Star gazetesi yazarı Fehmi Koru, "Can Dündar’ın gazeteyle ilişkisinin kesilmesi sürecinde, yayın yönetmeninin ağzını yoklamak için Başbakan Erdoğan’la temasını sağladığı kişiden, “Gazetelerde kimlerin yazacağına, kimlerin yazmayacağına ben karışmam” cevabı aldığını biliyorum" dedi.
T24 Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın'ın "Uzun bir Milliyet hikâyesi: Demirören Köşk'e neden gitti?" başlıklı yazısına referans veren Koru, Milliyet gazetesinde Derya Sazak'ın Genel Yayın Yönetmenliği görevinden çıkarılması ve Can Dündar'ın kovulmasına ilişkin "Acaba patronlar durumdan vazife mi çıkartıyor, hatta kendi politik çizgileriyle uyuşmayan veya başka bir sebeple hoşlanmadıkları bir yazarla yollarını ayırırken ilgisi bulunmadığı halde Tayyip Erdoğan’ın ismini mi icraatlarına karıştırıyorlar?" dedi.
Fehmi Koru'nun Star gazetesinde 13 Ağustos tarihinde yayımlanan "Basına siyasi müdahale üzerine - yeniden" başlıklı yazısının bir kısmı şöyle:
İktidar partisinden birileri, genellikle bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan, hoşlanmadığı yazarların gazetelerinden atılmalarını istiyor ve patronlar da onun bu talimatını yerine getiriyormuş...
Atılan gazeteciler listeleri yayımlanıyor ve bu yolda yapılan yayınlar dışarıda da dinleyici buluyor...
İddia doğruysa, Türkiye’nin ‘demokratik’ olduğu kanaatini zedeleyecek gerçekten vahim bir durum var demektir.
İnternet ortamında düzgün bir gazetecilik örneği vermeye çalışan T-24 internet sitesinde, dün, bu iddiaları destekleyen bir yazı çıktı. Sitenin yayın yönetmeni Doğan Akın imzalı yazıda, Milliyet gazetesinin iki yazarının (Hasan Cemal ile Can Dündar’ın) ilişkilerinin kesilmesinde Başbakan Erdoğan’ın bizzat dahli bulunduğu ileri sürülüyor...
Yakın takipte tuttuğum için bendeki bilgilerle çelişen bu iddia üzerinde durmakta yarar görüyorum.
Hasan Cemal’in gazetesinden ayrılmasını doğrudan siyasi bir etkiye bağlamadığını bir televizyon programında kendi ağzından işittik. (Buna rağmen, Doğan Akın, hayatında işitmediği ağırlıkta lâflara Başbakan Erdoğan tarafından telefonda muhatap edildiği iddiasını, gazete patronunun, çevresiyle ve Derya Sazak’la paylaştığını yazıyor. Olayda sıkça anılan Yalçın Akdoğan’ın ismi bu defa hiç geçmiyor.)
Ben ise, Can Dündar’ın gazeteyle ilişkisinin kesilmesi sürecinde, yayın yönetmeninin ağzını yoklamak için Başbakan Erdoğan’la temasını sağladığı kişiden, “Gazetelerde kimlerin yazacağına, kimlerin yazmayacağına ben karışmam” cevabı aldığını biliyorum.
Merakımı mazur görün: Milliyet yayın yönetmeni koltuğunda giden Derya Sazak’ı mı, yoksa gelen Fikret Bila’yı mı görmeyi tercih eder Başbakan Erdoğan?
Bir merakım daha var: Fikret Bila geldi, Can Dündar gitti; hiç ses çıkmadı...
Sorular aslında tablodaki tuhaflığı görmemizi kolaylaştırıyor.
Acaba patronlar durumdan vazife mi çıkartıyor, hatta kendi politik çizgileriyle uyuşmayan veya başka bir sebeple hoşlanmadıkları bir yazarla yollarını ayırırken ilgisi bulunmadığı halde Tayyip Erdoğan’ın ismini mi icraatlarına karıştırıyorlar?
Gerçeği yakında öğreniriz.