Enerji devi BP'nin 2021 Dünya Enerji İstatistikleri Raporu'na göre, Covid-19 salgını gölgesinde geçen 2020'de küresel enerji talebi, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük düşüşünü yaşadı.
"Covid yılı" olarak nitelenen 2020'de küresel enerji talebi yüzde 4,5 düzeyinde, enerji kaynaklı küresel karbon salımı ise yüzde 6,3 düzeyinde düştü. Önceki tahminlerde enerji talebinin yaklaşık yüzde 2,5 düşeceği öngörülmüştü.
BP'nin sunumuna göre, 2020'ye damga vuran Covid-19 salgını, küresel enerjinin en büyük krizleri arasındaki 1956 Süveyş Kanalı krizi, 1973'teki petrol ambargosu, 1979 İran Devrimi ve 2011'deki Fukuşima nükleer felaketi gibi olayların etkisini geride bıraktı.
BP Baş Ekonomisti Spencer Dale, devasa çalkantılar olarak tanımladığı tüm bu süreçlerin, 2020'deki duruma göre sönük kaldığını kaydetti.
Küresel enerji talebi ve karbon salımındaki düşüşte, Covid kısıtlamaları süresince ekonomik ve sosyal yaşamın ve taşımacılık gibi tüketim kalemlerinin durma noktasına gelmesi etkili oldu.
Şimdiye kadar 4 milyon kişinin yaşamını yitirmesine neden olan Covid salgını, dünya ekonomisinde de büyük sarsıntılara neden oldu. Uluslararası Para Fonu (IMF), Büyük Buhran (1929-37) döneminden bu yana yaşanan en büyük ekonomik durgunluğun görüldüğünü kaydetti.
BP raporuna göre petrol tüketiminde de 2020 büyük bir sarsıntıya sahne oldu. Günde 9,1 milyon varillik, yani yüzde 9,3'lük düşüş yaşayan petrol tüketimi, 2011'deki seviyesine yaklaştı.
'Karbon salımındaki düşüş kısa ömürlü olabilir'
Rapora göre, 2020'de birim enerji tüketimi karşılığında salınan karbon miktarında yüzde 1,8'lik düşüş gerçekleşti.
Karbon salımındaki düşüşü yorumlayan BP CEO'su Bernard Looney, "Dünya ekonomisinin yeniden canlanması ve kapanma önlemlerinin bitmesiyle, karbon salımındaki Covid kaynaklı düşüşün kısa ömürlü olacağına ilişkin endişe verici sinyaller geliyor" dedi.
Looney, "Asıl mesele, günlük hayatta kesintiler yaşanmaksızın, karbon salımında sürdürülebilir ve yıldan yıla karşılaştırılabilir bir düşüşe ulaşabilmek" ifadelerini kullandı.
Yenilenebilir enerji
BP Baş Ekonomisti Spencer Dale, iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilir büyümeyi destekleme hedefi doğrultusunda dikkate alınması gereken en önemli unsurun, yenilenebilir enerjideki büyüme olduğunu kaydetti.
BP raporuna göre, biyoyakıtları da kapsayan yenilenebilir enerji kapasitesi, 2020'de yüzde 9,7 artış gösterdi. Bu oran, son 10 yılın ortalaması olan yüzde 13,4'ün gerisinde kalsa da, mevcut şartlara göre beklentilerin üstünde bir büyüme kaydedildi.
Rüzgar enerjisi, yenilenebilir kaynaklar arasında başı çekiyor.
Geçtiğimiz yıl güneş enerjisiyle elektrik üretimi rekor düzeyde artsa da, yenilenebilir enerjideki büyümede rüzgar enerjisi başrolü üstlendi.
Kapasite bakımından, güneş enerjisi 2020'de 127 gigawatt, rüzgar enerjisi ise 111 gigawatt artış gösterdi. Bu artışlar, şimdiye kadarki en büyük yıllık artış oranlarının yüzde 50 üzerinde.
Rüzgar ve güneş enerjisi kapasitesindeki artışın yaklaşık yarısı, Çin kaynaklı olarak gerçekleşti. Çin'de rüzgar enerjisi kapasitesi 72 gigawatt arttı.
Yaşanan artışa rağmen, yenilenebilir enerji kaynakları dünyadaki toplam enerji tüketiminde yalnızca yüzde 6'lık bir paya sahip.
Petrol yüzde 31, kömür yüzde 27, doğal gaz yüzde 25'lik bir tüketim payına sahip. Geri kalan tüketim ise nükleer enerji ve hidroelektrik gibi kaynaklardan sağlanıyor.
BP'nin yıllık olarak açıkladığı Dünya Enerji İstatistikleri raporları, 70 yıldır dünyadaki enerji tüketimini ve bunun kaynaklara göre analizini sunan temel raporlardan biri olarak kabul ediliyor.