Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, eşi Ferda Paksüt'ün telefonlarının dinlenmesinin remen ortaya çıkması üzerine, "Dinlendiğimizi, izlendiğimizi söylediğimizde bazı makamlar bunları yalamış, bizi hayal görmekle, paranoya ile suçlamışlardı. Şimdi ne diyecekler? Türkiye'de hangi makama güveneceğiz?" dedi. Paksüt, birbirini tanıyan insanların bazı konularda sohbet etmelerinin, fikir yürütmelerinin suç sayılmaya başlandığına dikkat çekti tepkisini, "Vay halimize, Türkiye'nin vay haline" sözleriyle açıkladı.
Ferda Paksüt'ün telefonunun "Ergenekon Soruşturması" çerçevesinde ifadesinin alınması sırasında da telefon konuşmalarıyla ilgili sorular yöneltildiği öğrenildi. Eşiyle yaptığı telefon konuşmaları, eşine ait telefonla yaptığı konuşmaları dinlenen Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, soruları şöyle cevaplandırdı:
"Yemin etmiş, hukuk adamıyım"
- İzlendiğiniz ve dinlendiğiniz iddiaları yalanlanmıştı. Şimdi ortaya çıkan durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bu konuda benim yorum yapmama gerek bile kalmıyor. Demek ki, resmi makamların açıklamalarına, söylenenlere itibar etmek mümkün olmuyor. Ama bizim yerimiz belli. Anayasayı korumak için yemin etmiş bir hukuk adamıyım. Dinlenilmekten rahatsızlığımızın sebebi bir şey sakladığımızdan değil. İstedikleri kadar dinlesinler. Ama bir süreç halinde devam eden bir tablo rahatsızlık veriyor.
- Bundan böyle, devletin bazı makamlarına inanmakta zorluk mu çekeceğiz?
- Bunlar kamuoyunun gözü önünde cereyan eden olaylar. Basınımızın da yardımıyla vatandaşlarımız olaylarla hakkında neticede bir yargıya varıyorlar, bir değerlendirme yapıp yargıya varıyorlar. Dolayısıyla bu, demokrasimizin işleyişi çerçevesinde bunların sonunda doğru noktalara, hukuka uygun süreçler içinde çözümlere varacağına inanmak lazım. Başka bir şansımız yok. Hukuk dışında yolla çözüleceğini beklemek gibi bir şansımız yok.
- Eşinizin telefonunun dinlenmesini nasıl karşıladınız?
- Bir insanın, aynı evi paylaştığı eşinin dinlenmesinin ne anlama geldiğini herkes gayet iyi taktir edebilir. Eşimin telefonunu ben de kullanabilirim, eşimle kendi telefonumla görüşüyor olabilirim. Dolayısıyla dinleme kararını talep eden Cumhuriyet Savcılığı makamının şüphesinin neye dayandığını, izni veren mahkemenin gerekçesini bilmek lazım. Ama bunu bilemiyoruz. Çünkü takibe son verildiğinde ilgilisine 'sizi dinledik, tutanakları imha ettik' diye bildirilmesi gerekiyor. Dinlendiği söylenen 70 ile 100 bin kişiden bugüne kadar kimseye de dinlenmesine rağmen böyle bir tebligat gönderilmiyor. Biz de böyle bir tebligat almadık. Ya dinleme devam ediyor ya da sona erdirildi ama bildirilmedi. Hiç bilgi almak mümkün olmuyor. Gerçekte bilgi almanın mümkün olması gerekiyor.
- Bunu neye bağlıyorsunuz?
- Türkiye'de genel bir hukuk sorunu var. Bu konuda çok şey söylenebilir. Ben bir hukuk adamıyım. Ama Anayasa'yı korumak için yemin etmiş durumumdayım. Benim kimliğim belli, yerim belli, verdiğim kararlar belli. Özel konuşmalarımızı yasal ya da yasadışı dinleyebilirler. Bunları engelleme imkanım yok.
- Eşiniz dinlemeler sonucu neyle suçlanıyor?
- Benim ve eşimin suç işlemesi nasıl düşünülebiliyor ona hayret ediyorum. Bu kadar yıldır birlikte olduğum eşimin, suçla, çeteyle ilgisi olamayacağını tabii ki eş sıfatıyla en iyi bilen bir kişiyim. Benden habersiz bir takım suçların içine giremeyeceği de doğaldır. Ama insanların bir takım tanıdıkları kişilerle her hangi bir konuda konuşmaları, ikili çerçevede görüşmeleri,fikir yürütmeleri suç sayılacaksa vay halimize, Türkiye’nin vay haline.
- Dinleniyoruz dediğinizde yapılan eleştirilere ne dersiniz?
- Bir takım yarım yamalak psikolojik tabirler kullanılarak, bana ve eşime dönük hakaretamiz ithamlar da yapıldı. Paranoya dediler, hayal gördü dediler. Demek ki bunlar haksız yere yapılmış. Bir şeyler olduğu ortaya çıktı.
- Dinlemelerle ilgili hukuki mevzuat yerine getirildi mi?
- Benim dinlemelerin içeriğinden rahatsızlığım yok. İsterlerse 7 yıl dinlesinler. Ne bugün, ne yarın, ölünceye kadar benim ve eşimin suç işlemesi mümkün değil. Ama olayın yapılış tarzı ilginç. Nasıl oldu, nasıl başladı, şüphe hali nereden kaynaklandı, haklı bir şüphe miydi, bunların neticesinin hukuki mevzuat gereği bildirilmesi gerekirdi. Bunlar yapılmadı.
- Telefon dinlemelerinin sonu ne olacak?
- Genel sıkıntının dışında bir şey söylemiyorum. Bizim sorunumuz da telefonları dinlenen 70 bin ile 100 bin kişinin sorunu. Ergenekon Davası'nın mahkeme Başkanı Köksal Şengün 'hakimlerin dinlenmeyeceğini kim garanti eder' gibi şaka yollu açıklama yaptı. Demek ki hakimler de dinleniyormuş. 70 ile 100 bin kişi dinleniyorsa, bunlar süresiz olur ve yeni yeni dinleme talepleri, mahkeme kararları olursa sayı yüz binleri aşar. Dinlemelerin makul bir süre de bitirilmesi konusunda yasal zorunluluk var. Dinlemeler bu kadar yaygınlaşırsa bunun içinden çıkılmaz.