T24 - Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul depreminin 2011-2015 yılları arasında olacağı iddiasını doğru bulmadığını söyledi. Tarihten ziyade periyod vermenin doğru olacağını belirten Görür, “2029’a kadar bu iş biter” dedi.
Beklenen İstanbul depremi, Azeri bilimadamı Prof. Dr. Elçin Halilov’un tarih vermesiyle yeniden gündeme geldi.
İTÜ Maden Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, NTV muhabiri Özgür Yılmaz’ın konuyla ilgili sorularını yanıtladı.
Prof. Dr. Naci Görür, şunları söyledi:
“İTÜ olarak Marmara Bölgesi’nde bütün fay araştırmalarını deniz altında yapan ekibiz. Marmara’nın haritasını, faylarını, hangi fayın ne büyüklükte deprem üreteceğini, şu anda en tehlikeli fay kolunun hangisi olduğunu, bu kırıldığında ne büyüklükte bir deprem olacağını bilimsel olarak ortaya koyduk.
Gelinen son nokta deniz altında gözlem istasyon ağı kurulması gerektiğiydi. Avrupa Birliği bunu kurmak istiyor, biz de bu projede olmak istedik. Proje hazırladık, hükümet ve yetkililere başvurduk, görüştük. Malesef olumlu bir destek alamadık. Ne evet ne de hayır yanıtı almadık. AB’ye başvurduk, onun yanıtını bekilyoruz.
Azeri bilimadamı Prof. Dr. Elçin Halilov’un 2013, 2014 ve 2015 laflarının dışında söylenen şeyler aşağı yukarı aynı. 1999 depreminin Marmara’nın altındaki fayları tetiklediğini, bölgenin tehdit altına girdiğini söyledik. Dolayısıyla Marmara’da en az 7,2 büyüklüğünde bir deprem bekliyoruz. O depremin de, büyük bir ihitmalle Orta Marmara Çukuru ile Adalar arasındaki kolda gerçekleşmesini bekliyoruz. Bugüne kadar herhangi bir şey değişmedi, bilimsel bulgular bunu gösteriyor.
Deprem için 2014 ve 2015 tarihleri verilmesi doğru değil. Bunun bilimsel tarafı da yok. En doğru yaklaşım periyod vermektir. 1999’dan sonra 30 sene içerisinde -artı eksi 10 sene içinde- deprem olacağı söylendi. Bu da doğru bir yaklaşımdır. Biz Marmara’da büyük bir deprem bekliyoruz. 2029-2030’a kadar bu iş her an olup bitecektir. Deprem olma olasılığı yüzde 60’lardan yüksektir. Zamana takılmamak gerekiyor.
İstanbul gibi dünyanın bir kültür ve tarihi bir kentinin bu yapı stoku, bu ilgisizlik ve vurdumduymazlıkla beklenen büyük afetten nasıl çıkacağı üzerinde konuşmak lazım.
Benim kanaatime göre, kentsel dönüşüm çalışmalarının altında gerçekten deprem yok. Burada çeşitli rant ve bir takım yapısal değerler sözkonusu. Çünkü eğer ön plana deprem alınmış olsaydı, deprem çalışmaları bu hızda ve mantaliteyle yapılmazdı. Bence olay daha farklı bir mekanizmayla yürütülüyor.
İstanbul büyük ölçüde depreme hazır değil. Bir şeyler yapıldı ama bu yapılanlar yapılması gerekenlerin yanında nitelik olarak son derece sınırlı ve yapılma zamanı da kaplumbağa hızında diyebiliriz.
İstanbul’da beklediğimiz deprem olduğu takdirde, bu yapı stokuyla ben neler olacağını düşünmek dahi istemiyorum.”