Gençlerin okuma, matematik ve bilimdeki bilgisini ölçen uluslararası PISA testi, önümüzdeki yıl gençleri 'küresel yeterlilik' konusunda değerlendirecek.
Öğrencilere yalan haber, küresel ısınma ve ırkçılık konusunda sorular sorulacak.
'Küresel yeterlilik' testinin ilki, önümüzdeki yıl 80 ülkede yapılacak.
Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından her üç yılda bir yapılan test, küresel eğitim standartlarının en yaygın göstergesi haline geldi.
Her bir testte, farklı bir dal uluslararası sıralamanın temelini oluşturuyor.
Bu sefer sıralama 'küresel yeterlilik' sonuçlarına dayanacak, 2018'de alınan sonuçlar 2019'da yayımlanacak.
Bu da, şu an listenin başında gelen Singapur, Güney Kore, Finlandiya ve Kanada'dan çok farklı ülkelerin sıralamanın başına geçebileceği anlamına geliyor.
Peki küresel yeterliliği nasıl ölçersiniz? Bu aslında ne demek?
Bu hafta OECD yeni testin çerçevesini ve bu girişimin arkasındaki düşünceyi açıkladı.
Test, gençlerin başka insanların düşüncelerini ve kültürlerini ne kadar iyi anlayabildiklerini, sosyal medyanın tek taraflı seslerinin ne kadar ötesine bakabildiklerini ve sahte haber ile güvenilir kanıtı birbirinden ayırt edip edemediklerini görmeyi amaçlıyor.
Tahammülsüzlük ve köktenciliği de sorguluyor.
OECD'nin eğitim müdürü Andreas Schleicher, uluslararası alandaki "herkes için kaliteli eğitim hakkı" sözlerinin artık matematik, okuma ve bilim gibi "temel bilgiler"den daha fazlasını ifade etmesi gerektiğini ve "birlikte yaşamayı öğrenmek" fikrini de içermesi gerektiğini söylüyor.
OECD, etnik ya da dinsel farklar nedeniyle ayrım gözetmeden şiddet uygulandığını ve gençlere farklı kültürlerden insanlarla birlikte yaşamayı öğretmenin gerekli olduğunu söylüyor.
Schleicher, "(Test) iletişimi kesme, ayrımcılık ve şiddetin kökenleri olan kayıtsızlık, önyargı ve nefretle her gün mücadele eden pek çok öğretmene de yardımcı olacak" diyor.
Testler, öğrencilerin ne kadar iyi bir şekilde çağımızın yerel ve küresel meselelerini inceleyebildiklerini ve ne kadar "farklı kültürel bakış açılarını" anlayabildiklerini ortaya çıkarmak istiyor.
Örnek olarak, küresel ısınmaya ilişkin kanıtların farklı yorumları üzerinden bir soru soruluyor. Soruda, aynı bilgi üzerinden iklim değişikliğini savunan ve karşı çıkan şemalar oluşturuluyor.
Öğrencilerden kanıtları analiz etmesi isteniyor ve verilerin selektif bir şekilde ya da araştırmanın bulgularının araştırmaya fon sağlayan kişiler tarafından nasıl kullanılabileceğini sorgulamaları isteniyor.
Başka bir grup soru ise, ırkçı tacize maruz kalan bir oyuncunun sahadan ayrılması sonucu oyunu kaybeden bir takıma ilişkin senaryo üzerinden soruluyor. Oyuncu sahadan ayrılmak yerine, oynamaya devam mı etmeliydi?
Bununla kimlik, sorumluluk, davranışlar ve yığınların siyaseti konusunda soruların gündeme getirilmesi amaçlanıyor.
Öğrencilerin diğer kültürlerden insanlara davranışları, başka ülkeler ile diller, küresel eşitlik ve çevre konularına ilgileri hakkında da bilgi toplanacak.
Ancak burası zorlu bir zemin ve matematik cevaplarının netliğinden uzun bir mesafe uzakta.
Uluslararası sıralamalar, sonuçların karşılaştırmalarının daha doğrudan olduğu konular üzerinde şekilleniyordu.
Bu son testlerse "insan onuruna ve çeşitliliğine değer vermek" ve "çokkültürlü toplumlarda uyumlu bir şekilde yaşama ihtiyacı" hakkında.
Bu, kültürel olarak daha fazla açık fikirlilik gerektiriyor.
Schleicher, gençlerin küresel bir ekonomide yollarını bulmaları ve farklı ülkelerden insanlarla iletişim ve empati kurmaları gerektiğini söylüyor.
Altta ise enternasyonalizm ve kültürel olarak açıklık mesajı yatıyor.
OECD'nin kökenleri, uluslararası işbirliği, pazar ekonomileri ve demokratik kurumları geliştirmenin bir parçası olarak, 2. Dünya Savaşı'nın ardından Avrupa'yı yeniden inşa çabalarında yatıyor.
Şimdi bu değerleri gerçekten teste tabi tutuyor.