Konya Karapınar'da bazı yaylalardaki binaların boşaltılması istendi.
Doğal anıtlar felaket bölgesi olmasınKonya’nın Karapınar İlçesi’nde sayıları 100'ü bulan ve giderek genişleyen obrukların binalara 50 metre kadar yaklaşması üzerine, yaylalarda bulunan 80 kadar evin boşaltılması gündeme geldi. Obrukların her an can kaybına neden olabileceğini söyleyen Selçuk Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Güler Göçmez, “Obruk oluşumu 2000 yılından itibaren arttı. Etkilenen yerleşim yerleri bir an önce boşaltılmalı” dedi.
Karapınar İlçesi’nde geçen cuma günü Akkuyu Yaylası’da 30 metre çapında 49 metre derinliğinde obruk oluştu. Selçuk Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Güler Göçmez, “Karapınar’ın jeolojik yapısı gereği yağışlar obruğu tetikliyor. Çünkü toprak suya doyuyor ve kireç taşları, üstündeki toprak örtünün ağırlaşması nedeniyle taşıyamıyor ve çöküyor” dedi.
Tarımsal faaliyetlerin ve özellikle sulu tarımın obruk oluşumunu tetiklediğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Güler Göçmez, “Örneğin mısır slajı için tarla 7- 8 defa sulanıyor ve toprağın suya doyması ile çökme oluyor. Bunun yanında tarım hasadında kullanılan araçlar nedeniyle de göçmeler olabiliyor. Son obrukta mısır slajı ekilen tarlada biçerdöverle hasat yapılıyormuş. Ağır tarım makinelerinin titreşimleri de obruğu tetikliyor” dedi. Yrd. Doç. Dr. Göçmez, bölgede Türk Silahlı Kuvvetlere ait atış poligonunda yapılan atışların da obruklara neden olduğunu kaydetti.
‘Halkın can güvenliği yok’ Karapınar’da obruk hattının güneydoğu- kuzey batı doğrultusunda dizildiğini ve hat üzerinde irili ufaklı 100 kadar obruk bulunduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Güler Göçmez, sadece geçen yıl Süleyman Hacı Yaylası’nda 5 obruk oluştuğunu, haziran ayında İnoba Yaylası’nda ve son olarak da Akkuyu Yaylası’nda obruk meydan geldiğini anlattı.
Oluşan obrukların çoğunun yaylalardaki yerleşim birimlerine çok yakın olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Göçmez, “Bu büyük bir risk oluşturuyor. Halkın can güvenli yoktur. Yapılacak jeoolojik, jeofizik ve hidrojeolojik etütlerle, yeraltındaki bu boşlukların büyüklükleri ve yüzeye ne kadar yaklaştıkları tesbit edebilir. Ama bunun biran önce tesbit edilmesi gerekir. Obrukların nerelerde oluşacağı belirlenerek, bölgedeki halk buralardan uzaklaştırılmalı, tarımsal alanlar için başka alternatifler bulunmalıdır” dedi.
Kurtbasan Yaylası'ndaki obrukların evlerin arasında olduğunu, İnoba Yaylası'ndakki obrukların da evlere çok yaklaştığını anlatan Yrd. Doç. Dr. Göçmez, “Şu ana kadar tesadüfen can kaybı olmadı. Ama heran olabilir. Obrukların bulunduğu yaylalardaki insanlar, mutlaka buralardan uzaklaştırılmalıdır. Yerleşim yerleri boşaltılmalıdır” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Güler Göçmez, MTA Genel Müdürlüğü’nün bölgenin risk haritasını oluşturmak için çalışma başlatacağını da hatırlatırken, “Konya’daki obruk oluşumu 1936’da başlıyor. 2000 yılından itibaren ise arttı. Bugüne kadar tedbir alınmalıydı. Önlem için çok geç kalındı” diye konuştu.
Belediye başkanı: Halk tedirgin Karapınar Belediye Başkanı AKP'li Mehmet Mugayitoğlu da obrukların yerleşim yerlerinin yakınına kadar geldiğini belirterek, halkın tedirgin olduğunu söyledi.
Geçen cuma günü meydana gelen obruğun yerleşim yerine ve Adana- Konya Karayolu’na yaklaşık 150 metre uzaklıkta olduğunu kaydeden Başkan Mugayyitoğlu, “Bu obruk bir binanın altında da olabilirdi. Zaten obruk oluştuğu sırada bu tarla üzerinde hasad çalışması yapılıyordu. Ama o an traktör veya insan olsaydı, büyük tehlike arz edecekti” dedi.
MTA'nın çalışma programı içinde bölgenin risk haritasını oluşturacağını hatırlatan Başkan Mugayyitoğlu, “Bu çalışma sonuçlanana kadar elimizden gelen birşey yok. Bu çalışmanın biran önce başlayıp sonlanması ve gerekli tedbirlerin alınması lazım. Çünkü halk tedirgin panik içinde” diye konuştu.
Olayı yaşayanlar anlatıyor Bu arada Akkuyu Yaylası’nda mısır tarlasında oluşan obruk sırasında, tarlada çalışma yaptığını belirten 41 yaşındaki Mustafa Çınar, “Biçerdöver ile tarlada hasat yapıyordum. Obruğun oluştuğu alandan yaklaşık 30 dakika önce yaya olarak geçmiştim. Obruk çalıştığımız alana 60 metre uzaklıkta oldu. Büyük bir gürültü duydum. Önce biçerdöverden olduğunu sandım. Araçtan indiğimde toprağın çöktüğünü fark ettim. Hala olayın şokunu üzerimden atamadım” dedi
Tarla sahibi 54 yaşıhndaki Abdullah Yarmaoğlu da 160 dönüm olan tarlasının 7-8 dönümünün obrukla kaybolduğunu, Tarım İl Müdürlüğü'nün ise zararırın yüzde 40'ını karşılayacağını söyledi.
Bölgede son oluşan büyük obruk ziyaretçilerin ilgisini çekerken, birçok kişi de burada hatıra fotoğrafı çektiriyor.
Yaylalarda oturanlar ne diyor?Karapınar'ın İnoba Yaylası’nda oturan 10 Kasım 2008 günü oluşan obruğun evine 150 metre kadar yaklaştığını belirten 50 yaşındaki Mehmet Köroğlu ise maddi durumunun kötü olduğunu bu nedenle evini terk edemediğini söyledi.
Mehmet Köroğlu, “Yaylada 30- 40 kişi vardı. Obruk meydana geldikten sonra yarısı Karapınar’a taşındı. Benim bir güvencem ve Karapınar’da işyerim yok. Ekonomik durumumda iyi olmadığı için buradayız. Korku içinde yaşıyoruz” dedi.
Eşi Müzeyyen Köroğlu da zaman zaman obruktang ürültülering eldiğini ve toprak kaymasının devam etitğini belirterek, “Hamile gelinim var, çok korkuyor. Ona sesin atış poligonundang eldiğini söylüyoruz” diye konuştu.
Kayalı Yaylası oturan 56 yaşındaki Mustafa Uğur Aydınbelge de “Obruklar ev ve tarlalarımaz çok yakın. Ne evimize ne de tarlamızda rahatız” dedi.
Kurtbasan Yaylası’nda evlere 3 yıl önce meydana gelen obruğun evlere 50 metre kadar yaklaştığını söyleyen Niyazi Yeşilyurt ise, “Bu obruk ilk önce küçük bir çatlaktı, giderek derinleşti” dedi.
Obruklar yüzlerce yılda oluşuyor Selçuk Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Güler Göçmez, obrukların oluşumuyla ilgili şunları söyledi:
“Konya’nın Çumra ve Karapınar ilçeleriyle Karatay İlçesi’ne bağlı Kızören Köyü arasındaki alanda Obruk Platosu dediğimiz alanda, iç karstlaşma ile oluşan dünya harikası dediğimiz yapılar vardır. Bu yapılar, doğal ve güzel yapılar olmasına rağmen, korumaya zorunlu olduğumuz yapılardır. Yeraltı suları, karbonikasitle zenginleştiği ve asidik özellik taşıdı için o bölgedeki kireç taşlarını eritmektedir. Eritme birkaç gün değil, yüzlerce yılı içerir. Bu akışı sırasında sürekli kireç taşını eriterek yeraltına mağaralar oluşturur. Bu mağaralar, yüzeye doğru yaklaşmaktadır. Zamanla mağaralardaki sular çekiliyor. Mağaraların üzerindeki toprak örtü de kendini taşıyamıyor ve üzerindeki toprak örtü büyük bir gürültü ve patlamayla çöküyor. Ağız çapları küçük, derinlere doğru çapları genişleyen çukurlar oluşuyor. Bu çukurlara obruk adı verilmektedir.”
(DHA)