parti’nin “değişmez” lideri Gennadi Zyuganov’un koltuğu bırakıp bırakmayacağı da merak konusu. Ancak kendi içlerinde zaten iki partiye bölünen komünistlerin işi zor.
Seçimin bir başka sonucu, iktidarın halkın önemli bölümünü, “ekonomideki zorlukların nedeninin Rusya’nın yeniden “süper güç” olmasını hazmedemeyen Batının düşmanlığı olduğuna” ikna etmesi diye yorumlanıyor. Her zaman olduğu gibi “dış düşman faktörü” Rusya’da seçmenlerin “güçlü iktidar” tercihini etkiledi. 

Birleşik Rusya’ya oy verenlerin ve bunu Putin için yaptıklarını söyleyenlerin hafif memnuniyetsizlik duyanların bile tandık bazı cümlelerle duruma izahat getiriyordu: “Başka alternatif mi var?


* Bu analiz Türkrus.com'da yayımlanmıştır