Paris’teki Kürdistan Enformasyon Bürosu’nda suikasta kurban giden Sakine Cansız, Leyla Söylemez ve Fidan Doğan'ın ailelerinin avukatları, Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki değişikliği gerekçe göstererek dosyadaki bilgilerin kendileriyle paylaşılmasını istediler.
Cansız, Söylemez ve Doğan’ın aileleri Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmaya ilişkin bilgilere erişim için müdafileri aracılığıyla başvuruda bulundu. Ömer Güney tarafından vuruldukları iddia edilen 3 kadın PKK’lının ailesi daha önce soruşturmaya müdahil olmak için başvuruda bulunmuş, başvuruları Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kabul edilmişti. Ailelerin avukatları, dün Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ile yetkili mahkeme ve savcılıkların kaldırılmasına ilişkin düzenleme kapsamında CMK'nın 153. maddesinin değiştirilmesiyle müdafilerin dosyaya erişiminin önünün açıldığını gerekçe göstererek soruşturma kapsamında elde edilen bilgilerin taraflarına verilmesini talep etti. Alınan bilgiye göre, başsavcılık söz konusu talebi işleme koydu. Ancak başvurunun, Paris suikastlarıyla ilgili olarak Başsavcılık tarafından cuma gününe kadar belirlenmesi beklenen yeni savcı tarafından karara bağlanacağı avukatlara iletildi.
Öte yandan suikastlerle ilgili olarak Fransız savcılığınca yürütülen soruşturmanın genişletildiği öğrenildi. Alınan bilgiye göre, Fransız adli makamları, suikast zanlısı Ömer Güney’e ait olduğu iddia edilen ses kaydının ve MİT’e ait olduğu belirtilen belgede yer alan iddiaların araştırması için bilirkişi görevlendirdi.
Güney’in Paris'teki MİT temsilciliği ile bir irtibatının bulunup bulunmadığının araştırılması konusunda da harekete geçilmesi istendi. Fransız makamların Ömer Güney’e ait olduğu belirtilen ses kaydı ile belgede geçen isimlerin örtüşüp örtüşmediğini de araştırdığı ifade edildi. Benzer bir çalışmanın da Ankara Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Amirliği'nce yapıldığı aktarıldı.
Fransız istihbarat ve adli birimlerinin Türk makamlarıyla konuyla ilgili yazışmalarının devam ettiği, ancak karşılıklı olarak bilgilerin gönderilmediği belirtildi.
Öte yandan kamuoyuna MİT'e atfedilerek yansıyan belgedeki isimlerle Ömer Güney arasında bir bağlantı olduğu iddiası MİT yetkilileri tarafından reddediliyor.