T24 - 'Muhteşem Kanuni Asrı Sempozyumu'nda konuşan İlber Ortaylı, haremin devlet hayatının en kritik noktasının geçtiği yer olduğunu söyleyerek, ''Oradan çıkan kızların çok azı padişahın karısı olmuştur'' dedi.
Fatih Belediyesi Aya İrini Müzesi'nde ''Muhteşem Kanuni Asrı Sempozyumu'nu düzenledi. Açılış konuşmalarının ardından bugün sona erecek sempozyumun oturum konuşmalarına geçildi.
Üç oturumda gerçekleştirilecek sempozyumun ilk oturumunu Fatih Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet İpşirli yönetti.
Oturumda ''Muhteşem Süleyman ve Avrupa'' konulu ilk konuşmayı yapan Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı, Osmanlı döneminde saraylarda haremin önemli bir bölüm olduğunu belirtti ve buranın ön planda padişahın evi olduğunu bildirdi. Haremin devletin bir numaralı kuruluşu olduğunu söyleyen İlber Ortaylı, şöyle dedi:
"Haremden çıkanların azı padişah karısı olmuştur"
''Çünkü harem, devlet hayatının en kritik noktasının geçtiği yerdir. Harem, Osmanlı cemiyetine kadın yetiştirmiştir. Oradan çıkan kızların çok azı padişahın karısı olmuştur. Onların çoğu, orta sınıf İstanbul memurlarının eşleri olmuşlardır. Saray kültürü, kendine özgü bir kültürdür. O haremi, bugün Türk araştırmacılar ön planda götüremiyorlar. Bugün İstanbul'u süsleyen, Muhteşem Kanuni asrının mimari eserleri üzerinde hiçbir endişemiz yok. Keşke bu film dolayısıyla gösterdiğimiz hassasiyetin yarısını Süleymaniye için de göstersek.''
Ortaylı, Osmanlı'nın siyasi yapısını, askeri yapısını, dünyayı değiştiren fiziki yapısını uzun Kanuni asrına borçlu olduğunu kaydetti.
46 yıl içinde Osmanlı'nın bir medeniyet haline geldiğini söyleyen Ortaylı, ''Tuna kıyılarından Fırat kıyılarına kadar tarihi büyük Suriye'den Yunanistan sahillerine, Kuzey Afrika'dan Kırım'a kadar, her yerde aynı toprak rejiminin başarıyla devam ettiğini görürsünüz. Sultan, Türk, Kabe, Hicaz gibi tabirler İslam dünyasının çerçevesini açmış, Avrupa saraylarının ve diplomasisinin lugatına girmiştir'' dedi.
''Gün geçmez ki Avrupa bürokrasisini ve diplomasi dünyasını Türk İmparatorluğu meşgul etmemiş olsun'' diyen Ortaylı, şöyle konuştu: ''Bunun aksini düşünmek bile mümkün değil. Eğer Topkapı'nın arşivleri olmasa, eğer Türk İmparatorluğu kalıntıları olmasa, bugün Avrupa'nın hiçbir devletinin tarihi yazılamaz. Bu, bize gurur ve iftihardan çok, büyük bir mesuliyet yüklemektedir. Kanuni Süleyman ve Fatih asrı arşivi, Türklerin birinci derecede korumakla mükellef oldukları kalıntılardır. Bunlara gereken ihtimamı göstermezsek sadece kendimizi değil, bütün yakın doğunun, bütün Avrupa'nın tarihine en büyük zararı vermiş oluruz.''
"Eskiye gittikçe saçmalama başlıyor"
Türk sinemasının henüz tarihi filmleri çevirirken, birtakım bilgileri doğru edinme düzeyine ulaşmadığını öne süren Ortaylı, şunları kaydetti:
'Bu sadece sinemacılarımızın yeteneği, bilgi birikimiyle ilgili değildir. Doğrudan doğruya Türk tarihinin, Türk sanat tarihçilerinin, Türk protokol tarihçiliğinin merasimleri tanımayan, adetleri tanımayan, günlük hayatı henüz sarayda ve dışarıda tespit edemeyen Türk tarihçiliğinin de kabahatidir. Tarih, eskiye doğru gittikçe bir çöküntü bir saçmalama başlıyor. Çünkü insanların elinde müracaat edecekleri uzman ve bilgi birikimi yok. Bırakınız Avrupa sinemasıyla mukayese etmeyi, komşumuz İran, tarihin her dönemine ait filmlerde bizden çok daha başarılıdır. Çünkü, İranlılar tarihlerini muhtelif çevreleriyle merak ederler, edebiyatlarını çok iyi bilirler.''
İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Feridun Emecen'in Kanuni çağında doğu ve batı siyasetinde karşılaştırmalı analiz yaptığı oturumda, Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Özer Ergenç de Kanuni döneminde Osmanlı Taşra yönetimi hakkında bilgi verdi.