Gündem

'Paralel yapı Yeni Akit dağıtıcısını parayla, Türkiye dağıtıcısını altınla kandırmaya çalıştı'

Hasan Karakaya: Paralel Yapı, 'hangi alanda faaliyet' gösteriyorsa, o alanda kendine 'rakip' istemiyor, onları bir şekilde 'safdışı' etmeye çalışıyor

23 Nisan 2014 20:45

Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Hasan Karakaya, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “paralel yapı” dediği Gülen cemaati mensuplarının “rakiplerini” yok etmek istediğini öne sürerek, “Meselâ, bir ‘Akit dağıtıcısı’na gidiyorlar... Doğrudan ‘Akit’i dağıtma’ demiyorlar ama, ‘Zaman’ı dağıtırsan; şu kadar gazete, şu kadar komisyon garanti’ diyorlar ve ‘dolgun ücret’ teklif ederek ‘Akit dağıtıcıları’nın akıllarını çeliyorlar” dedi.

Karakaya, “Aynı taktiği “Türkiye gazetesi dağıtıcıları” için de yapmışlar... Bazı  dağıtıcılara, “çeyrek altın” bile teklif etmişler” diye konuştu.

Hasan Karakaya’nın Yeni Akit gazetesinin bugünkü (23 Nisan 2014) nüshasında yayımlanan, “Dost Sigorta’ya operasyon... Çünkü, “Paralel’in rakibi”ydiler!” başlıklı yazısı şöyle:

 

'Dost Sigorta'ya operasyon... Çünkü, 'Paralel’in rakibi'ydiler!'

 

Biliyorum, bazıları; “Yine mi Paralel” diyecekler... Çünkü, o “bazıları”nın içinde, “Gülen Cemaati mensupları” ya da “onlara sempati besleyenler” var... “Akit okurları”nın “Paralel Yapı”ya  yönelik “eleştiri”lerden rahatsızlık duyacağını hiç sanmıyorum...

“Yine mi Paralel?.. Artık seni okumayacağım” diyenlerin; aslında, “Paralel’in kirli çamaşırları”nın dökülmesini istemediğini tahmin ediyorum...

Her neyse...

Rahatsızlık duysalar da, duymasalar da, yine “Paralel”den söz edeceğim...

 

Paralel polislere kıyak!

 

Öncelikle, önceki günkü Star gazetesinde yer alan “Paralel Taltif”ten bahsedeyim...

Efendim, Star’ın haberine göre;

Emniyet içindeki “Paralel Organizasyon”un, başarılı polislere verilen “taltif”leri, “kendi aralarında paylaştıkları” ortaya çıkmış... Son 3 yılda, “27 Emniyet Müdürü”ne, toplam “3 milyon lira” ödül verilmiş!..

Ama, nasıl?..

“Alt kademe ve üst düzey görevli”ler, kişi başı ortalama “3 bin lira” taltif alırlarken, “Paralel Yapı’ya yakın” polis müdürleri, “50 bin lira” ile “135 bin lira” arasında ödülle taltif edilmiş!..

Biliyorum, bazıları; “İspat et!.. İsim ver” diyecekler... Star’da “isim”leri ve “rakam”lar var ama ben ayrıntıya girmek istemiyorum.

Meraklıları oraya bakabilir...

Burada asıl mesele; “Paralelci’lerin birbirlerini nasıl kolladığı” meselesidir... Kaldı ki; sadece “ödül” meselesinde değil, “kademe ilerlemesi”nde ve “proje paralarını paylaşmada” da birbirlerini kolluyorlar!..

Aralarında, “başka birini” zaten barındırmıyorlar da, “diş geçiremedikleri” biri olduğunda, ya onu dışlıyorlar, ya da, ona da “okyanustan bir damla” veriyorlar!..

“Tezgâh anlaşılmasın” diye!..

 

Rakibi yaşatmazlar

 

“En büyük özellikleri” ise;

“Rakibi yok etmek!”

“Rakip” ister bir “kişi” olsun, ister bir “kuruluş” onu “yaşatmamak” için her yola başvururlar...

Ama, “sinsî taktikler”le!..

Bunu, Akit’ten biliyorum...

Meselâ, bir “Akit dağıtıcısı”na gidiyorlar... Doğrudan “Akit’i dağıtma” demiyorlar ama, “Zaman’ı dağıtırsan; şu kadar gazete, şu kadar komisyon garanti” diyorlar ve “dolgun ücret” teklif ederek “Akit dağıtıcıları”nın akıllarını çeliyorlar!..

Aynı taktiği “Türkiye gazetesi dağıtıcıları” için de yapmışlar... Bazı  dağıtıcılara, “çeyrek altın” bile teklif etmişler!..

Peki, amaç ne?..

Elbette, Akit ve Türkiye gazetelerinin “Zaman’a rakip olmalarını” engellemek!.. Sadece Zaman okunsun, “Zaman’ın rakibi” kalmasın!..

Dedim ya, en büyük hedefleri;

“Rakipleri yaşatmamak”tır!..

 

'O paralelci suçlaması'

 

Buyrun, “yakınlardan” bir örnek...

AK Parti milletvekillerinden biri, geçenlerde bir “vilayet”e gidip, “üst düzey bir bürokrat”la görüşmüş...

O anda, “üst düzey bürokrat”ın yanında bir “misafir” varmış!.. “Bir makama görevlendirme” konusu görüşülüyormuş... Üst düzey bürokrat, “O makama filancayı uygun görüyoruz” deyince, “misafir” hemen atılmış; “Sakın ha!.. Atamayı düşündüğünüz o şahıs Paralelci’dir!”

Bunu duyan milletvekili; “Sus be adam” demiş, “Sen ne zamandan beri Hocaefendi’nin adamlarına Paralelci demeye başladın?”

Misafir, “kıpkırmızı” olmuş!..

Çünkü, “kendisi de Paralelci” imiş, iyi mi?.. Meğer, o göreve “kendisinin atanmasını istemek” için gelmiş!..

Görüyor musunuz taktiği?..

“Kendisinin atanmasını” sağlamak için, “Paralel’le ilgisi olmayan” şahsı “rakip” görüp, ona “çamur” atıyor!..

Pes vallahi!..

Her zaman derim ya;

“Paralel’de taktik bitmez!”

17 Aralık öncesinde “Paralelci” olmak revaçtaydı... Şimdi ise, “Paralelciliklerini gizleyerek” devlete sızmaya çalışıyorlar!..

Aman dikkat!.. Hele de şu dönemde “Paralelcilik”le suçlananlara dikkat...

Bana da, zaman zaman “Paralelci listeleri” gönderiliyor... Küçük bir araştırma yapınca, o insanların “değişik gruplara” mensup olduklarını öğreniyorum, iyi mi?..

Tekrar ediyorum;

“Kirli istihbarat”lara dikkat!..

“Paralelcilerle mücadele” edilirken, onların “tuzak”larına düşülmesin!..

 

Dost Sigorta'ya operasyon

 

Yakın zamandan örnek verdiğimize göre, şimdi de “geçmişten” bir örnek verelim ve “Dost Sigorta’ya nasıl bir operasyon yapıldığını ve amacın ne olduğunu” birlikte öğrenelim...

Tarih, 21 Nisan 1998...

O tarihli gazetelerde; “MÜSİAD üyelerine gözaltı” başlıklı haberler vardı ve özetle şöyle deniliyordu:

“Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’in verdiği talimatla dün sabah RP’ye yakınlığı ile tanınan MÜSİAD üyelerinin kurduğu Dost Sigorta A.Ş’nin ortakları ve iki şirketin yöneticisi 16 kişi gözaltına alındı. DGM’nin operasyonunun ‘çok gizli’ yürütülen ‘Laikliğe aykırı faaliyette bulunmak üzere kurulmuş olan şirketlere yönelik soruşturma’ kapsamında olduğu öğrenildi.

Gözaltındaki işadamlarının DGM Savcılığı’nca ‘Dost Sigorta şirketi üzerinden kara para aklanması’ iddiasıyla sorgulanacağı, İstanbul polisinin de, 16 ortaklı Dost Sigorta şirketi merkezindeki tüm evrak, bilgisayar ve Maliye kayıtlarına el koyduğu öğrenildi. Şirket merkezindeki evrakların DGM soruşturması için çok önemli olduğu bildirildi.

Bu arada, Dost Sigorta’nın genel müdürü olan ve halen firardaki Fazıl Karaman’ın, Fetullah Hoca cemaatiyle bağlantısı olduğu saptandı... ABD’de olduğu belirlenen Genel Müdür Yardımcısı Murat Isıyel’in ise daha önce cemaate yakınlığı bilinen Işık Sigorta’nın yöneticisi olduğu ve bir süre önce bu gruptan ayrılarak 16 işadamının ortak olduğu Dost Sigorta’yı kurdukları belirlendi.

Bir milyon hissenin 16 ortakça paylaşıldığı, 1 trilyon lira sermayeli Dost Sigorta’nın en büyük ortakları arasında, 100 biner hisseyle Gistaş İnşaat, Hacı Ali Aslan, Yaşar Birdal, Mustafa Tekelli ve Hüseyin Nuri Çamu olduğu belirlendi. ANAP’lı Ekrem Pakdemirli’nin oğlu Bekir Pakdemirli’nin ise, 60 milyar lira karşılığı 60 bin hisseyle ortak olduğu anlaşıldı.”

 

'Çünkü rakip olacaktı'

 

Hemen herkes gibi, biz de o günlerde, bu “gözaltı”ların “MÜSİAD’a gözdağı” olduğunu düşünmüş, “altında neler yattığını” hiç araştırmamıştık!.. Öyle ya, operasyonu yapan Nuh Mete Yüksel’di!.. Ondan da, her şey beklenirdi.

Ondan her şey beklerdik de, “Paralel Yapı’nın böyle bir operasyon yaptıracağı” aklımızın ucundan geçmezdi!..

Ama öyleymiş...

Uzun süre “tutuklu” kalan “MÜSİAD üyeleri”ne denilmiş ki; “Eğer Dost Sigorta’yı kurmaktan vazgeçerseniz, hakkınızdaki yargılama tavsatılır ve serbest bırakılırsınız... Paralarınız da, bir süre sonra mahkeme kararı ile size iade edilir.”

Diyeceksiniz ki;

“Dost Sigorta’yı niye istemiyorlar?”

İstemezler... Çünkü, MÜSİAD üyesi sanayici ve tüccarların “ticari sigortaları”, 3 yıl önce, yani 1995 yılında, Paralel Yapı’nın kurduğu Işık Sigorta kasalarında bulunmaktadır!.. Dahası, o paralar “diğer sigorta şirketlerinde” iken, oralardan çekilmiş, Işık Sigorta’ya yatırılmıştır!..

3 yıl sonra ise, aynı MÜSİAD üyeleri, bu defa “Dost Sigorta”yı kurmaya yeltenmişler(!) ve Ticaret Bakanlığı’ndan da gerekli izni almışlardır... İş, sadece “BDDK’nın oluru”na kalmış ama oradan da bir türlü izin çıkmamaktadır...

İşte, tam da bugünlerde;

DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, 15 Nisan 1998 gün ve ‘1998/143 sayılı talimat”la düğmeye basmış ve 20 Nisan 1998’de “16 MÜSİAD üyesini gözaltına aldırmıştır!”

Peki, bu “gözdağı”nın anlamı nedir?

Anlamı şudur:

MÜSİAD üyeleri gözaltına alınmalı ve tutuklanmalı ki, “Dost Sigorta”yı kurmaktan vazgeçsinler!..

"Dost Sigorta kurulmasın”ki; “Işık Sigorta’ya rakip olmasın” ve kasalarındaki primler çekilip de Dost Sigorta’ya yatırılmasın!.. Aksi halde, Işık Sigorta zor durumda kalır!..

Belki; “Işık Sigorta’nın operasyonun bu hedefinden haberi bile yok”tur!..

Görüyor musunuz “entrika”yı?.. Böylesi bir entrikaya Bizans’ta bile rastlanmaz... Adamlar, Işık Sigorta’yı yaşatmak için, Dost Sigorta’yı ortadan kaldırmışlar!..

Hem de, “Nuh Mete eliyle!”

O Nuh Mete ki; daha sonra “Fetullah Gülen’e dâvâ” açmış ama ne hikmettir bilinmez, onun da “kasetleri” çıkmış ve silinip gitmişti!.. Yani, önce “kullanılmış”, sonra da çöp sepetine atılmıştı!..

 

Listeye ekleyin

 

Özetle demem o ki;

“Rakiplerini safdışı etmek” için denemeyecekleri yol, “kullanmayacakları” insan yok!..

“Turgut Özal’ın zehirlenmesi”nde, “Erbakan’ın Hükümet’ten düşürülmesi”nde, “Esad Coşan Hocaefendi’nin şüpheli bir trafik kazası ile ölmesi”nde “Bayram Ali Öztürk ve Hızır Ali Muratoğlu hocaların suikast sonucu öldürülmeleri”nde, “Deniz Feneri’ne yönelik operasyon”da, “Paralel Yapı’nın bir parmağı olup-olmadığı”na dair “liste”ye, bir de “Dost Sigorta’ya yönelik operasyon”u ekleyin!..

Ama, şunu iyi bilin;

Paralel Yapı, “hangi alanda faaliyet” gösteriyorsa, o alanda kendine “rakip” istemiyor, onları bir şekilde “safdışı” etmeye çalışıyor!..

Bilmem, anlatabildim mi?..

*****************************************************************************

Fahri Kur’an Kursu Öğreticileri kadro bekliyor

“Bizler KPSS ve Yeterliliği olan Fahri Kur’an Kursu öğreticileri olarak, bir mağduriyetle karşı karşıyayız. Platformumuza üye tüm hocalarımızın KPSS puanı ve güncel Yeterlilik Belgesi bulunmaktadır. İl Müftülüklerinin açtığı mülakat sınavlarını da kazanarak Fahri Kur’an Kursu öğreticisi olarak görevlerimize başladık. Asgari ücretin altında maaş almamıza rağmen bizler de, kadrolu hocalarımız gibi özverili bir şekilde çalışıp gayret gösteriyoruz.

Ancak beş ay önce; aynı işi, aynı Kur’an Kursu’nda beraber hizmet yaptığımız ve atama şartları bizden iyi olmayan Vekil Fahri Kur’an Kursu Öğreticileri kardeşlerimiz, bir düzenlemeyle kadroya atandı.

Bizler de atanma şartlarını taşımamıza rağmen, KPSS ile Yeterliliğimiz olduğu halde bu atamalardan faydalandırılmadık.

Bizim Valilik onaylarımızda Vekil ibaresi yazılsaydı bizler de atanacaktık. Atanmak için tüm şartları taşıyan 2 bin Fahri Kur’an Kursu öğreticisinin yeterlilik ve KPSS süresi dolmadan bir düzenleme yapılarak kadrolu veya sözleşmeli olarak atanması için sizlerden destek talep ediyoruz.

Başbakanımız’dan dualarını esirgemeyen biz Fahri Kur’an Kursu öğreticilerine, sahip çıkılacağına inanıyoruz.”

Bana gelen mektubu aynen aktardım...

Dilerim, bu mektup “asıl adres”ine ulaşır ve “Fahri Kur’an Kursu öğreticilerinin mağduriyetleri” giderilir.

Onların “kadrolu” veya “sözleşmeli” olarak atanmaları, bizleri de mutlu edecektir...