ABD’nin IŞİD saldırısını analiz eden Star gazetesi yazarı Selim Atalay, “Şimdi ne olacak? IŞİD’in duruma nasıl tepki vereceğine bağlı... Erbil’e ya da Bağdat’a normal bir saldırı koluyla ilerlerse, vurulacak. Normal bir saldırı kolu yoksa... Hava bombardımanı organize ordulara karşı etkilidir de, milislere karşı balyozla sivrisinek öldürmeye benzer. Ve galiba milislere karşı savaş uçakları değil, İHA’ların kullanımı artacak” dedi.
Selim Atalay, “Peki bu yardım ve bombardıman kartı ne zamana kadar kullanılır? Obama hâlâ -Bağdat’ta işleyen bir hükümet- umudunu koruyor. O gerçekleşirse, Irak ordusunun etki kazanacağını ve ülke birliğinin sağlanacağını düşünüyor. Aslında bu bir temenni... ABD Genelkurmayı, sonsuza dek bombardıman kartını taşımayacaklarını -görev gücünü ve yetkisini sürekli genişletmeyeceklerini söylüyor... Ama bu görevin bitiş tarihi yok...” görüşünü dile getirdi.
IŞİD’in Erbil’e 50 kilometre yaklaşması ve Ezidilerin Sincar Dağı’na sığınmasının ardından örgüte yönelik harekat emri veren Barack Obama, bu emri veren 4. Amerikan Başkanı oldu.
Daha önce Ronald Reagan, George Bush ve oğlu George Walker Bush Irak’a operasyon emri vermişti. NTV New York Temsilcisi ve Star gazetesi yazarı Selim Atalay, Irak’ta Obama’nın emrini verdiği operasyonun başarı şansını değerlendirdi.
Selim Atalay’ın Star gazetesinin bugünkü (9 Ağustos 2014) nüshasında yayımlanan, “Irak’ta harekat emri veren 4. ABD Başkanı” başlıklı yazısı şöyle:
‘Irak’ta harekat emri veren 4. ABD Başkanı’
Irak’ta öngörü dışı kaos var... ABD, perşembe gecesinden beri bayır aşağı yuvarlanan Irak’ı toparlamaya çalışıyor... Salı günkü yazıyı ‘Halen üç merkezin, farklı nedenlerle Irak’ta yardıma ihtiyacı var: Erbil, Bağdat ve Washington... Kimden yardım isterler acaba?’ sorusuyla kapatmıştık.
Salıdan beri bu üç merkezden en önce Erbil kaymaya başladı... Bağdat’ta güvenlik sorunları başladı, bombalar patladı... Washington izlemedeydi. O kadar uğraşılmasına rağmen Bağdat siyaseten, Erbil de askeri olarak çökmeye başlamıştı.
IŞİD Erbil’e yönelince ve de -Sincar Dağı’na sığınan siviller- konusu Batı medyasında çok işlenince, Washington harekete geçti... Aynı sırada Fransa BM Güvenlik Konseyi’ni toplayıp, IŞİD’in Irak’ta Ezidi, Hristiyan, Türkmen ve Kürt sivillere karşı, dolayısıyla insanlığa karşı suç işlediğini belirtip, hukuki-ahlaki zemin oluşturdu...
Peşmerge’nin Erbil’e uzanan hattı tutamaması sonucu IŞİD, perşembe günü kente 50 km yaklaştı... Meğer IŞİD, ABD’nin Irak ordusuna bıraktığı zırhlıları ele geçirmiş ve o araçlarla yıldırım harekatı yapmaktaymış. Erbil’in düşme ihtimali panik yarattı, havaalanı kaçmaya çalışanlarla doldu. Kentten göç başladı. En dramatik gelişme, Londra borsasında işlem gören ve Kuzey Irak’ta petrol çıkaran şirket hisselerine gelen satıştı. O hisseler çakıldı... Ve petrol devi Exxonmobil, telaşla bölgeden çekildiğini duyurdu, ki en önemli gösterge buydu... Petrol işleri böyledir: İstikrarı olmayan arazilerde petrol çıkarmanın istikrarı olmaz!..
Erbil’in kısa süreli de olsa düşmesi, -Kürt Yönetimi- denen oluşumu ve buna bağlı bütün hesapları yok eder, büyük kriz yaratır ve kitle katliamına kapı açardı... Perşembe günü Erbil’in düşme senaryoları sürerken Bağdat’ın istese de yapacak bir şeyi yoktu. Washington ise çıkış yolu arıyordu...
ABD için Erbil ve Kürdistan, Irak’taki tek güvenilir ada... Ayrıca Kürtler’in korunması için taahhüt var, yeni bir satışı kimse kaldıramaz... Hatırı sayılır petrol de var... Gel gör ki, ABD Başkanının Erbil’i korumak için ek asker yollaması mümkün değil... Yalnızca önceki ay yollanan 800 kadar özel kuvvet ve istihbaratçının bir kısmı Erbil’de. Başkan durup dururken bir yeri de bombalatamıyor.
Washington’un elini kolaylaştıran, -dağa sığınan Ezidiler’in durumu- oldu. Sivillerin aç susuz kalması, IŞİD’in din saldırısı yapması, ABD için yeterli gerekçeyi oluşturdu. Zaten Obama, IŞİD’in yaptıklarının soykırım olduğunu ve Bağdat’tan da davet aldıklarını söyleyip, -Dağa havadan yardım... Erbil’i de havadan koruma- planını duyurdu.
Şimdi ne olacak? IŞİD’in duruma nasıl tepki vereceğine bağlı... Erbil’e ya da Bağdat’a normal bir saldırı koluyla ilerlerse, vurulacak. Normal bir saldırı kolu yoksa... Hava bombardımanı organize ordulara karşı etkilidir de, milislere karşı balyozla sivrisinek öldürmeye benzer. Ve galiba milislere karşı savaş uçakları değil, İHA’ların kullanımı artacak.
Ya da başka hesapta olmayan IŞİD çılgınlıkları beklenebilir... Bu arada dikkat çekici olan, IŞİD’in olabildiğince kışkırtıcı ve kanlı eylemleri tercih etmesi ve IŞİD nerede bitiyor, Irak’ın Sünni tepkisi nerede başlıyor belli olmaması...
Obama, Bağdat’ta bir başbakan bulunur ve işleyen bir hükümet kurulursa, ABD’nin vereceği desteğin daha da artacağını ve bölgedeki ülkelerle de işbirliği yapılacağını söyledi. Bağdat’ta bu konularda İran söz sahibi...
Peki IŞİD, haziranda Bağdat’a yöneldiği zaman bombardımana uzak duran Obama neden şimdi bombardıman- dedi? Bu durumu: Bağdat’ta karışık siyasi tablo vardı, Şiiler adına askeri harekat yapıyor- durumuna düşmek istemedik. Burada ise dağa kaçan siviller var. Bu kez yalnızca insani kaygılar sözkonusu- diyerek açıklıyorlar.
Peki bu yardım ve bombardıman kartı ne zamana kadar kullanılır? Obama hâlâ -Bağdat’ta işleyen bir hükümet- umudunu koruyor. O gerçekleşirse, Irak ordusunun etki kazanacağını ve ülke birliğinin sağlanacağını düşünüyor. Aslında bu bir temenni...
ABD Genelkurmayı, sonsuza dek bombardıman kartını taşımayacaklarını -görev gücünü ve yetkisini sürekli genişletmeyeceklerini söylüyor... Ama bu görevin bitiş tarihi yok...
1991’de Saddam’dan kaçan Kürtler Türkiye’ye sığınınca, uçuşa yasak bölge ile Irak Kürdistan’ı güvenlik altına alınmış, o görev 2003 Irak’ın işgaline dek sürmüştü... Şimdi düşünmemek elde değil: IŞİD Suriye’de doğdu, ve ancak Erbil’i tehdit eder hale gelince hedef alındı... Suriye’de de siviller zulüm gördü ve hâlâ görüyor, ama orada bombardımanın lafı yok... Mevcut adımlar, Suriye’yi bir kenara bırakıp Irak’ın toparlanması adımları... Mümkün olacağını sanmıyoruz...