Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, bazı bölgelerde arsenikli su krizi yaşandığını kaydederek, “Aslında en büyük tehlike okullarda yaşanacaktır. Şu ana kadar hiçbir önlem alınmadı” dedi.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 2008-2009 eğitim-öğretim yılının 8 Eylül'de, ana sınıf ve ilköğretim birinci sınıf öğrencileri için ise 1 Eylül’de başlayacağını anımsatarak, “Ancak okulların açılmasına çok kısa bir süre kala bazı illerimizde arsenikli su krizi patlak vermiştir” dedi.
Başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere birçok ilde, sularda arsenik miktarının standartların üzerinde olduğunun söylendiğini belirten Koncuk, “İnsanlarımız artık neredeyse şebeke suyunu kullanmaktan korkar olmuştur. Belediye başkanlarının tek yaptığı ise laf üretmek, konu üzerinden siyasi polemikler yapmaktan ibarettir. Hükümetin bu konudaki sessiz tutumuysa halkımız tarafından garipsenmektedir.
Üzülerek söylüyorum ki, Türk halkının sağlığını bu derece ciddiyetle ilgilendiren bu durum karşısında yöneticilerimiz, beceriksiz, basiretsiz ve kriz yönetmekten uzak bir tablo ortaya koymaktadırlar. Kimi bölgelerimiz arsenikli su krizi ile çalkalanırken, aslında en büyük tehlike okullarda yaşanacaktır. Şu ana kadar Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda hiçbir önlem almadığı görülmektedir” diye konuştu.
Çocukların, okullarda arsenik miktarı yüksek olduğu iddia edilen sulardan içeceğine işaret eden Koncuk, konuyla ilgili velilerin Türk Eğitim-Sen’i aradığını anlattı. Velilerin, çocuklarını okula endişeyle göndereceklerini belirttiğini söyleyen Koncuk, velilerin yetkililerin bir an önce önlem almasını istediğini bildirdi.
Koncuk, bu noktada ilgili bakanlıklar tarafından öncelikle yapılması gerekenin riskli illerde şebeke sularının tahlillerinin hızla yapılması olduğunu belirterek sonuçların da kamuoyuna şeffaf bir şekilde açıklanması gerektiğinin altını çizdi.
Koncuk MEB’in ve okul yönetimlerinin alması gereken tedbirleri şöyle sıraladı:
“Okullar, imkânları ölçüsünde su makinesi temin etmelidir. Elbette su makinesi almak ve damacana su kullanmak maliyetli olacaktır. Okullarımızda hizmetli personelin ücreti bile öğrencilerden toplanan paralardan ya da idarecilerin kendi ceplerinden karşılandığı düşünüldüğünde, bunun gerçekleşme ihtimali çok düşüktür. Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı aciliyet arz eden illerdeki okullarımıza ek kaynak aktarmalıdır.
Kantinlerde satılan ambalajlı suların markalı ve Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatlı olmasına dikkat edilmelidir.
Tuvaletlerde “sular temiz değildir, kesinlikle içmeyiniz” şeklinde uyarı levhaları asılmalıdır.”