Gündem

Pınar Doğan ve Dani Rodrik: Olmayan gemide görevli asker olur mu?

Çetin Doğan’ın kızı ve damadı tarafından hazırlan internet sitesinde Gölcük’te bulunan belgelerle ilgili çelişkili noktalara yer verildi.

14 Şubat 2011 02:00

T24- Balyoz davasında 163 kişi hakkında verilen son tutuklama kararının ardından davanın 1 numaralı sanığı olarak görülen eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgenaral Çetin Doğan’ın kızı ve damadı tarafından hazırlanan internet sitesinde Gölcük’te bulunan belgelerle ilgili çelişkili noktalara yer verildi. Buna göre, 2003 tarihininde donanmaya bağlı  "Alanya" adlı bir gemi olmamasına karşın aynı tarihli bir Suga belgesinde bir personel "TCG Alanya" gemisinde çalışıyor gibi listelenmiş.

İkisi de Harvard Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Pınar Doğan ile eşi Prof. Dani Rodrik'in hazırladığı ve www.cdogangercekler.wordpress.com adresinden yayın yapan "Çetin Doğan ve Gerçekler" başlıklı blogda, Gölcük'te çıkan bazı belgelerde gözlenen çelişkiler irdelendi. Daha önceki Balyoz belgelerinde de önemli zaman ve mekân tutarsızlıklarına işaret eden Pınar Doğan ve Dani Rodrik, "Gölcük'ten çıkan belgeler, gerçekler ve tutuklama kararı" başlıklı son yazılarında Gölcük'te çıkan belgelerle ilgili olarak soru işaretlerine neden olan bazı bulgularını şöyle kaleme aldılar:

Gölcük’te döşemenin altındaki bölmeden 10 torba içinde toplam 122 tane kitap, kitapçık ve bülten, 72 tane dergi, 128 tane (deprem) fotoğrafı, toplam 199 tane medya kaset (VHS, kamera kasedi, vs), 17 adet CD, 5 adet hard disk, Gölcük seçmen listeleri (toplam 315 sayfa), bir dolu kablo, adaptor vs. ve toplam 20 sayfa kadar evrak çıktı.  

Dolayısıyla, Gölcük’ten 10 çuval Balyoz belgesi çıkmadı.

Gölcük’ten çıkanlardan hangileri Balyoz soruşturmasıyla ilgili?

- İki tane CD (1 ve 10 no.lu CD’ler),

- 1 adet hard disk (5 no.lu hard disk), ve

- 12 Eylül 2002 tarihli,  Bursa İli ve İlçelerinde Görevli Mülki Amir ve Bld. Başkanlarının durumu” başlıklı Yüksel Gürcan imzalı 3 sayfalık bir evrak.

Dolayısıyla, Gölcük’ten Balyoz belgelerinin imzalı orijinalleri çıkmadı.

Gölcük’ten “43 klasör dolusu Balyoz belgesinin çıktığı” da doğru değil. Savcıların hazırladığı 43 klasörün çok büyük bir kısmı emniyet raporlarından oluşuyor. Klasörlerde dijital belgelerin kopyaları dışında Balyoz, Suga, Oraj, Çarşaf/Sakal için hazırlanmış raporlar ile 196 sanığın her biri için ayrı ayrı hazırlanmış tespit tutanağı bulunuyor. 43 klasör dolusu belge yok.

Şimdi, Gölcük’ten çıkanlardan Balyoz ile ilgili olanlara yakından bakalım:

1 no.lu CD: Bu CD, Baransu’nun bavulundan çıkan CD’nin (neredeyse) birebir aynısı. Bu CD’de, 11 no.lu CD’de yeralan bütün belgelere ek olarak bir Word dokümanı daha var. 2002-2003’de hazırlanmış gibi görünen belgeler aynen 11 no.lu CD’deki “geleceğe dönüş” belgelerini içeriyor (Yeni Recordati İlaç, Medical Park Sultangazi, Liberal Avrupa Derneği, …). Dolayısıyla, 11 no.lu CD’de olan tüm zaman çelişkileri Gölcükten çıkan 1 no.lu CD’de de var.

10 no.lu CD: Bu CD’de sözde Jandarma’nın hazırladığı Çarşaf ve Sakal planlarına ek olarak yeni bazı dijital belgeler var.

5 no.lu hard disk: Kullanımda olmayan bu hard disk’e yüklenmiş Suga ve Oraj planları ile ilgili yeni dijital belgeler bulunuyor.

Gölcük’ten çıkan yeni darbe belgelerinin de sahte olduğunu nereden biliyoruz?

Bu blogda 5 no.lu hard diskten çıkan bu yeni belgelerin sahte olduğunu gösteren onlarca olguya dikkat çektik. Sadece birkaç örnek sıralamak gerekirse:

(1) 2003 tarihli bir Suga belgesinde bir personel TCG Alanya gemisinde çalışıyor gibi listelenmiş. Oysa, 2003’de Türk Donanması’nda böyle bir gemi yok. TCG Alanya gemisi, Almanya’da inşası tamamlandıktan sonra Türkiye’ye 2005 yılında getiriliyor ve bayrak çekiliyor. 

(2) 2003 tarihli belgede 2003’de NATO’da var olmayan ve Temmuz 2004’de kurulacak bir askeri birim geçiyor. 

(3) Belgelerin bir kısmında belgeyi hazırlayan gibi görünen ve imza hanesinde ismi bulunan kişiler kendi isimleri ya da rütbelerini bilmiyorlar.

(4) Kimi subaylar hem Suga ile TSK’dan ilişiği kesilecek olarak, hem de Suga planında “müzahir” (destek veren) olarak listelenmiş. (Aynen Balyoz’da irticacı oldukları için atılacak üç kişinin plan seminerinde “darbe müzakere” etmesi gibi). Aynı zamanda tutuklanacak komutana yapılacak tutuklamalar ile ilgili mesajlar çekilmiş. 

(5) Kimi subaylar çok sonraki yıllarda alacakları rütbeleri ile listelenmiş. 

(6) Çeşitli Suga toplantılarına katılmış gibi belirtilen personelin bir kısmı, toplantı tarihinde Hayfa/İsrail’de tatbikatta bir diğeri ise Roma’da görevde. 

(7) Belgelerin üstverilerinde belgeleri hazırlamış gibi görünen kimileri o tarihlerde ya Amerika’da eğitimde, ya da açık denizde tatbikatta. 

Peki, bu sahte belgeler Gölcük’e nasıl yerleştirildi?

Donanma Komutanlığı’nın bilirkişi raporuna göre, sahtecilik bulguları taşıyan dijital dosyalar 5 no.lu hard diskin içerisine bu hard diskin normalde kullanıldığı bilgisayardan sökülüp  kullanımdan çıkarıldığı tarihten (27 Temmuz 2009) sonraki bir tarihte ve kimliği saptanamayan değişik bir kullanıcı tarafından yükleniyor.

Anlaşılan, bu tarihten sonra söz konusu hard diske eklemeler yapılıyor ve diğer suç unsuru içeren CD’ler ile birlikte torbaların içine yerleştiriliyor. Elbette ki, bunu yapan şahıs(lar) istihbarat dairesine erişimi olan kişi/kişiler.

Burada hemen önemli bir noktanın altını çizelim. Askerin içinde gizli belgelere erişimi olan “köstebek”lerin varlığı yeni bir bilgi değil. Zira, Baransu’ya verilen bavulda 1'nci Ordu’nun kozmik odasından çıkarılmış ses kasetleri ve 80 darbesi ile ilgili belgeler vardı. Bu belgeler dışarı çıkarılıp sahte Balyoz CD’leri ile birlikte paketlenmişti. Bu sefer, sahte CD’ler ve ekleme yapılmış hard disk de Gölcük’teki “zula”ya, yüzlerce kitap, dergi ve kaset arasına aynı şekilde yerleştirilmiş. Dolayısıyla Baransu’nun bavulunda kozmik odadan çıkmış belgelerin bulunması ne kadar şaşırtıcı ise, Gölcük’ten sahte belgelerin çıkabilmesi aynı derecede şaşırtıcı. Ne daha az, ne de daha çok.

Ve tutuklamalar…

Bu sahte belgeleri hazırlayanlar (ve uzantıları) dışarıda dolaşıyor, sahte olduğu bariz dijital belgeler mevcut sahte kanıtların üzerine yeni kanıt olarak gösteriliyor ve 163 kişi tutuklanıyor.

Geçen sene başlayan tutuklama süreci ile şu anki (hukuksuz) tutuklamalar arasındaki fark şu: şimdi her şey göz göre göre yapılıyor. Geçtiğimiz sene belgeleri erişim kısıtı olduğu için müthiş bir dezenformasyon kampanyası ile bir kamuoyu oluşturulmuştu. Bavuldan 5.000 sayfa darbe belgesinin çıkmadığı, bütün suç unsurlarının 11 no.lu CD’de kayıtlı olduğu ancak iddianame hazırlanınca ortaya çıktı. Bu CD’nin 2003’de hazırlanmadığını gösteren yazışmaları savcıların adli emanatte sakladığını gecikmeli olarak da olsa öğrendik. Şimdi ise, yine kimi medyanın dezenformasyon üretme çabasına (10 çuval darbe belgesi! 43 klasör belge! Balyoz belgelerinin imzalı orijinalleri!) rağmen, bütün belgeler ve bilgiler ortada. O yüzden, bu seferki tutuklamalar bilgi sahibi olabilecek herkesin gözünün içine baka baka, korkutucu bir cüret ile yapılıyor.


Doğan ve Rodrik'in işaret ettiği belgelerle ilgili görseller için tıklayın