Anayasa Hukuku’nun önde gelen hocası Prof. Yavuz Sabuncu’yu, tam iki sene önce, küçük bir ömüre büyük bir hayat sığdıran Prof. Türkel Minibaş gibi, şubat ayında kaybettik.
Tam iki yıl önce bugün, 12 Şubat 2007’de, henüz 59 yaşındayken yaşama veda eden Yavuz Sabuncu, 14 Şubat’ta Ankara Cebeci Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlandı.
Yavuz Sabuncu’nun öğrencilerinden Doğan Akın’ın 18 Şubat 2007’de Milliyet’te çıkan yazısını tekrar yayımlıyoruz:
Tuğrul Eryılmaz: Akademia’nın onurlarındandıEnis Rıza: Prusyalı bir prens***
Cebeci'nin yanı başındaki Kurtuluş Parkı'nda sapsarı kesilmiş bir sonbahar. Biraz heyecan, biraz merak, biraz gurur ama biraz da korkuyla ilk ders için Cebeci'deki Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne doğru yürüyoruz.
Daha dumanı tüten 12 Eylül 1980 darbesinin Mülkiye'yi kasıp kavurduğu 1983 yılındayız. Aylardan ekim.
Kapıda dekan, yardımcıları ve polisler var. Mülkiye'de, sonradan alışacağımız bu "12 Eylül karması"yla ilk karşılaşmamız. Fakülte yönetiminin gözetiminde üzerimiz aranırken soran gözlerle birbirimize bakıyoruz:
"Mülkiye sahiden burası mı?"
Giriş kapısının hemen yanından "İktisat", "Kamu Yönetimi", "Maliye", "Uluslararası İlişkiler", "Çalışma Ekonomisi" ve "İşletme" bölümlerinin ilk iki yıl birlikte ders aldıkları Büyük Amfi'ye (Prof. Aziz Köklü Dersliği) geçiyoruz.
İlk hayal kırıklığını unutturacak ders ile hocası bir süre sonra ortaya çıkacak ve öğrencileri, hâlâ dünyayı değiştirebilecek hayaller kurabilecekleri okulun orası olduğuna ikna edecektir.
Ders, Anayasa Hukuku'na Giriş'tir.
Hoca da, Yavuz Sabuncu.
Sert mizacını tamamlayan madeni sesiyle Sabuncu'nun dersleri başladıktan sonra anlaşılır ki, evet, orası Mülkiye'dir.
Büyük Amfi'ye gelir, kol saatini çıkarıp kürsüye bırakır, azarlayan bakışlarla ama hınzırca bir sabırla gürültünün sona ermesini bekler. Ardından mikrofonu eline aldığında ders Anayasa Hukuku ile başlamaz:
"Siz susana kadarki bölümü anlatmış sayıyorum!"
Derse biraz ortadan girse de, Büyük Amfi bir kez daha eşsiz bir hukuk ve siyaset bilimi söylevine sahne olacaktır.
Öğrencilerin arandığı kapının yanı başında ders verdiği amfiyi "doğrudan demokrasi" arenasına çeviren Sabuncu, bunu hiçbir şeyden çekinmeden yapar. Vakur ama gösteri ve gösterişe tenezzül etmeden yapar.
Kapıda didik didik aranan (önce Türkiye) öğrenciler, birazdan onun dersinde (sonra Mülkiye) bambaşka bir ülkenin çocukları olurlar!
’Kurtulma’nın yakışan sıkıntısı Yavuz Sabuncu 24 Eylül 1948'de İstanbul'da doğar. Sultanahmet İlkokulu ve İstanbul Erkek Lisesi'nden sonra Mülkiye'yi kazanınca Ankara'yı da Mülkiye'yi de bir daha bırakmaz.
Mülkiye'de tamamladığı doktora tezi, "Sosyalist Ülkelerde Yönetime Katılma-Doğu Almanya Örneği" adıyla basılır.
Mülkiye'nin en şöhretli bölümünde, efsanevi Anayasa Hukuku kürsüsünde Prof. Dr. Bahri Savcı ve Prof. Dr. Mümtaz Soysal'ın yanında "asistan" olur.
Kendisini genç yaşta alanında "otorite" haline getiren çalışmalarından bazıları "Türk Anayasa Sistemi", "Seçimden Koalisyona Siyasal Karar Alma" ve "Anayasa Hukuku" adlarıyla yayımlanır.
Hocaları "sakıncalı" bulunarak 12 Eylül rejimince art arda okuldan uzaklaştırılırken Sabuncu henüz "asistan" olduğu bu dönemde o dalgadan kurtulur.
Bir yandan "kurtulmuş" olmanın kendisine çok yakışan "sıkıntısını" yaşar, diğer yandan hocaları savrulan Mülkiye'de büyük bir yük üstlenir. Bu arada meslektaşlarını 12 Eylül'e karşı giriştikleri hukuk mücadelelerinde asla yalnız bırakmaz.
Büyük Amfi, Mülkiye'ye paraşütle indirilen özel görevli bazı asistanlara karşı yetebildiği bütün dersleri üstlenen Sabuncu'nun bu dönemdeki dersleriyle "kurtarılmış bölge"dir. Öğrencilerinin kafasındaki ezberleri 1980'lerin başından itibaren birer birer gerçeklerle değiştirmeye koyulur.
Çıkarsız, cesur ve gösterişsiz Sigara dudağında kül olur, elinden düşmeyen makasıyla önündeki kâğıtları doğrarken öğrencilerini dinler, kaleme aldıkları heveskâr makaleler üzerine kafa yorar.
Dostu Tuğrul Eryılmaz'ın ifadesiyle mizahı "hınzır", aşağılaması "sevecen"dir. Meselelere tam tersinden de bakmanın hakkını veren zekâsının keskinliğini, cesaretinin gösterişsizliğini, tavırlarının çıkarsızlığını da ekleyin.
"Anayasa Hukukuna Giriş", "Çağdaş Devlet Düzenleri", "Seçim Sistemleri", "Siyaset Bilimine Giriş", "Türk Anayasa Sistemi" ve daha nicesi... Derslerde "didaktik" değil "entelektüel" tavrıyla öne çıkan ve kelimenin tam anlamıyla "karizmatik" bir hocadan söz ediyoruz.
Onun dersinde Mülkiye, ta kendisi oluverir!
Profesör Yavuz Sabuncu'yu 12 Şubat Pazartesi günü kaybettik.
Haber metinlerindeki klişelere inanıp o çok yavuz hocanın "kansere yenildi"ğine inanabilir misiniz?
Biz iki cihanda da tanığız, o en habis rejimlere bile yenilmedi!
Mülkiye'nin en "soğukkanlı delikanlı”sına selam olsun!