Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası (PÜİS) Genel Başkanı Muhsin Alkan, Türkiye'de 15 bine yakın akaryakıt bayisi olduğunu belirterek, "Türkiye'deki kayıt içindeki tek sektör akaryakıt sektörüdür" dedi.
Alkan, akaryakıt bayilerinin yaşadıkları sıkıntılara rağmen çeşitli suçlamalarla karşı karşıyı kaldıklarını, buna karşın tek gayelerinin en iyi hizmeti vermek olduğunu söyledi.
Türkiye'de 15 bine yakın akaryakıt bayisi olduğunu belirten Alkan, bir bayinin birkaç istasyonu alabileceğini, dolayısıyla istasyon sayısının daha çok olduğunu ifade etti.
Gelinen noktada akaryakıt sektörünün sorunlarının çözümünde pek iyileşme yaşanmadığını savunan Alkan, "Sadece tamamıyla akaryakıt istasyonları 'zaptı rapt' altına alındı. Ancak piyasadaki diğer enstrümanlar kaçak akaryakıtla Türkiye'de istedikleri gibi geziyor ve satıyorlar. Bu haksız rekabet yaratıyor ve bizi son derece rahatsız ediyor" diye konuştu.
Akaryakıt sektörü olarak hizmet etmekten başka gayelerinin olmadığını anlatan Alkan, şöyle konuştu:
"Milletin söylediği gibi akaryakıtçılar aşırı derecede para kazanmıyor. Bugün Türkiye'de kayıt içindeki tek sektörüz. Bunu özellikle altını çizerek söylüyorum. Çünkü, istasyonlarda hep yazar kasa var ve kayıt girmediğin sürece pompa çalışmıyor.
Sıkıntılı bir sektör olmamıza karşın devletin bir noktada tahsildarıyız. Türkiye'de toplanan ÖTV'nin yüzde 48'ini bu sektör topluyor. Verilen reel verginin yüzde 25'ine yakınını bu sektör veriyor. Adeta altın yumurtlayan bir tavuğuz. Ama yine de en çok konuşulan bir sektörüz. Bu nedenle gerçeklerin konuşulması da gerekiyor."
’24 saat açığız, herkesin barınak yeriyiz’
Alkan, akaryakıt istasyonlarının özellikle soğuk kış günlerinde vatandaşların birer sığınma noktası olduğunu söyledi.
Yaptıklarına karşın çeşitli demeç ve suçlamalarla sektöre haksızlık edildiğini öne süren Alkan, "Bugün biz tuvaletçiyiz, gece bekçisiyiz, araba yıkarız. Anadolu'da kar fırtına demeden 24 saat açığız ve herkesin barınak yeriyiz. Bilhassa kışın Doğu ve Orta Anadolu bölgesinde her türlü tehlikeden vatandaşı koruyan bizim sektörümüzdür. Bir kış günü yolda arabanız arıza yaptığında, benzininiz biteceği zaman veya soğukta üşüdüğünüzde, hatta karnınız acıktığında sığınacak bir istasyon ararsınız. Buna karşın takdir edilmemiz gerekirken haksız söylemlerle karşı karşıya kalıyoruz" dedi.
Rekabet yapmadıkları yönünde söylemlerle karşı karşıya kaldıklarını belirten Alkan, şöyle konuştu:
"Şimdi bir fiyat düşünün yüzde 60-65'i vergi. Geriye kalan bir ham petrol fiyatı var. Onun yanında TÜPRAŞ'ın, ana dağıtım şirketleri ve bayilerin karı var, nakliyesi var. Burada biz yüzde kaç alıyoruz da neyin rekabetini yapacağız? Bu durumda an iyi rekabet hizmetle olur. Dolayısıyla rekabeti, hizmetle, temizlikle, güler yüzle yapacağız. Yoksa kazanacağız 3-5 kuruşu, çoluk çocuğumuzun rızkını inadına veya kızgınlıkla ona buna vermeyeceğiz.
Müşterinin de ucuzluktan ziyade hizmete bakması lazım. Çünkü bindikleri arabaların bugün hepsi lüks arabalar ve 50-60 bin YTL civarında. Daha ucuza akaryakıt alacağım diye arabalarına zarar vermemeleri gerekiyor"
Global kriz etkiledi
Alkan, yaptıkları hizmetlere karşın bir takım sıkıntılarla karşı karşıya olduklarını söyledi.
Bunun başında kaçak akaryakıtın geldiğini belirten Alkan, sektörü global krizden dolayı bazı sıkıntıların beklediğini ifade etti.
Türkiye'de yıllık 50 milyar dolar civarında akaryakıt tüketimi olduğunu vurgulayan Alkan, şöyle devam etti:
"Ekonomik kriz nedeniyle satışlarda düşüş yaşandı. Bunda mevsimin de etkisi oldu. Ama kriz etkilemedi dersek yalan olur. Çünkü herkes kesesine bakmak zorunda.
Bir de akaryakıt sektöründe veresiye satışlar var. Merkezi yerdeki bir istasyon, satışlarının yüzde 80-85'ini kredi kartıyla gerçekleştiriyor. Bunun yüzde 60'ında devletin payı var. Yani bunun vergisini ben peşin ödüyor ve kredi kartıyla akaryakıt satıyorum. Sonra o kredi kartından paraları alabilmek için bankalara yüzde 1-1,5 komisyon veriyorum. Böyle fedakârlık eden bir sektör var mı?"
Gözden kaçan sıkıntılar
Alkan, kilometre tahdidi ile bayilerin birbirinden akaryakıt alamamasının sıkıntıları arasında yer aldığını söyledi.
Bu konuda Rekabet Kurumunun Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'na (EPDK) uyarılarda bulunduğunu, ancak sonucunu henüz göremediklerini savunan Alkan, şunları kaydetti:
"Mesela benim 3 istasyonum var ve üçü de aynı firmaya ait. Hasbelkader bir istasyonumda akaryakıt biterse ikinci bir istasyonumdan bin litre akaryakıt alıp buraya dökemiyorum. Bu yanlış bir uygulama. Ana dağıtım şirketleri nasıl birbirlerinden mal alıp veriyorlarsa, bayiler de ana dağıtım şirketinden müsaade alarak aynısını yapabilmeli. En az bir yüzde konulmalı.
Ülkemizde öyle dolum noktaları var ki, istasyonla dolum noktasının arası 650-700 kilometre. Mesela Trabzon ile Iğdır'ın Aralık ilçesi 650 kilometre ve kış mevsimi. Geçmişte yollarımız haftalarca kapanıyordu. Bugün de kapanmayacak diye bir şey yok. O ilçede tek olan bu arkadaşımızın akaryakıtı biterse Iğdır'dan mal alıp o ilçenin ihtiyacını gideremiyor."
Bir diğer sorunlarının da akaryakıt istasyonlarıyla ilgili birbiriyle uyuşmayan genelgeler olduğunu vurgulayan Alkan, "Türkiye'de ne yazık ki bir koordinasyon eksikliği var. Bir bakanlık düzenleme yapıyor, diğeri aksini çıkarıyor. Dolasıyla bunun ceremesini bizler çekiyoruz. Sanayi ve Ticaret Bakanlığının çıkardığı Bakanlar Kurulu kararına göre mevcut akaryakıt istasyonunda LPG istasyonu kurulduğunda imar plan tadilatı istenmez diyor. Bunu götürdüğümüz belediyeler ise (Böyle şey mi olur?) diyorlar. Kim kimi idare ediyor, kimin genelgesi geçerli, kimin geçersiz şaşırıyoruz" dedi.