Gündem

PKK: HDP heyetlerinin İmralı’ya gitmesi artık hiçbir sorunun çözümü için yeterli değil

Lice'de 2 kişinin hayatını kaybettiği eylemlerin ardından PKK Yürütme Komitesi yazılı bir açıklama yaptı

09 Haziran 2014 17:45

Lice'de 7 Haziran günü 2 kişinin hayatını kaybettiği eylemlerin ardından yazılı bir açıklama yapan PKK Yürütme Komitesi, “HDP Heyetinin Lice katliamı ardından İmralı’ya gidişi elbette önemli ve anlamlıdır; fakat bazı boyalı basın çevrelerinin yansıtmaya çalıştığı gibi, Lice’deki benzer katliamları önleyecek yer, İmralı ve Önder Abdullah Öcalan değildir. Gerçek saptırılmamalı, hiç kimse İmralı’dan gerçekleşmeyecek beklenti içine sokulmamalıdır.  Bu durum gerçekleşmezse üç kişilik HDP heyetinin arada bir İmralı’ya gidip gelmesi artık hiçbir sorunun çözümü için yeterli olmayacaktır” dedi.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Türk sömürgeciliğinin ve AKP Hükümetinin kontra birlikleri tarafından Lice’de 7 Haziran akşamı katledilen özgürlük ve demokrasi şehitlerimiz Ramazan Baran ve Hacı Baki Akdemir’i saygı ve minnetle anıyor; ailelerinin, yurtsever halkımızın ve tüm demokratik güçlerin acılarını paylaşıyoruz. Lice Şehitlerimiz şahsında tüm özgürlük ve demokrasi şehitlerimizin anılarına sahip çıkma ve yüce amaçlarını başarma sözümüzü yineliyoruz.

Halkımızın kahramanca yürüttüğü özgürlük ve demokrasi mücadelesi 2014 baharından itibaren AKP hükümetinin askeri amaçlı yol, baraj, karakol ve kalekol yapma çabalarına karşı barışı ve demokratik çözümü savunma temelinde büyük bir kararlılıkla gelişmektedir. Bu mücadele Lice, Meskan ve Şax direnişleri ile önemli bir boyut kazanmış durumdadır. Söz konusu direnişler AKP’nin hile ve çözümsüzlüğüne karşı Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 2013 Newroz manifestosu ile ortaya koyduğu demokratik çözüm projesinin uygulanması olmaktadır. Bu temelde halkımızın büyük bir cesaret ve ustalıkla geliştirdiği Lice, Meskan ve Şax direnişlerini selamlıyor, direnen Kürt halkının ve demokratik güçlerin mutlaka başarıya ulaşacağına dair inancımızı belirtiyoruz.

Kürdistan’ın dört bir yanında ve Türkiye metropollerinde halkımızın tamamen barışçıl ve demokratik yöntemlerle geliştirdiği demokratik çözüm mücadelesine AKP Hükümetinin faşist polis ve asker terörünü dayatmakta olduğunu ve Kürt katliamlarına yenilerini eklediğini görüyoruz. Bu durum AKP’nin maskesini tamamen düşürmüş ve “Çözüm süreci” söylemlerinin sahteliğini ortaya koymuş bulunuyor. Önder Abdullah Öcalan’ın ve Özgürlük Hareketimizin bütün iyi niyetli ve çözümleyici yaklaşımlarına rağmen AKP Hükümetinin Lice’de olduğu gibi katliamı dayatması, hem Tayyip Erdoğan’ın B ve C planlarının ne olduğunu ortaya koyuyor, hem de artık sözün bittiği noktaya gelindiğini gösteriyor. Bu durumda halkımıza, Türkiye halklarına ve tüm demokratik güçlere de AKP faşizmine karşı direnmekten başka yol ve çare kalmıyor.

 

'2014 yazı demokrasinin zafer
kazandığı yaz haline  d
önüştürülmeli'

 

 

AKP’nin gerçekleştirdiği Lice katliamına karşı halkımızın ve demokratik güçlerin gösterdiği tepkiyi oldukça önemli ve anlamlı buluyor ve bu temelde Kürdistan’ın dört bir yanında gerçekleşen direnişleri selamlıyoruz. Kürt gençlerinin, kadınlarının, annelerinin ortaya koyduğu yiğit özgürlükçü tutum günümüzde özgür insanlığın vicdanını oluşturuyor. Bu temelde Kürdistan’da direnerek kazanan halkımızın kazanan özgür insanlık olduğunu belirtiyoruz. Tüm halkımızı ve demokratik güçleri Lice şehitlerine daha fazla sahip çıkmaya ve Onların bayrağı altında 2014 yazını demokrasinin zafer kazandığı bir yaz haline getirmeye çağırıyoruz!

Halkımızın daha başlangıç düzeyinde olan demokratik direnişinin son derece etkili olduğunu ve AKP faşizmini temellerinden sarstığını görüyoruz. Bunun sonucunda yüzlerin yeniden İmralı’ya döndüğü ve HDP Heyetinin önü açılarak Önder Abdullah Öcalan’dan çözüm beklendiği görülüyor. Elbette bu çok önemli bir durumdur ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın barış ve demokratik çözümdeki kilit konumunu ortaya koymaktadır. Eğer gerçek buysa ve herkes buna inanıyorsa, o zaman artık İmralı çitleri parçalanmalı ve barışın mimarı ve temsilcisi olan Önder Abdullah Öcalan’ın özgür çalışma, sağlık ve güvenlik koşulları tamamen sağlanmalıdır. Bu durum gerçekleşmezse üç kişilik HDP heyetinin arada bir İmralı’ya gidip gelmesi artık hiçbir sorunun çözümü için yeterli olmayacaktır.

 

Katliamı yaratan Öcalan değil
ki, benzerlerini durdursun!

 

HDP Heyetinin Lice katliamı ardından İmralı’ya gidişi elbette önemli ve anlamlıdır; fakat bazı boyalı basın çevrelerinin yansıtmaya çalıştığı gibi, Lice’deki benzer katliamları önleyecek yer, İmralı ve Önder Abdullah Öcalan değildir. Gerçek saptırılmamalı, hiç kimse İmralı’dan gerçekleşmeyecek beklenti içine sokulmamalıdır. Lice katliamını yaratan Önder Abdullah Öcalan ve Kürt halkı değildir ki, benzer katliamları onlar durdursunlar. Katliamı yapan güç, yani AKP Hükümeti ile onun özel savaşçı kontra birlikleri ortadadır.

 

Katliamı yapan AKP hükümetidir

 

Kürt sorununu çözmeyen, Türkiye’yi demokratikleştirmeyen, Kürt gençleri ve kadınları üzerinde faşist terör uygulayan ve Lice katliamını gerçekleştiren AKP Hükümetidir. Sorumlu ve çözümsüz olan AKP’dir, dolayısıyla katliamların durmasını, barışın gelmesini ve sorunların demokratik yöntemlerle çözülmesini isteyenler, gidip AKP’nin kapısını tutmalı, AKP’den polis terörünü ve katliamları durdurmasını, Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için gerçek proje ortaya koyup adımlar atmasını istemeli ve istekleri gerçekleşene kadar da mücadele etmelidirler.

 

Gerçekler saptırılmamalı

 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan barışın ve demokratik çözümün projesini ve yol haritasını ortaya koymuş, yıllardır ve özellikle de son bir yıldır Eyüp sabrıyla beklemekte ve iğne ucuyla kuyu kazarcasına bu doğrultuda çalışmaktadır. Özgürlük Hareketimiz ve halkımız Önder Abdullah Öcalan ile tam bir bütünlük içindedir. Burada sorun AKP’dedir, barış elini havada bırakan ve sorunları çözümsüz kılan AKP’dir. Dolayısıyla gerçekler saptırılmamalıdır. Barış ve çözüm isteyenler, savaşta ve katliamda ısrar eden AKP’nin ve benzerlerinin yakasını tutmalıdır. Çocukların ve gençlerin dağa çıkmasını istemeyenler, onlara kendi kimlikleri ve kültürleri ile özgürce yaşayacakları bir ortam yaratmalıdır. Bunlar gerçekleşmedikçe söylenecek her söz hamaset yapmaktan, dökülecek her damla yaş timsahın gözyaşı olmaktan öteye gitmeyecektir.

Bu temelde bir kez daha halkımızın zafer direnişinin öncü şehitleri Ramazan Baran ve Hacı Baki Akdemir’i saygıyla anıyor, tüm halkımızı şehitlerinin anılarına daha fazla sahip çıkarak demokratik kurtuluş ve özgür yaşamı inşa mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz!"