Türk kamuoyundaki Azerbaycan algısı hakkında konuşan Prof. Dr. Mustafa Aydın, "Hem tarihi hem de sosyal ve etnik açıdan Azerbaycan tek başına Türkiye'de dost veya müttefik olarak görülen nadide ülke. İniş çıkışlar görülse de Türkiye'de Azerbaycan'ı en iyi dost olarak görenlerin oranı yüzde 65.3" şeklinde konuştu.
Ermenistan ile Azerbaycan arasında 30 yıldır devam eden ve geçtiğimiz hafta sonu sıcak çatışmaya dönüşen Dağlık Karabağ sorununda Türkiye, Azerbaycan'a tam destek açıkladı. Kadir Has Üniversitesi'nde her yıl "Türk Dış Politikası Kamuoyu Algıları" araştırmasına imza atan Prof. Mustafa Aydın, RS FM'de Atilla Güner'le Akşam Postası'na Türk kamuoyundaki Azerbaycan algısını anlattı:
"Hem tarihi hem de sosyal ve etnik açıdan Azerbaycan tek başına Türkiye'de dost veya müttefik olarak görülen nadide ülke. İniş çıkışlar görülse de Türkiye'de Azerbaycan'ı en iyi dost olarak görenlerin oranı yüzde 65.3. 10 yıldır Azerbaycan, Türk halkının dost olarak değerlendirdiği ana ülke."
İşte Prof. Dr. Mustafa Aydın'ın Atilla Güner'le Akşam Postası yayınındaki sözleri:
"10 yıldır Azerbaycan, Türk halkının dost olarak değerlendirdiği ana ülke olarak gözüküyor. İkinci sırada KKTC yer alıyor ama KKTC ile Azerbaycan arasında bile fark var. Azerbaycan tek başına Türk halkı açısından dost veya müttefik olarak görülen nadide ülke diyebiliriz.
"Tarihi, etnik, sosyal boyutları olan ilişki"
Meselenin bir boyutu kesinlikle Türklük. Çalışmalarımızda Türkiye'ye tehdit oluşturan ülkeleri kontrol ettiğimiz sorular var, ya da "Türkiye uluslararası ilişkilerinde kimlerle birlikte olmalıdır?" gibi sorularımız var. Bütün bu sorular aslında "Türk'ün, Türk'ten başka dostu yoktur, Türkiye'nin her tarafı düşmanlar ile çevrilidir, su uyur düşman uyumaz" gibi ifadelerin bir yansıması. Meseleye etnik milliyetçi perspektiften bakmanın bir yansıması. Böyle bir boyutu var Azerbaycan ile Türkiye ilişkilerinin. Tarihte belirli bir dönem birlikte olmuş. Özellikle bugün Azerbaycan dediğimiz coğrafyada yaşayan Türklerin entelektüel kesiminin Türkiye Cumhuriyeti düşünce hayatına yaptığı katkılar var. Ondan önce Osmanlı'nın son döneminde yapılan düşün hayatındaki katkıları var. Bağımsızlıktan sonraki döneme baktığımızda Azerbaycan'ın, bağımsızlığını kazanmasından bu yana Türkiye, Azerbaycan ilişkilerinin stratejik boyuta ulaştığını görüyoruz.
"Dilini anlamak büyük avantaj"
Başlangıç yıllarında Türkiye açısından Kafkas ülkelerinin ki ben buna Ermenistan'ı da dahil ediyorum bağımsızlıkları Türkiye ile Rusya arasında tampon bölge oluşturması değeri üzerinden konuşulan meseleydi. Fakat zaman içerisinde Azerbaycan ile enerji ilişkisi çok boyutlu gelişti, ekonomik bağlantılar da gelişti. İki ülkenin birbirlerine yaptıkları yatırımlar çok yüksek. Hem petrol, hem boru hatları, hem de rafineriler ama bunların ötesinde insani yatırım da çok yüksek. İki ülke arasında halkın birbirlerine gidiş ve gelişi, teması, ilişkiye girmesi çok yüksek boyutlarda. Dil faktörü var. Azeriler, Türkçeyi daha rahat anlıyorlar ama Anadolu halkı da Azerbaycan dilini belirli bir zorlukla da olsa anlayabiliyor. Bunlar hep ilişkiyi kuvvetlendiren ilişkiyi katkı sağlayan unsurlar.
"Azerbaycan'ın, Türkiye'nin dostu olduğu gündemden hiç düşmez"
Azerbaycan'ın bağımsızlığından bu güne kadar Türkiye'deki siyasal söylemde Azerbaycan'ın Türkiye'nin dostu olduğu, Türkiye için çok önemli olduğu söylemi sürekli gündem de yer bulmuş bir unsurdur. Gelinen nokta itibariyle Azerbaycan'da büyük bir hayal kırıklı ve kamuoyunda rahatsızlık var. Bu meselenin diplomatik yolla veya siyaseten çözülememesinden dolayı. Bu gerginliğin sebebi 90'lı yılların çok daha ötesine dayanıyor. 90'lı yılların başında kaybedilen topraklar ki burada sadece Dağlık Karabağ'dan değil onun ötesinde Ermenilerin kontrolünde olan Azerbaycan'a ait 6 bölge var. O günden bu güne kadar çok fazla diplomatik çaba sarf edildi. Ama bunlar bir sonuca ulaşamadı."