Elazığ’nın Sivrice ilçesinde Kandilli verisine göre 6.6 büyüklüğünde meydana gelen deprem sonrası kurtarma çalışmaları sürerken felakette yaralanan bine yakın kişi hastaneye kaldırıldı. Depremden fiziksel olarak yara almadan kurtulan on binlerce kişi ise geceyi çadırlarda ve toplanma yerlerinde geçiriyor. Deprem sonrası su şebekelerinin zarar görmesi, ilaç temini sorunu, yurttaşların kalabalık şekilde çadır ve toplanma yerlerinde birlikte kalmaları salgın hastalıklar riskini gündeme getirdi. Türk Tabipler Odası Halk Sağlığı Kolu Başkanı Prof. Dr. Nilay Etiler, toplu yaşam alanları kurulduğu takdirde 5 yaş altı çocuklara aşı yapılması gerektiğini ve şebeke suyu kullanılmamasının önemli olduğunu belirtti.
BirGün'den Gökay Başcan'ın haberine göre, deprem sonrası meydana gelebilecek salgın hastalıklarıı önlemenin en önemli şartının deprem planlaması olduğuna dikkati çeken Türk Tabipler Odası Halk Sağlığı Kolu Başkanı Etiler, toplu yaşam alanlarında kalan 5 yaşından küçük çocuklara önceden yaptırılan aşılara bakılmaksınız kızamık ve meningokok aşısı yapılmasının zorunlu olduğunu belirtti. Etiler “Toplu yaşam alanı oluşursa aşı zorunlu ancak şuan Elazığ’da geçici yerleşim alanları var” dedi.
"Şebeke suyu tüketilmemeli"
Şebeke suyunun klonlama ile temizlenmesi gerektiğini belirten Etiler, “Deprem nedeniyle su şebekeleri zarar görmüş olabilir. Bunun için belediyenin yüksek düzeyde bir klonlama ile temizlemesi ve insanların suyu tüketmemesi gerekiyor. İnsanların kalabalık bir şekilde kalmasından dolayı solunumla, temasla bulaşan hastalıklar ortaya çıkabilir. En önemli konulardan biri de gıda hijyeni. Çevre illerden gelen gıda ürünlerine ve elektrik kesintilerinden kaynaklı bozulma ihtimali olan gıdalara dikkat edilmeli. Geçici yerleşim alanlarında ise tuvaletler, duş alma yerleri sorun olabiliyor. Bu sorunların önüne geçilebilmesi için, öncelikle her bölgenin afet planı olması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
"Kısa süreli travmalar yaşanabilir"
Depremden sonra oluşabilecek ruhsal etkilerin şok etkisi geçtikten sonra kendisini gösterebileceğini belirten Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma ve Afet Psikiyatrisi Birimi üyesi Prof. Dr. Ejder Yıldırım, “Depremden hemen sonra ağır ruhsal belirtiler görmeyiz. Daha çok depremin ruhsal etkileri şok evresi geçtikten sonra kendini gösterebilir. Bu ruhsal etkilerin herkes de görülebilecek normal kısımları var. Yani depremde, travmaya bağlı etkilenme de hep beklediğimiz bir durum olabilir. Bu yaklaşık 3-4’üncü günde daha da yoğunlaşan, bir hafta sonra sönme eğiliminde olan bir durumdur” ifadelerini kullandı.
"Sosyal ihtiyaçlar karşılanmalı"
Yurttaşların deprem sonrası yaşadığı travmanın erken sönümlenebilmesi için sosyal ihtiyaçların acilen karşılanması gerektiğini söyleyen Yıldırım, depremden sonra yaşanan travmayı şöyle açıkladı:
“Kişilerin olağanüstü bir duruma gösterdiği olağan tepki. Bu hemen bir müdahale edilmesi, ilaca başlanması, hastalık tanısı konulacak durum değildir. Bu etkilenmeyi yaşayan insanların bir kısmında ise belirtiler sönmeyip 1 aya kadar, 1 aydan daha fazla da sürebilir. Bu nedenle ilk aşamada sosyal yaşamın yeniden kurgulanması ve yaşamın yeniden organize edilmesi, bu belirtilerin çok daha hızlı sönmesine neden olur. Bu nedenle öncelik ihtiyaçların karşılanması. Ruhsal müdahalenin ilk aşaması sosyal ihtiyaçların karşılanması olur."
"Telepatik müdahale bir sonraki süreç"
Psikiyatristlerin ikinci haftadan sonra sahada olmaları gerektiğini söyleyen Yıldırım, “Birinci haftadan sonra, bu tarz etkilenmeler tespit edildikçe, halkı bilgilendirmeli ve yaşamış oldukları ruhsal sorunların aslında bir kısmının olağan tepkiler olduğunu anlatmalıyız. Sonrasında eğer ki kontrol edilemeyecek boyutta ise bizim bunlara telepatik müdahalelerle çözüm bulmamız gerek. Ama önceliğimiz psiko-sosyal destektir” dedi.
"Yemek seçebilme bile ruhsal onarım"
Depremzedelerin yemek seçme haklarının gözetilmesinin bile ruhsal onarım açısından son derece önemli olduğunu söyledi. Yıldırım sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Özellikle kurtarma çalışmaları bittikten sonra bölgede psiko-sosyal destek üniteleri kurulmalı. Hem toplumu bilgilendirerek, hem de toplumla ilk temasları kurarak, ihtiyaçları gözetmeli. Kurulacak üniteler, ihtiyaçların uygun bir şekilde dağıtıp dağıtılmadığını, yaklaşımın doğru olup olmadığını belirlemeli. Örneğin tek bir yiyecekten ziyade, insanların yemek seçme haklarının gözetilmesi bile ruhsal onarım açısından son derece önemlidir. Sonrasında psiko-sosyal destek üniteleri toplumu bilgilendirici temaslarda bulunur. Bu temaslar sırasında ruhsal açıdan sorunlu gruplar varsa onları daha ileri düzey psikiyatrik destek verebilecek ünitelere yönlendirebilir.”
"Güvenilir gıdaya erişim önemli"
Afetlerde güvenilir gıdaya ulaşımın önemine değinen Gıda Mühendisi Zafer Şenyurt şöyle konuştu:
“Gıdaların güvenli bir şekilde depolanması ve ihtiyaç duyulduğunda kolayca ulaşılabilir olması, yardım stoğunun iyi yönetilmesi gerekir. Afet sonrasında gıdalar ve su kaynakları kirlenebilir. Bu nedenle güvenli olduğu teyit edilmeden kullanılmamalıdır. Yaralı kişilerin su ve gıda tüketmeden önce sağlık kontrolünden geçirilmeleri son derece önemlidir. Zira vücutta oluşabilecek görünmeyen muhtemel hasarlar dikkate alınarak beslenme şekli belirlenmelidir. İlk 72 saatlik süreç hayati önem arz etmektedir.”