T24 - Oral Çalışlar'ın Radikal gazetesinde "Gençliğe Hitabe'yi İnönü mü yazdı?" başlığıyla yayımlanan (7 Şubat 2012) yazısı şöyle:
Mustafa Kemal’in 15 Ekim 1927’de başlayarak Ankara’da Cumhuriyet Halk Partisi Kurultayı’nda okuduğu Nutuk, altıncı günün sonunda ‘Gençliğe Hitabe’yle noktalanmıştı. Nutuk; ‘rakiplerini bertaraf etmiş, yönetimi tek başına kontrol altına almış bir liderin o günkü siyasi bakış açısını, tepkilerini ve değerlendirmelerini yansıtan ve güncel unsurların ön planda olduğu bir metin’ olarak tanımlanabilir.
Atatürk, Nutuk’ta hedef aldığı, ismen suçladığı (ve suçlamalarını hainlik düzeyine kadar vardırdığı) birçok Milli Mücadele arkadaşıyla daha sonra yeniden birlikte çalıştı. (Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele Atatürk döneminde milletvekili oldular. Kâzım Karabekir’le de görüşüp buluşmak istemesinin çevresi tarafından engellendiği söylenir).
'Gençliğe Hitabe'yi İnönü yazdı Ayşe Hür, Taraf’ta pazar günü yayımlanan yazısında, Nutuk’un tarihsel serüvenini incelerken Bülent Ecevit’in benim Liderler Hapishanesi kitabımda yer alan bir anlatısına dikkat çekti. Gençliğe Hitabe’ye ilişkin tanıklığımı sizlerle yeniden paylaşmak istedim. Ecevit’in anlatısı, ilk kez, 4 Mart 1986’da, Milliyet’teki ‘Liderler Hapishanesi’ adlı yazı dizimin içinde yer aldı. “Gençliğe Hitabe’yi İnönü kaleme almış” başlığını taşıyan haber, gazetenin manşetinden anons edildi. Ecevit ile aynı hapishaneyi paylaştığımız günlerde bir sohbetimiz sırasında Gençliğe Hitabe’nin İnönü tarafından yazıldığını anlatmıştı. İsmet İnönü CHP Genel Başkanı iken Bülent Ecevit ‘genel sekreter’ pozisyonundaydı. Yani Ecevit İsmet Paşa’nın en yakınındaki kişilerdendi. Bakanlığını da yapmıştı. Cezaevinde bana, Gençliğe Hitabe’nin yazılışına ilişkin İnönü’den dinlediklerini ayrıntılarıyla anlattı. Ben o gün günlüğüme aynen not ettim.
Günlüklerim Mart 1986’da, ‘Liderler Hapishanesi’ adıyla kitap olarak da yayımlandı ve çeşitli yayınevlerinden defalarca baskı yaptı.
Milliyet’teki yazı dizisinin yayımı bitince titiz bir kişi olan Ecevit bazı açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalar da Milliyet’te yer aldı. Ancak Ecevit, Gençliğe Hitabe konusu üzerine anlattıkları için yeni bir açıklama yapmadı, ‘farklı aktarıldığını’ söylemedi. Kitabı kendisine de daha o tarihte imzalayarak gönderdim. Baskıdan sonra da defalarca bir araya geldik, cezaevi günlerini yâd ettik, hiçbirinde bilgiyi reddeden bir tepki göstermedi.
Bu anlatıya açıklık getiren ya da çelişen neler var diye yeniden kütüphanemi karıştırdım. Afet İnan’ın ‘Atatürk’ten Hatıralar ve Belgeler’ kitabında yazdıklarını gözden geçirdim. Afet Hanım yurtdışından döndüğünde Nutuk hazırlıklarına tanık olmuş. Gençliğe Hitabe’nin Atatürk’ün el yazısı ile yazılmış olduğunu söylüyor. Bu anlatının Bülent Ecevit’in anlatısını tekzip ettiğini düşünmüyorum. Zira Atatürk büyük olasılıkla İnönü’nün getirdiği metni bütünlük açısından gözden geçirip yeniden yazmıştır. Afet Hanım Gençliğe Hitabe bölümünde çok az düzeltme olduğunu söylüyor. Belki de düzeltmelerin az olmasının nedeni temize çekilmiş olmasıdır. Yani kendisi Atatürk’ün bu bölümü yazdığına tanık olduğunu söylemiyor. Zaten Afet Hanım’ın Atatürk Nutku yazarken yurtdışında olduğu, düzeltmeleri yaparken döndüğü biliniyor.
Notlarım aynen şöyle: Atatürk hazırladığı Büyük Nutku yakın arkadaşı İsmet İnönü’ye okuması ve fikirlerini söylemesi için izin vermiş. İsmet Paşa uzun konuşmayı okuyup bitirdikten sonra Atatürk’e iade etmiş. Atatürk’ün “Nasıl buldun” sorusuna, “Paşam çok güzel ancak sonunu gençliğe hitap ederek bitirmek faydalı olur” cevabını vermiş. Atatürk de bunun üzerine, “O zaman sen yaz böyle bir bölüm, bakalım iyi olursa dediğin gibi yaparız” deyince, İsmet İnönü ünlü Nutuk’un sonundaki ‘Gençliğe Hitabe’ bölümünü kaleme almış... Ecevit, İnönü ile anılarını anlatırken şunları söyledi: ‘Kendisi bana bir keresinde böyle anlatmıştı. Aynı anısını Necdet Uğur’a da anlatmış, o da bu olayı biliyormuş...’
Dönemin Milli Eğitim Bakanı Necdet Uğur bu olayı İnönü’den dinlediği anlatısına herhangi bir düzeltme göndermedi. Yazı dizisi yayımlandığında ve kitap basıldığında Necdet Uğur da Ecevit gibi hayattaydı, o da “Hayır böyle bir şey duymadım” demedi. Ne olursa olsun, sonuç olarak, Nutuk, Mustafa Kemal’in kaleme alıp okuduğu bir metin. Ancak metni kaleme alırken yakın çevresiyle tartıştığı, danıştığı da bilinen bir gerçek. Kişisel görüşümü belirtmem gerekirse, ‘Gençliğe Hitabe’ metninde Nutuk’un genel havasına aykırı bir şey görmediğimi, hatta tam tersine metnin Nutuk’u tamamladığını düşündüğümü söyleyebilirim.