Politika

Ortak hayat inşası en çok İzmir'e yakışır; hadi Biz'e gidelim!

8 Haziran’a bir uyansak, umuda uyansak…

24 Mayıs 2015 15:57

İZMİR İZLENİMLERİ 
Asuman Susam

Bu aralar sık sık kulak misafiri oluyorum çevremdeki konuşmalara. Otobüsteki onlardan biri. Orta yaş üstü iki erkek …Biri diğerine diyor ki: “Sana bir şey diyeyim mi bence HDP mecliste olmalı. Meclise girmelerini istiyorum. Böyle iyi, hepimiz rahat ettik. Girmezlerse o zaman  fena hepimizin hali.” Diğeri de ona destek veriyor: “ Tabi abi. Ben de istiyorum mecliste olmalarını. Oyumu vermem o başka… Ama az buz oyu yok. Baraja takılması fena olur. Hem adaletsizlik.” İyi diyorum, iyi oyunu vermeyen klasik İzmir nüfusunun böyle düşünmesi bile bir şeydir.

Tedirginim, ondan mı dinliyorum sağı solu? 8 Haziran’a bir uyansak, umuda uyansak… Ama ondan öncesi 23 Mayıs Gündoğdu mitingi… Heyecanlıyım… Uzun yıllardan sonra ilk defa oy kullanacağım yeniden. Yeni bir toplum inşası için, barış ve demokrasi için, ortak hayat arzusu, çokluk, çokseslilik, çokrenklilik için… İnançların, etnik köklerin, dillerin, kültürlerin birlikte yaşamak heyecanıyla biricikliklerini koruyarak birlikte bir şimdi ve gelecek örmeleri konusunda ilk kez bir eşikten atlayabileceğimize inanıyorum. Bu şans hepimiz için.

Gündoğdu Meydanı… Saat iki buçuk suları… Kalabalık hiç fena değil diyorum daha şimdiden. Beklenti eşiğim hiç de yüksek değilmiş demek ki… Bunu saat üçte anlıyorum. Kadınlar, çocuklar, gençler, işçiler, öğrenciler, yaşlılar… herkes, herkes meydanda. Büyük kalabalık büyük insanlık düşü için deniz olmuş, denizle bir olmuş, deniz gibi çoğalmış. Öyle mahşeri bir kalabalık, beni şaşırtan bir kalabalık. İçimden diyorum: İzmir seni yeniden sevebilirim.

Türkçe, Kürtçe, Rumca, Ladino şarkılarla, türkülerle başlıyor miting. “Dağlarına bahar gelmiş memleketimin”. Yunanistan’dan gelen konuk Syriza Merkez Komite Üyesi  Yiannis Bournous, kardeşlik ve barıştan söz eden konuşmasında Syriza’nın enternasyonalist çabasından, bu rüzgârın coğrafyadaki tüm halklara yayılmasından söz ediyor. Nazım Hikmet’te duruyor, selamını onunla veriyor: “En güzel günlerimiz henüz yaşamadıklarımızdır.”

Partinin en genci sayıyorum, öyle görüyorum  Ertuğrul Kürkçü’yü… O söz alıyor sonra; ne iyi ki bize Gültepe’yi, Tariş’i hatırlatıyor, sol partilerin iktidar yürüyüşlerine İzmir’in bir vakitlerki yol açıcılığından söz açıyor. Umut mayalansın istiyor. Kalabalık kabarıyor ığıl ığıl. O konuştukça kalbimle değil aklımla da iyimserleşiyorum. Bu en çok İzmir’e yakışır diyorum: “Ortak hayat” inşası, yeniden… Unuttuklarımızı hatırlayarak… Kaçırdıklarımızı, sessizliğe bıraktıklarımızı adaletli, vicdanlı, hakkaniyetli ve hakikatli kalplerimizle büyük bir meşenin gölgesinde avutabiliriz. O meşenin gölgesi ‘Biz’ olabiliriz. Evet, umutluyum da…

Eş başkan Selahattin Demirtaş… Beş buçuk sularında izdihamdan güç bela kürsüye çıkabildi. Her zamanki açıklığıyla, netliğiyle ığıl ığıl, serin serin konuştu. İzmir sıcağında imbat kalabalıklara ne kadar derman oldu bilemiyorum ama Demirtaş imbat’ın kendisi oldu.

Çok ve önemli şeyler söyledi: Dedi ki kalabalığa bakarak:” Gündoğdu’nun fotoğrafı Kenan Evren Anayasasıyla gelen barajın talan olduğunun resmidir.” “ Doğa bitmişse dedi sonra dil de kültür de şiir de şarkı da insan da bitmiştir. “Kestikleri ağaç değil insan onurudur. Bunun ismine de modernleşme kalkınma diyorlar.” İzmir’in kıraç yoksulluğundan utandım çok utandım bir kez daha kerhen oylarla İzmirliyi  yıllardır oyalayanlar adına da.

Zaman zaman bir önceki cümlenin yakıcılığıyla koptum konuşmadan hayale daldım. Bitirirken konuşmasını itidal diledi üzerine basa basa herkesten, sorumluluk, çalışkanlık, destek… Büyük insanlık’tan anladığımız eşit, kardeşçe ve hakça bir yaşamsa Türkiye yeni bir yaşamı bu ilkeler üzerine kurmak arzusundaysa ‘kırklar meclisi’ni bilen bu gelenek Bizler Meclisi’ni de kurabilir pek âlâ.

Şair arkadaşım Zeynep Uzunbay geçenlerde gönlünden bir söz düşürdü içimize: “Ne güzel bir cümledir: Hadi millet, kalkın bize gidiyoruz.”

Bir edebiyatçının bağsız, bağımsız olması gerektiğine inanlardanım. Hiçbir partinin sözcülüğüne soyunmamalı edebiyat insanı.  Ama politik bir varlıksa insan, tarafsız da olamaz, olmamalı. Tarafım gelecek güzel günlerin, ortaklaşa ve barış içinde yaşanacak güleryüzlü günlerin tarafı. Adalet, eşitlik ve kardeşliğin… Politik bağlamda, ülkem için upuzundur ilk defa umutlu, iyimser ve heyecanlıyım. Hem kalbimin sarhoşluğu hem aklımın aydınlığı ile. Hadi, Biz’e gidelim…