Medya

"Önceki referandumlarda ne oldu?"

"Referandumlar, Türkiye’ye çelişkili bir şekilde darbeler öğretti"

17 Şubat 2017 14:54

Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, 16 Nisan'da yapılacak anayasa değişikliği referandumuyla ilgili olarak "7 yıl aradan sonra 7’ncisine tanıklık edeceğimiz referandumun tarihi Türkiye’de çok eskiye dayanmıyor. Doğrudan katılımcı demokrasinin örneği olan ve Roma İmparatorluğu’ndan bu yana Kıta Avrupa’sında uygulanan referandumu Türkiye’ye çelişkili bir şekilde darbeler öğretti" dedi.

Muharrem Sarıkaya'nın "Öncekilerde ne oldu?" başlığıyla yayımlanan (17 Şubat 2017) yazısı şöyle:

 

7 yıl aradan sonra 7’ncisine tanıklık edeceğimiz referandumun tarihi Türkiye’de çok eskiye dayanmıyor.

Doğrudan katılımcı demokrasinin örneği olan ve Roma İmparatorluğu’ndan bu yana Kıta Avrupa’sında uygulanan referandumu Türkiye’ye çelişkili bir şekilde darbeler öğretti.

Türk halkı ilk referandumuna 9 Temmuz 1961’de gitti...

Anayasa değişikliklerinin oylandığı halkoylamasına katılım % 81 olurken, % 38.3’e karşı, % 61.7 ile kabul edildi.

İkincisi de yine darbe sonrası yürürlükte olan Anayasa’nın oylanmasında gerçekleşti.

Seçmenin % 91.3’ünün katıldığı, ince zarflarla oyların kontrol edildiği referandumdan % 8.6 “Hayır” oyuna karşı, % 91.4 “Evet” çıktı.

Aslında her iki referandum da gerçek anlamda toplumun doğrudan demokratik katılımı değildi.

GERÇEĞİ 1987’DE

Bundan dolayı gerçek referandumla Türk halkı 1987’de tanıştı.

Özal’ın darbeyle yasaklı hale gelen eski siyasilere haklarının iadesinin oylandığı bu referanduma götüren neden de 1986 ara seçimi oldu.

Çünkü seçim sürecinde yasaklı olmaları nedeniyle isimlerinden söz etmeden, “Karaoğlan”, “Bir Bilen”, “Başbuğ” ve “Hoca” gibi sıfatlarla Ecevit, Demirel, Türkeş ve Erbakan’ın söylemleri Anadolu’da etkili kullanıldı.

Özal, halkın hafızasında eski siyasetçilere olan öfke tükenmeden, onları bir daha mahkûm etmek için referanduma gitti.

Ancak referandum “Özal’a evet-hayır” halkoylamasına dönüştü.

Katılımda % 93.6 ile rekor kırıldı; Özal’ın tüm uğraşına karşın “Hayır” oyları % 49.8’de kalırken, % 50.2 ile eskilere siyaset yolu açıldı.

Özal süreci lehine çevirmek için hemen ardından seçime gitti, bu kez oyları % 45 seviyesinden % 36.2’ye geriledi.

Yerel seçimlerin öne alınması için yeniden gittiği referandum ise kendisi açısından en kötüsü oldu, “Evet” oyları % 35’te kalırken, % 65 gibi ezici bir çoğunlukla “Hayır” oyu çıktı.

Karşı cephe referandumu Özal’ı oylama şekline çevirdiği için de ANAP’ta soruna yol açtı, 1989 yerel seçiminde oylarını % 21.75’e geriletti.

TERSİNE DÖNDÜ

Referandumların hükümetlere yaramadığı inancı bu süreçte gelişti.

Ancak AK Parti’de durum tersine işledi; Cumhurbaşkanlığı seçiminin 367 krizi nedeniyle tıkanması sonucu Anayasa değişikliği referandumuna katılım % 67.5 ile en düşük seviyede oldu.

Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesine % 68.9 “Evet” oyu çıkarken, “Hayır” oyları % 31.1’de kaldı.

Katılımın bu kadar düşük çıkmasına, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı krizini fırsata çevirip öncesinde gittiği seçim, Gül’ün TBMM’de Cumhurbaşkanı seçilmesi ve “Cumhuriyet Mitingleri” neden oldu.

Ağırlıklı olarak yüksek yargının yeniden düzenlendiği 2010 referandumu ise “Yetmez ama evet” desteğiyle gerçekleşti.

Katılımın % 73.7 oranında olduğu 2010 Anayasa değişikliği referandumunda, % 42.1 “Hayır” oyuna karşılık % 57.9 oranında “Evet” oyu çıktı.

Referandum süreçlerini özetlememin nedeni, Cumhurbaşkanı da dahil siyasilerin bugünden itibaren meydanlara inecek olması.

Bir de referandum ile seçimler arasındaki korelasyonu göstermek, ardından gelen seçime etkisini anımsatmak içindi...