T24- Başbakan’ın çılgın projesini eleştiren ve alaycı bir üslup kullanan HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, “Kanal İstanbul projesinin ardından oluşacak hafriyatla boğazın ortasına Başbakan için bir başkanlık sarayı yapalım” dedi. Erdoğan’ın İstanbul’u Menhattın veya Hong Kong ile karıştırdığını söyleyen Kurtulmuş, “Oralar uluslararası finans kapitalizminin show room’udur. Oralarda üretim yok, insan da yok” şeklinde konuştu.
Partisinin Eyüp ilçe merkezinin açılısında konuşan Halkın Sesi Partisi (HAS PARTİ) Lideri Numan Kurtulmuş, Başbakan Erdoğan’ın çılgın projesini eleştirdi. İstanbul’a ikinci boğaz fikrinin bir fanteziden ibaret olduğunu belirten Kurtulmuş, “Sayın Başbakan sanki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı gibi konuşuyor. Bu bir devlet projesi ise neden deprem ve çevre etüdü yapılmadı? Neden finansman kaynağı hakkında bir şey söylenmedi? Sadece bilgisayar tasarımları var. Başbakanın söylediği gibi sadece hayalden ibaret” dedi.
Başbakanın geçmiş dönemde İstanbul’a vize uygulamasını savunduğunu hatırlatan HAS Parti Lideri, “Şimdi ne değişti de İstanbul’da nüfus patlaması yapacak bir projeyi dillendirmeye başladınız” diye sordu.
Başbakanın İstanbul’u Manhatten, Singapur veya Hong Kong’a benzettiğini savunan Kurtulmuş, “Buralar uluslar arası finans kapitalizmin show-room’udur. Buralarda üretim yok, halk yok. Adil dağıtım hakça paylaşım yok” ifadelerini kullandı.
Kanal İstanbul projesinin seçim döneminde yoğun bir şekilde dillendirileceğini ancak seçimlerin ardından halka unutturulacağını söyleyen Kurtulmuş, “Tıpkı 12 Eylül referandumunda 12 Eylül’le hesaplaşacağız dediler ondan sonra unutturdular. Bu proje de buna benzeyecek” dedi.
Söz konusu projenin uygulamaya girmesi halinde devasa boyutta hafriyatın oluşacağını belirten Kurtulmuş ilginç bir öneri sundu: “Kanal İstanbul’dan çıkacak hafriyatla Boğaz’ın ortasına başbakan için bir Başkanlık sarayı yapalım.”
Açıklanan YGS sonuçlarına da değinen Kurtulmuş şöyle konuştu: “Görüyoruz ki sınavda 38 bin gencimiz sadece bir soru bilebilmiş. O da ismin ve soy ismin. Böyle bir durumda ne milli eğitimden bahsedilebilir ne de bu ülkede bir eğitimin sisteminin varlığından söz edilebilir”