Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Özdemir Özok, “Cumhurbaşkanı görevde olduğu sürece bence yargılanamaz. Bu Abdullah Gül olduğu için ya da başka birisi için değil. O makamın korunması, kollanması ve üzerinde titrenmesi gereken bir kurum olduğu için” dedi.
Sincan Ağır Ceza Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanı Gül'le ilgili verdiği karar üzerine başlayan tartışmalara Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özok da katıldı.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Özdemir Özok, TBB Genel Kurulu'nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Özdemir Özok, bir soru üzerine, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında verdiği kararın bir sürecin devamı olduğunu ve Cumhurbaşkanı Gül hakkında henüz kovuşturmaya karar verilmediğini söyledi.
Kendisinin, ''Ergenekon'', Deniz Feneri, AK Parti hakkındaki kapatma davası ve Cumhurbaşkanı Gül hakkındaki kararda hukuk içerisinde kalarak, soruşturmayı ve kovuşturmayı etkileyecek beyanlarda bulunmadığını belirten Özok, Türk Ceza Kanunu'nun soruşturmayı etkilemeye yönelik yapılan beyanlara ilişkin hükümlerini anımsattı.
Özok, bu konuların kamuoyu önünde tartışılmasının yargıyı ve Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratacağını, konuya ilişkin beyanların da bu kurumları yıpratmamaya yönelik olması gerektiğini vurguladı.
Bir gazetecinin, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz'ın kararın ardından bazı açıklamalarda bulunduğunu ve bunun yargıyı etkileyip etkilemeyeceğini sorması üzerine de Özok, basında yer alan sözlerin kendisi tarafından söylenip söylenilmediğinin, sağlıklı bir beyan olup olmadığının belli olmadığını söyledi.
Özok, konuya ilişkin kişisel görüşlerinin sorulması üzerine de şöyle konuştu:
''Biz ne Deniz Feneri'ne karşıyız ne Ergenekon'un yanındayız, biz hukukun yanındayız. Hukukun temel, evrensel ilkeleri var. Bir insan mahkeme kararıyla hüküm giymediği sürece masumdur. Cumhurbaşkanı görevde olduğu sürece bence yargılanamaz. Bu Abdullah Gül olduğu için ya da başka birisi için değil. O makamın korunması, kollanması ve üzerinde titrenmesi gereken bir kurum olduğu için. Kişilere bağlı değil.
Orada ancak, vatana ihanetle yargılanabilir bir kişi. Zaman aşımı kesilmiştir. Bu konuda da bir kayıp olmayacaktır. Ama bütün bunların değerlendirilmesi bize ait değil. Takipsizlik kararını kaldıran yerel mahkemenin vereceği bir karardır. Bizim görüşlerimiz sadece bir genel değerlendirmedir. Bu benim kişisel görüşümdür. Türkiye'nin simgesi olan Cumhurbaşkanlığı kurumunun 1924 Anayasası'nda net olarak dokunulmazlığı yazılmış olmasına rağmen 1961 ve 1982 Anayasalarında olmamasını bu kurumun şu ya da bu şekilde günlük tartışmalara çekilmesine olanak verecek bir durum olarak görmüyorum. Bir çok konuda yazılı kurala da gerek yok. Ama kurumun yapısı, kimliği, kişiliği, kurumsal geçmişi onun, o ülkede ifade ettiği değerler, onun korunmasını gerektirir. O kurum hepimizin. Bu anlamda yaklaşmamız gerekir. Benim kanaatim iyimserce yorum yapmaktan yana.''
Bir gazetecinin, Deniz Feneri e.V. davasıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu'nun soruşturmaya ilişkin bazı belgelerin Alman makamlarınca gönderilmediğini söylediğini hatırlatması ve Almanya'nın işbirliğine hazır olup olmadığını sorması üzerine Özok, Boyrazoğlu'nun konuya ilişkin ayrıntılı bir açıklama yaptığını ve soruşturmanın görevlendirilen 3 savcı tarafından yürütüldüğünü açıkladığını söyledi.
Özok, soruşturmaya ilişkin konuların tamamının görevlendirilen Cumhuriyet savcılarınca ayrıntılı bir şekilde inceleneceğini ve gerekirse Alman makamlarında her türlü girişimi yapacaklarını kaydetti.