Politika

"PKK, umudu ezip yok etmek istiyor"

M. Yakup Yılmaz: Halk perişan oluyormuş, masum insanlar ölüp gidiyormuş, umurlarında bile değil...

16 Aralık 2015 10:24

Hürriyet yazarı M. Yakup Yılmaz, Cizre ve Silopi'de sokağa çıkma yasakları sonrası öğretmenlerin ve bölge halkının çoğunun kenti ilçeleri terk etmesine ilişkin olarak, "Bu görüntünün bir tek nedeni var: PKK’nın, “özyönetim” ilanı ile, savaşı yeni bir aşamaya geçirmek ve kentlere yaymak isteği.
Halk bu nedenle perişan oluyormuş, masum insanlar ölüp gidiyormuş, umurlarında bile değil" görüşünü dile getirdi. Yılmaz, "Halkın katılmadığı bir 'özyönetim' icat etmişler, Kürtlerin geleceğe yönelik umutlarını ezmekten başka bir dertleri yok" ifadesini kullandı.

M. Yakup Yılmaz'ın Hürriyet'te "Umudu ezip yok etmek istiyorlar" başlığıyla yayımlanan (16 Aralık 2015) yazısından bazı bölümler şöyle:

Cizre ve Silopi'yi sokağa çıkma yasağı başlamadan önce terk eden vatandaşlarımızın görüntüleri size neyi hatırlatıyor?

Suriye içsavaşının başladığı ilk günlerdeki görüntülerden ne farkı var?

PKK’lılar otomobili olanların anahtarlarını da ellerinden aldıkları için yaya olarak yaşadıkları kentleri terk ediyorlar. 
Binlerce insan, ellerinde taşıyabilecekleri çantalara doldurabildikleri birkaç parça eşyayı alarak, hayatlarını terk etmek zorunda kaldılar.
Bir bölümünün gidecek yeri vardır elbette, yakın akrabalar, tanıdıkların evlerine sığınacaklar.
Öyle bir olanak bulamayanların başlarını bu kış kıyamette nereye sokacakları da belirsiz.
Bu görüntünün bir tek nedeni var: PKK’nın, “özyönetim” ilanı ile, savaşı yeni bir aşamaya geçirmek ve kentlere yaymak isteği.
Halk bu nedenle perişan oluyormuş, masum insanlar ölüp gidiyormuş, umurlarında bile değil.
Kentlerin sokaklarına hendekler kazarak, barikatlar inşa ederek, insanların yaşadıkları evleri mevzi olarak kullanmak için aralarındaki duvarları yıkarak ilan ettikleri “özyönetim” süresince sayısız genç militanını kaybetmesi de örgütün umurunda değil.

 

Şehit olan polisler, askerler de!

 

Bölgede yaşayan halkı zorunlu canlı kalkan haline getirmek gibi alçakça bir tezgâhın da içindeler.

Bunun hiçbir sonucunun olmayacağının, bu girişimle bir şey elde edemeyeceklerinin elbette farkındalar.
İstedikleri iki halkın demokrasi içinde birlikte yaşama iradesini parçalamak, yok etmek.

HDP’nin haziran seçimindeki başarısının uyandırdığı demokratik umudu ezmek, yok etmek istiyorlar.
Biliyorlar ki demokratik siyaset öne çıktığı sürece artık Kandil’deki savaş ağalarına hareket alanı kalmayacak.
Bölgedeki gelişmelerden de yararlanarak kendi konumlarını güçlendirme telaşındalar, onun için kaybolup giden canlar, yakılıp yıkılan tarihi eserler, yok olan kentler umurlarında bile değil. Halkın katılmadığı bir “özyönetim” icat etmişler, Kürtlerin geleceğe yönelik umutlarını ezmekten başka bir dertleri yok.

 

‘Barış sürecinin’ şimdi tam zamanı!

 

Dünya yüzünde kendisine “devlet” diyen hiçbir oluşum, ülkesinin bir bölümünde kentleri silahla işgal etmeye kalkışan bir harekete müsamaha göstermez, gösteremez.
Bunu yapmak demek, ülke topraklarının bir bölümündeki egemenlik haklarından vazgeçmek anlamına gelir.
Türkiye’de de devlet, elbette böyle bir şeye müsamaha etmez, etmemelidir.

Ama bunu yaparken devlet olduğunu, meşruiyetinin kaynağının Anayasa ve kanunlar olduğunu unutmamalıdır. Özyönetim ilan edildiği için birer savaş alanına çevrilen kentlerde yaşayanların can güvenliğinden devlet sorumludur. Suçlu ile suçsuzu ayırt etmek, suçsuzların kılına zarar gelmemesini sağlamak, devletin önceliği olmalıdır. Duvarlara yazılan ırkçı sloganlar, küfürlü anonslar, silahlı kutlamalar, rastgele açılan ateşle sivillerin ölümlerine neden olmak, devletin meşru mücadelesine zarar verir. Recep Tayyip Erdoğan, başkan olma sevdasıyla barış sürecini “buzdolabına” kaldırdı!

Şimdi onu oradan çıkarmanın tam zamanıdır.
Bu örgütü marjinalize etmek ve zarar verdiği halkla arasına mesafe koymanın tek çaresi bölge halkına vaat edilen demokratik açılımların hayata geçirilmesidir.
Halkın özgürlük ve demokrasi talepleri, bir terör örgütünün keyfine kurban edilmemelidir.


Yazının tamamı için tıklayın