İstanbul Eminönü'ndeki Mısır Çarşısı'nda 1998 yılında 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin yaralandığı patlamaya ilişkin 16 yıldır devam eden davada beraat kararı çıktı.
Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yeni yasal düzenleme kapsamında kapatılmasının ardından İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'ne devredilen davanın duruşmasına, Pınar Selek'in babası aynı zamanda avukatı Alp Selek, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Fransa'dan gelen akademisyenler ve çok sayıda avukat katıldı.
Davanın bir önceki duruşmasında, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Yılmaz Kıstı, esas hakkındaki mütalaasında, sanıklar Pınar Selek ve Abdulmecit Öztürk'ün suç tarihinde yürürlükte olan ve daha lehe kabul edilen eski 765 sayılı TCK'nın 125. maddesi hükmü gereği "ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası"na çarptırılmasına karar verilmesini talep etmişti. Son kararla Selek, hakkındaki davada 16 yılda dördüncü kez beraat etmiş oldu.
Yılan hikayesine dönen dava
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Mısır Çarşısı'ndaki patlamaya ilişkin davada, "patlamaya bombanın mı yoksa LPG'nin mi neden olduğunun kesin tespitinin yapılamadığı" gerekçesiyle Pınar Selek hakkında beraat kararı vermişti.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Selek'in ''sosyolojik araştırma yapma'' adı altında silahlı terör örgütü üyeleri ile irtibata geçtiği, örgütün amacı doğrultusunda bombayı yerleştirdiğinin anlaşıldığını belirterek, beraat kararını bozmuştu. Daire, eylemin, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğü ve toplumdaki etkinliği de nazara alındığında suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nın 125. maddesinde tanımlanan devlet güvenliğine karşı suçu oluşturduğuna hükmederek, Selek'in 125. madde kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istemişti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın dairenin bu kararına itiraz etmesi üzerine dosya, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gelmişti. Başsavcılık itiraz başvurusunda, patlamanın nedeninin tam olarak tespit edilemediği öne sürülerek, bu nedenle İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin beraat kararının yerinde olduğu savunulmuştu. Başsavcılığın itirazını reddeden Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2010 yılında 9. Daire'nin bozma kararının yerinde olduğuna hükmetmişti.
Sil baştan
Bunun üzerine dosyayı tekrar görüşen İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 9 Şubat 2011 tarihli duruşmada, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin, sosyolog Pınar Selek ile Abdulmecit Öztürk hakkında verilen beraat kararının bozulması yönündeki kararına karşı direnme kararı almış, diğer sanıklar Kadriye Fikret Sevgi, Heval Öztürk ve Maşallah Yağan açısından ise bozma ilamına uyulmasını kararlaştırmıştı.
Mahkeme, 22 Kasım 2012'deki duruşmada ise Pınar Selek ve Abdulmecit Öztürk hakkındaki beraat kararında direnmekten vazgeçmişti.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak 2013'te görülen son duruşmada, tutuksuz yargılanan sosyolog Pınar Selek'in ''Devletin hakimiyeti altındaki toprakların bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf eylemde bulunmak'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar vermişti.
Yakalama kararı kaldırılmıştı
Heyet, Selek hakkında yakalama kararı da çıkarmıştı. Selek hakkında beraat kararı verilmesi yönünde oy kullanan Mahkeme Heyeti Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu, karara muhalif kalmıştı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 2 Ocak 2014'te hazırladığı tebliğnamede, Selek hakkındaki hapis cezasının onanmasını istemişti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise 11 Haziran 2014'te dosyayı usul yönünden bozarak, yerel mahkemeye göndermişti.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yeni yasayla kapatılması üzerine dava dosyası, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gelmiş ve bu mahkemenin ilk duruşmasında, Selek ile ilgili verilen yakalama emri kararının kaldırılmasına hükmedilmişti.