T24 - 11 Temmuz 1995'te işlenen Srebrenitsa Katliamı'nın 15 yılında düzenlenen anma törenine katılan ve bir konuşma gerçekleştiren Başbakan Erdoğan, Avrupa tarihinin lekelendiğini belirtirken, "Ölen her can için göz yaşı döktük" dedi. Erdoğan, Sırbistan Parlamentosu'nda Srebreniça katliamının kınanması ve kurban yakınlarından özür dilenmesinin tarihi bir karar olduğunu belirtti. Törende kimlikleri teşhis edilen 775 savaş kurbanı da Potocari mezarlığına
aktarıldı. 1995 yılında Bosna Savaşı sırasında yaklaşık 8 bin Boşnak Müslüman, Birleşmiş Milletler tarafından güvenli bölge ilan edilen Srebreniça'da, kenti ele geçiren Sırp birlikler tarafından öldürülüp, toplu mezarlara gömülmüştü. Bugüne kadar pek çok toplu mezar açıldı ve yaklaşık 8 bin 372 kişinin kemikleri bulundu. 6 bin 557 kişinin kimliği tespit edildi. Pek çok kişi ise kayıp.
'Avrupa tarihi kara leke almıştır'Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Srebrenitsa katliamının 15. yıl dönümü töreninde yaptığı konuşmada, törene katılanları ve Srebrenitsalıları en kalbi duygularıyla selamladığını ifade etti ve ''Selamün aleyküm'' dedi.
Srebrenitsa'da 15 yıl önce katledilen ve toplu bir mezara gömülen, bir mezar taşı dahi olmayanları bugün dualarla ebediyete uğurladıklarını belirten Erdoğan, katledilenlere Allah'tan rahmet diledi. Katliam kurbanlarına haklarını helal ettiklerini dile getiren Erdoğan, ''İnşallah onlar da bizlere haklarını helal eder, onlar da bizlerden razı olurlar'' dedi.
Erdoğan, katliamda yaşamını yitirenler için ''Hiç şüpheniz olmasın onlar şehittirler. Bizim değerlerimizde onlar ölü değildir, onlar diridirler. Şu anda onlar bizimle beraber bizi dinliyor, bizi izliyorlar'' diye konuştu.
Katliam kurbanlarının vatanları, namusları, şerefleri, onurları ve insanlık için hayatlarını verdiğinin ve toplu katliama muhatap olduğunun altını çizen Erdoğan, ''Onlar kanlı, acımasız, kuralsız, vahşi bir savaşta katledildiler'' dedi.
'Mezar taşı olmayan binlerce kayıp var'Başbakan Erdoğan, katliamda şehit edilenlerin Uluslararası Lahey Adalet Divanı'nın tespitiyle bir soykırıma tabi tutulduğuna da işaret ederek, şöyle konuştu:
''Bratunaç'ta, Karakay'da, Potoçari'de, Miniçi'de, Tuzla yolunda bütün bu çevremizdeki dağlarda sadece birkaç gün içinde yaklaşık 10 bine yakın masum insan, hatta kadınlar, çocuklar, kundaklarında bebekler insanlık dışı yöntemle adeta etnik temizliğe tabi tutuldular. Aradan geçen 15 yıla rağmen bugün bile hala akıbetleri bilinmeyen, mezarları meçhul, bir mezar taşı dahi olmayan binlerce kayıp var.
Aradan geçen 15 yıla rağmen oğlunun, kocasının, özellikle az önce burada şahit olduğumuz tabloyla o değerlerini kaybeden bir Boşnak hanımefendinin (Sırbistan Devlet Başkanı) değerli meslektaşım Sayın Tadiç'e gelip onun elini sıkmak suretiyle 'Ben burada beyimi ve iki yavrumu kaybettim' derken takındığı metaneti takdirle anıyorum. Ve bu hanım kardeşimin gözlerinde metanet gördüm, onur gördüm ama nefret ve kin görmedim çünkü o, asaletinin gereğini yerine getiriyordu. Onun için takdir ediyorum, onun için tebrik ediyorum. İşte dünya barışının buna ihtiyacı var, bu annelere ihtiyacı var.
Biz şunu biliyoruz, bir insanın ölümü, tüm insanlığın ölümü gibidir. Buna inanarak adımları atıyoruz. Onun için illa barış, illa barış, illa barış diyoruz.
Yavrularının yolunu gözleyen, en azından mezarını bilmek isteyen, en azından az önce müze haline getirilen orada gördüğümüz gibi elbisesinden bir parçayı koklamak isteyen nice anneler, nice kadınlar var Srebrenitsa'da.
Srebrenitsa'da insanlık onuru ağır bir yara almıştır, Balkan tarihi, Avrupa tarihi bir kara leke almıştır. Srebrenitsa'da güvenli bölge tanımı, uluslararası barış gücü tanımı çok ağır bir darbe almıştır. Evet Srebrenitsa'yı unutmayacağız, unutturmayacağız. Bir daha bu acıların yaşanmaması için bu katliamların tekrar edilmemesi için dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir bölgesinde etnik temizlik girişimleri olmaması için Srebrenitsa'yı hafızalarımızdan hiç çıkarmayacak, silinmesine izin vermeyeceğiz.''
'Ölen her can için gözyaşı döktük'Başbakan Erdoğan, Balkanlar'da yaşanan her çatışmanın, her savaşın ve trajedinin acısını Türkiye'nin de yüreğinde hissettiğini belirterek, Bosna Hersek'te ölen her can için Türkiye'nin 81 ilinde göz yaşı döküldüğünü ve dua edildiğini söyledi.
Erdoğan, ''Saraybosna İstanbul'un kardeşidir. Belgrad Ankara'nın dostudur, Zagreb İzmir'in akrabasıdır, Kızılırmak Nehri'nin, Sakarya Nehri'nin, Tuna'nın, Dirina'nın tarihi ortaktır, birdir'' diye konuştu.
Her savaşın, çatışmanın ve kavganın kötü olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Ancak kardeşlerin, akrabaların kavgası, ortak bir tarihi, ortak bir kültürü, hatta ortak bir dili paylaşan dostların kavgası kötünün de ötesinde kötüdür'' dedi.
'Sırbistan'ın kararı tarihi'Erdoğan, Sırbistan parlamentosunun Srebrenitsa konusunda aldığı kararın ortak ve barış dolu bir gelecek adına tarihi bir karar olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Cumhurbaşkanı Tadiç'in bugün (11 Temmuz 2010) bir kez daha burada bulunması aydınlık geleceğimiz adına tarihi bir adımdır. Barışı kuracağımız dünya için tarihi bir adımdır. İnanıyorum ki Srebrenitsa insanlık onurunun yitip gittiği yer olduğu kadar insanlık onurunun yeniden yeşerdiği, barışın, dostluğun, kardeşliğin, dayanışmanın adeta gümüş gibi parladığı yer olacaktır. Türkiye olarak, Balkanların refahı, istikrarı, huzuru ve barışı için çalıştık, çalışıyoruz. Daha da gayretle çalışmaya devam edeceğiz. İnanıyorum ki Bosna Hersek de gayretle çalışacaktır. İnanıyorum ki Sırbistan da Hırvatistan da Avrupa ve uluslararası toplum da barışın bozulmayacak şekilde pekişmesi için gayretle çalışmaya devam edecektir.
Bir kez daha Srebrenitsa şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Allah rahmet eyleye diyorum. Mekanları inşallah cennet olsun diyorum.''
Konuşmamı yeni öğrendiğim bir dörtlükle bitireyim diyen Erdoğan, ''Kanlı topraklar üzerine kurduğum canım Bosnam benim/Sana iki gözüm gibi bakacağım/çünkü ben senin oğlunum'' dedi.
'Katliam neden önlenmedi?'Deutsche Welle'nin haberine göre 1994-1998 yılları arasında Birleşmiş Milletler barış harekâtlarının planlamasından sorumlu Alman ordusu komutanlarından Manfred Eisele, 15 yıl sonra bugün bile yaşananları tam olarak açıklığa kavuşturmanın imkânsız olduğunu söylüyor. Eisele, pek çok ülkenin bölgeye diplomat ve asker göndererek etkili olmaya çalıştığını belirtiyor. Bu görevlilerin ifadelerinin BM raporlarına yansımamasının ise Eisele’ye göre bir nedeni var: Savaştan sonra bu kişilerin ifade vermesine izin verilmedi. General, Bosna Savaşı’nda Avrupa ülkelerinin üstlendiği rolün, Avrupa’nın yakın tarihi ile bağlantılı olduğunu savunuyor. Eisele, “Balkanlar'daki ihtilaflar 20’inci yüzyıl’ın başından itibaren Avrupa ülkelerinin başkentlerinde çok önemli rol oynadı. 1995 yılında başkentlerde yaşananlar, büyük oranda bu ülkelerin 1914'te benimsedikleri tutumla yakından bağlantılıydı" şekline konuşuyor.
General Eisele, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Srebrenitsa'daki 40 bin Müslüman’ı koruma amacı taşıdığından şüpheli. Hollandalı gazeteci Huub Jaspers’in son araştırmaları da bu yönde. Jaspers'in araştırmaları BM Güvenlik Konseyi'ndeki ülkelerin, Sırbistan’ın saldırı planından önceden haberdar olduğunu ortaya koyuyor. Gazeteci, Birleşmiş Milletler’in katliamın başlıca sorumlusu olduğu görüşünde. Jaspers, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Srebrenitsa’da yaşananların baş sorumlusudur. Güvenlik Konseyi üyesi ülkelerin istihbarat servisleri hazırlıklardan haberdar edilmişti. Bu bilgileri almış olmalarına rağmen hiçbir şey yapmadılar. Bu dramı önlemdiler. “Peki, ama neden?” Bugün karşı karşıya olduğumuz en önemli soru bu" diyor.
'BM'nin dokunulmazlığı kalkmalı'Hollanda Hükümeti de Srebrenitsa Katliamı’ndan sorumlu tutuluyor. Zira Birlemiş Milletler tarafından güvenli bölge ilan edilen Srebrenitsa, Birleşmiş Milletler Barış Gücü’ne bağlı Hollanda tugayı tarafından korunuyordu. Birleşmiş Milletler’in Sırp birliklerine havadan saldırma önerisi de, askerlerinin hayatından endişe duyan Hollanda tarafından reddedilmişti. Neticede katliam önlenmedi, Birleşmiş Milletler Barış Gücü olaylara seyirci kaldı. Katliam kurbanlarının avukatı Axel Hagedorn, Hollanda’nın yetkili üst düzey mahkemesinde ve Avrupa Adalet Divanı’nda Birleşmiş Milletler’in dokunulmazlığının kaldırılması için mücadele ediyor. Avukat, “Birleşmiş Milletler’in sorumluluğu çok açık, çünkü Hollanda karşı çıkmış olsa bile müdahale etmek zorundaydı. ‘Biz soykırımı önlemeliyiz’ demeliydi. Birleşmiş Milletler yargılanacak olursa, Hollanda ile Birleşmiş Milletler’in karşılıklı olarak birbirini suçlaması mümkün olmayacak. Tutulmayan bir söz, bu Birleşmiş Milletler ya da Hollanda olaylardan dolayı özür dilemedikçe büyük bir travma olmaya devam edecek. Af dilenmemesi bile çok korkunç bir şey" diyor.
Ratko Mladiç hâlâ firardaSrebreniça halkının bugün sadece yüzde üç ila beşi Müslüman, çoğu da aile fertlerini kaybetmiş kadınlar. Katliamın ardından pek çok Boşnak ailesi Bosna’yı terk ederek, ABD, Yeni Zelenda, Kanada gibi ülkelere göç etti. Katliam emrini veren Sırp birliklerinin Generali Ratko Mladiç ise hâlâ firarda.
Düzenlenen törende kimlikleri teşhis edilen 775 savaş kurbanı Potocari mezarlığına aktarıldı. Böylece mezarlıktaki savaş kurbanlarının sayısı 3,749’dan 4,524’e çıktı.
AB: Srebreniça'da işlenen korkunç sıçlar insanlığı lekelemiştirAB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ve AB Komisyonunun genişleme ve komşuluk politikasından sorumlu üyesi Stefan Füle, Srebrenitsa soykırımının 15'inci yıldönümü nedeniyle yaptıkları ortak açıklamada, kurbanları saygıyla anarak geride kalanlara taziyelerini bildirdiler.
Açıklamada, "Srebrenitsa'da işlenen korkunç suçlar, Avrupa'nın savunduğu değerler, ilkeler ve temel haklarla birlikte hepimizin ortak paydası insanlığı lekelemiştir. Srebrenitsa bugün, geçmişte asla yaşanmaması ve gelecekte hiçbir şekilde tekrarlamaması gereken sessiz bir abidedir" denildi.
Katliamdan geriye kalanların bu acı ve kederi ölene dek yaşayacakları ve anarak teselli bulacakları kaydedilen açıklamada, "Fakat gelecek nesiller için uzlaşma ve barış umudunu gerçekleştirmeye çalışmalıyız. Bu da adaletin mevcudiyetine bağlı. Eski Yugoslavya Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesiyle tam işbirliği acil ve zaruridir. Bireysel hakların iadesiyle savaşta yerlerinden sürülenlerin dönüşü ve topluma entegrasyonu, savaş suçlarına meydan okuyacak ortak bir geleceğin inşası sürecinin parçasıdır" ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, 60 yıllık AB tecrübesinin gösterdiği şekilde, geçmişin yaralarının tedavisinde ortak perspektif yanında daha iyi ve müreffeh bir gelecek için şartlar oluşturmanın faydalı olduğu ve kademeli uzlaşmanın yeni pencereler açabileceği belirtilerek, AB'nin Srebrenitsa'da hayatta kalanlar başta olmak üzere tüm Batı Balkanlar için bunu istediği vurgulandı.
Barış yürüyüşü sona erdiYaklaşık 5.000 kişi, savaştan kaçan Bosnalı Müslümanların Srebrenitsa’dan 110 kilometre uzaklıktaki Tuzla kentine ulaşmak için kullandığı ormanlık yolda yapılan “Barış Yürüyüşü” da dün (10 Temmuz 2010) tamamlandı.
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından “güvenli bölge” ilan edilen Srebrenitsa, 11 Temmuz tarihinde Sırp General Ratko Mladic’e bağlı birliklerce işgal edilmiş, on binlerce Müslüman canını kurtarabilmek için yollara dökülmüştü.
Srebrenitsa halkından birçok kişi, Tuzla’ya uzanan ormanlık yol boyunca Çetniklerce yakalanarak katledilmişti.