Ankara Üniversitesi Aktüerya Bilimleri öğretim üyesi Prof. Dr. Fatih Tank, "1 Haziran sonrası çok enteresan. Biz sanki hiç 11 Mart-31 Mayıs arasını yaşamamışız gibi bütün alanlardaki hareketliliğimiz neredeyse pandemi ilanından önceki yani Türkiye'de ilk vakanın ilanından önceki dönemle hemen hemen aynı seviyeye gelmiş" dedi.
Tank, 1 Haziran ile başlayan normalleşme döneminde yaşanan insan hareketliliğiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Google'ın tüm ülkelerde pandemi dönemindeki insan hareketliliklerini izlediğini ve seçilen 6 mekandaki hareketlilikleri düzenli olarak ölçerek belirli aralıklarla açıkladığını belirtti. Türkiye'deki Koronavirüs salgını sürecini 4 dönem halinde incelediklerini belirten Tank, bunların 11 Mart öncesi, 11 Mart ile sokağa çıkma kısıtlamalarının başladığı 10 Nisan arası, 10 Nisan ile kısıtlamaların sona erdiği 31 Mayıs arası ve 1 Haziran’da geçilen normalleşme dönemi olduğunu söyledi.
Bu dönemleri birbiriyle karşılaştırdıklarında ortaya ilginç sonuçların çıktığını kaydeden Prof. Dr. Tank, "11 Mart'ta ilk vaka ilan edildikten sonra Türkiye kendi hareketliliklerini kısıtlamış. Markete az gitmiş, çeşitli rekreasyon alanları, kafe, AVM gibi yerlere, parklara az gitmeye başlamış. Otomatik olarak kendisi böyle bir risk yönetimi yapmış" düşüncesini dile getirdi.
Prof. Dr. Tank, 10 Nisan'da büyükşehirlerde kısıtlamaların uygulanmaya başlandığı dönemde, sokağa çıkma kısıtlamasının öncesinde ve sonrasında yaşanan hareketliliğe dikkat çekerek, "Hemen bir gün öncesi ve sonrası çok büyük hareketlilikler gözlendi. Bu hareketliliklerin vaka sayılarına nasıl yansıdığını il bazında ölçemiyoruz çünkü iller ile alakalı veri yok ama Türkiye geneline baktığımızda arasında bir ilişki olduğu gözüküyor. Özellikle nerede çıkıyor bu hareketlilikler? Marketlerde ve eczanelerde çıkıyor karşımıza. Belki burada bir kısıtlama olmasa veya olduğunda marketler açık kalsaydı, bu kadar hareket edilmiyor olabilirdi. 11 Mart öncesindeki gidişlerimizden çok daha fazla sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu dönemde market ve eczanelere gitmişiz. Evet, sokağa çıkma yasağının olduğu günler hareket etmiyoruz doğal olarak, evimizde kalıyoruz ama onun öncesindeki ve sonrasındaki hareketlilikler, belki evde kalmış olduğumuz dönemdeki hareketsizliğimizi götürüyor, nötrleştirebiliyor" diye konuştu.
Prof. Dr. Tank, "Sokağa çıkma yasağı hareketliliği artırdı mı?" sorusuna ise "Ortalama olarak hareketliliği referans döneme göre anlamlı bir biçimde artırmış, diyebiliriz. Pandemi ilanından önce biz ne kadar gidiyorsak onun yaklaşık bir yüzde 20-30 katı kadar daha fazla gidilmiş bu ilgili dönemde" yanıtını verdi.
"Toplu taşımadaki hareketlilik vaka sayısını etkiliyor"
1 Haziran ile başlayan normalleşme dönemindeki hareketlilik verilerini de değerlendiren Prof. Dr. Tank, şunları kaydetti:
"1 Haziran sonrası çok enteresan. Biz sanki hiç 11 Mart-31 Mayıs arasını yaşamamışız gibi bütün alanlardaki hareketliliğimiz neredeyse pandemi ilanından önce yani Türkiye'de ilk vakanın ilanından önceki dönemle hemen hemen aynı seviyeye gelmiş. Bu şu demek aslında. 11 Mart'ta bizim 1 tane vakamız var. Ama bugün itibarıyla aramızda yaklaşık 23 bin tane vaka var ve biz 11 Mart'tan öncesi gibi davranır durumdayız. En çok hareketlilik market ve eczanelerde gözüküyor. Daha sonra artış hızına baktığımızda ise iş yerleri hareketlilikleri artmış, doğal bir sonuç olarak. Ama çeşitli bileşenler incelendiğinde vaka sayısını etkileyen en önemli hareketlilik noktasının, toplu taşım istasyonları ve doğal olarak da toplu taşımadaki hareketliliğin olduğu gözüküyor. Başlangıç noktası bir kere toplu taşım. Çünkü işe toplu taşımla gidiyor, işten eve gelirken toplu taşımla geliyor. Dolayısıyla bir kişi evden çıkar çıkmaz, toplu taşım istasyonuna gidene kadar kendi bireysel risk yönetimini eğer yaparsa maskesini takarsa hijyenine uyarsa ve sosyal mesafesini korursa bunun yansımalarının az olacağı düşünülebilir. Ama tabi ben bu yorumumu sayısal olarak yapıyorum."
"180 gün simülasyonu öteye attı"
Normalleşme döneminde günlük vaka sayılarında yaşanan dalgalanmalara dikkat çeken Prof. Dr. Tank, "Sokağa çıkma kısıtlamasından hemen önceki ve sonraki günler fazla hareket edeceğimizden dolayı ve sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu günlerde az hareket edeceğimizden dolayı bunlar birbirini götürebilir. Yani artısı eksisi birbirini götürebilir. Bu durumda belki sokağa çıkma kısıtlamasından beklenen etki elde edilemeyebilir" değerlendirmesini yaptı.
1 Haziran öncesindeki parametrelere göre yaptıkları simülasyonlarda salgının 180 günde bitebileceğinin öngörüldüğünü hatırlatan Tank, "Ama özellikle vurgulamıştım 'Eğer daha fazla hastalık bulaşırsa veya biz o günkü parametreleri değiştirecek birtakım hareketlerde bulunursak bu tarih öteye atacaktır' demiştim. Bana kalırsa bu olumsuz anlamda gerçekleşti. Çünkü biz 11 Mart-31 Mayıs arasını hiç yaşamamış gibi hareket ediyoruz" dedi.
"Uçak inişte ama türbülans yaşadık"
Prof. Dr. Tank, Türkiye'de salgının pik noktasına ulaştıktan sonra inişe geçtiğini ancak tedbirlere gereken özenin gösterilmemesi durumunda her şeyin tersine dönebileceğini vurgulayarak, "'Uçak inişe geçti' demiştim ama bir türbülans yaşadık gibi gözüküyor. Eğer biz tedbirlerimizi almaya devam edersek en üst düzeyde tutarsak ben doğru bir seyir haline gidebileceğimiz ümidini taşıyorum. Tedbirlere dikkat etmezsek belki uçak havalanmaya tekrar başlayabilir. Çok dikkatli takip edilmesi gereken bir dönemdeyiz. Hareketliliğin mümkün olduğunca düşürülmesi, mümkün olduğunca kalabalık alanlara girilmemesi ama girilmek zorundaysa kendi önlemlerimizi en üst düzeyde tutmamız gerekiyor ki sayılara olumlu yansısın" diye konuştu.