Gündem

Prof. Baskın Oran: Darbeyle baş etmeyi öğrendik, şimdi sandıktan çıkan kötülükle mücadeleyi öğreniyoruz

Murat Belge: Toplumun kendini savunma aletleri yok

31 Ocak 2016 15:24

Türkiye aydınlarının demokratik ve çoğulcu çözüm arayışlarının zemini 34. Abant Platformu Toplantısı 'Demokrasinin Türkiye Sorunu' başlığı altında gerçekleşiyor. Toplantıda konuşan Prof. Baskın Oran, "Türkiye acı çektikçe aşılanıyor. Askeri darbeyle gelen kötülükle mücadele etmeyi öğrendik. Şimdi sandıktan çıkan kötülükle mücadele etmeyi öğreniyoruz" dedi.

Toplantının birinci bölümünde konuşan Taraf yazarı Murat Belge, "Bugünkü durumda toplumun kendini savunma aletleri, kültürü, bilinci yok. Böyle bir tarihten gelen toplumun kendi kendine bir demokratik siyasi gelenek yaratması çok zor" ifadelerini kullandı.

Zaman'dan Mevlüt Kazan ve Betül Tanrıseven'in haberine göre Oran, kurulan ulus devletin iki tane sorunu halledememenin yanı sıra kangren haline getirdiğini aktardı. Oran, bu sorunların İslam ve Kürt sorunları olduğunu ifade etti. Bu açıdan AK Parti'nin iktidara gelmesinin iyi olabileceği şeklinde yorumlandığını aktaran Oran, "İktidar insanı bir yandan ehlileştirir, bir yandan bozar. AKP'nin gelmesi iyi oldu ama Erdoğan'ın gelmesi kötü oldu. Çünkü inanılmaz bir iktidar hırsı var. İnanılmaz bir korkusu var. Ben korkan insandan korkarım, çekinirim. Şu anda Erdoğan geçmişten gelen mazlumiyeti kullanıyor. Gerginlik ve kutuplaştırma üzerinden ayakta durmaya çalışıyor. Bu bir çıkmaz sokaktır. Bu çıkmaz sokakta geri gelemediği için devamlı ileri gidiyor." diye konuştu.

Toplantıda Zaman yazarı Ali Bulaç, Ömer Laçiner'e masaj yaparken görüntülendiCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın insanlara şeriatı vaat ettiğini söyleyen Oran, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu yöntemler dünyada görülmüş en kötü diktatörlüğü kuruyor, çoğunluğun diktatörlüğü. Çoğunluğun diktatörlüğü ulus devletin İslamcı versiyonunu oluşturmuş oluyor. Çünkü şerden hayır çıkar, Türkiye acı çektikçe aşılanıyor. Askeri darbeyle gelen kötülükle mücadele etmeyi öğrendik. Şimdi sandıktan çıkan kötülükle mücadele etmeyi öğreniyoruz. Bu çok önemli bir şey. Bu aşılama sayesinde İslam ve Kürt konuları herkesi ilgilendirecek ve herkes kendisini sorgulamaya başlayacak. Bu açıdan Erdoğan'ın gelmesi ve yaptığı kötülük, Türkiye'yi birleştiriyor."

Toplantının birinci oturumundaki konuşmaların bazıları şöyle:
 

Şahin Alpay: Karşımıza seçmene dayalı bir vesayet düzeni çıktı
 

Temel hak ve özgürlükleri tanınmadığı bir toplumun ne gelişmesine ne de insanların mutlu olmasına imkan var. Demokrasiyi yaşayarak, mücadeleler içinden geçerek öğreniyoruz. Türkiye'nin demokratikleşme mücadelesi temel haklar kavramını yerleştirme mücadelesi, Tanzimat'a dayanır. Aşama aşama ilerlettiğimizi düşünüyorum. 20 yy ikinci yarısını bir otoriter rejim altında geçirdik. Bürokratik vesayete karşı mücadele içerisinde zannediyorum birçoklarımız temel hak ve özgürlüklerin ne kadar önemli olduğu imkanını bulduk. Benim kuşağımdan başka insanlar var, Türkiye'nin salaha ancak bir komunist rejimle ulaşabileceğini düşündük fakat zamanla gördük ki burada büyük bir yanlış var. İnsanların temel hak ve özgürlükleri tanınmadığı sürece bir toplumun ne gelişmesine ne de insanların mutlu olmasına imkan var. Bu tecrübeden geçtikten sonra karşımıza çıkan problem bürokratik vesayetle mücadele problemiydi. Hepimizin temel hak ve özgürlüklere inananların mücadelesi bu yönde oldu. Belki bu mücadelede belki büyük hatalar yapıldı, belki yeterince hassas davranılmadı. Neticede karşımıza askere dayalı vesayet düzeni yerine halka dayalı, seçmene dayalı bir vesayet düzeni çıktı. Şimdi bununla mücadele içinde demokrasiyi yaşayarak öğreneceğiz.
 

Eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay: Türkiye insan hakları anlayışına dönmek zorundadır


Çatışmacı, kavgacı, etnik ve inanç temelleri üzerine bölünmüş bir siyasetin Türkiye için büyük bir tehlike olduğunu düşünüyorum. Eğer Türkiye bütünlüğünü koruyacaksa Kürdüyle Türküyle, Alevisiyle Sünnisiyle,  Müslimiyle Gayri Müslümiyle birlikte barış içerisinde yaşayacaksa, toprak kaybetmeyecekse, altını çizerek söylüyorum, demokrasiye, insan haklarına ve hukuk devletine dönmesi gerekiyor. Türkiye eğer insani bir bütünlük içerisinde yoluna devam edecekse, demokrasiye, insan hakları, hukuk devleti anlayışına dönmek zorundadır.
 

Gazeteci Nazlı Ilıcak: Cadı avının temel hedefi cemaat
 

Bugünkü iktidarı tartıştığımıza göre muhasebeyi 28 Şubat'tan başlatmamız gerekiyor. Başörtülüler ve imam hatipler üzerinde vesayetçi ve baskıcı sistem olmasaydı bugünkü Ak Parti'yle karşılaşmayacağımızı düşünüyorum. Çünkü o zaman Fazilet ve Refah partileri kapatılmayacaktı ve Ak Parti mağduriyet üzerine doğmayacaktı. Ak Parti'yi de herkes nezdinde meşrulaştıran liberaller, muhafazakar demokratlar onların yanında yer almayacaktı. Bir zamanlar Ak Parti'yi destekleyen bizim gibi insanlar bugün muhalefete geçince ulusalcı Kemalist ‘Biz söylemiştik' diyor zihniyet. Halbuki bugünkü noktadan başlatmayacaksınız, bugünkü şartları maalesef o baskıcı vesayetçi ortam doğurdu.

Bugüne geldiğimizde bir uzlaşma ihtiyacından söz ediliyor ama bugün uzlaşmanın önündeki en büyük engel cemaat düşmanlığı. Çok rasyonel bildiğim insanlar doğru bir temele dayanmayan yorumlar yapabiliyor. ‘Canım siz onlarla yol arkadaşıydınız, siz onlarla askerlere kumpas kurdunuz, KCK operasyonlarını düzenlediniz. Böylece iktidarla bu sorumluluğu paylaştınız.' diyebiliyorlar. Kimse siyasi iktidar sorumlu odur. Cemaat konusunun da tartışılması gerektiğine de inanıyorum. Çünkü insanlar birçok şeyin üzerini örtüyorlar, şöyle bir durum ortaya çıkıyor: Ben hükümeti eleştiriyorum ama hükümetin çizgisine girerek cemaati de her şeyden sorumlu gösteriyorum. Böylece hükümetin gözünde de durumunu yumuşatıyor. Bunlar çok çirkin şeyler çünkü bugün cadı avının temel hedefi cemaattir.
 

Murat Belge: Toplumun devlete karşı kendini savunma aletleri yok


Taraf yazarı Murat Belge, "Bugünkü durumda toplumun kendini savunma aletleri, kültürü, bilinci yok. Böyle bir tarihten gelen toplumun kendi kendine bir demokratik siyasi gelenek yaratması çok zor." dedi. Bugünkü dönemin bir yapısal dönüşüm dönemi olduğunu vurgulayan Belge, konuşmasını şöyle tamamladı: "Bu dönemden olağan bir döneme geçiş zor. Yeter ki buradan demokrasiye çıkalım. Necip Türk milletinin olan durumdan şikayet etme konusunda bir mahareti vardır. Böyle bir toplantı -hepimizi ciddi şekilde tehdit eden bir durumla karşı karşıyayız- uzun vadede neler yapılabilirim konuşulmasına vesile olmalı. Hala herkesin kendi gündemi var ve hala herkesin kendi düşmanı birinci önem taşıyor. Böyle bir yönetime karşı genel ilkeler, mesela mizah.. Bu adam gerginlik bağırtı çağırtıdan yararlanıyor. O tür silahlarla üstüne gittikçe ki o türlü davranmamak da zor çünkü sürekli bir sinir bozukluğu yaşıyoruz- ama buna kapılmadan. Çünkü her türlü gerginlikten istifade ediyor bu adam. Bu gerginliğe düşmeyecek br takım stratejiler düşünmeliyiz. Bunun için de mizahın etkili olabileceğini düşünüyorum. Bir meydan muharebesi var- bunun bir tarafında güçlülük, bir tarafında da haklılık var. Birbirinden haberdar olarak hareket etmenin bir başlangıcı haline getireceğimize inanıyorum bu toplantıyı."

34. Abant Platformu Toplantısı Bolu Gazelle Otel'de başladı. Toplantıya, Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay, akademisyen Baskın Oran, Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Abdülhamit Bilici, Zaman Gazetesi Yazarı Ali Bulaç, Murat Belge, Aydın Engin, Birikim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer Laçiner, Adem Geveri, HDP Milletvekilleri Hüda Kaya ve İmam Taşçıer, Dışişleri eski Bakanı Yaşar Yakış, AK Parti eski milletvekillerinden Reha Çamuroğlu, Gazeteciler Yazarlar Vakfı Başkan Vekili Erkan Tufan Aytav, Cengiz Aktar, İştar Gözaydın, Nuray Mert, Şahin Alpay, Ersin Kalaycıoğlu, Herkül Millas, Mehmet Altan, Eser Karakaş, Emine Eroğlu, Ergun Özbudun, Ümit Kardaş, Niyazi Öktem, Cafer Solgun, Ferhat Kentel, Mümtaz'er Türköne, İbrahim Cerrah, Levent Köker gibi önemli isimler katılıyor.