T24- 6 bin 700 kilometreyle yeryüzünün en uzun nehri olan Nil, 7 ülkeden geçiyor. Bir yandan aşırı sulamanın sonuçları, diğer yandan kirlilik tarımı vuruyor. Azalan kaynaklar, yeni siyasi gerilimleri haber veriyor.
6 bin 700 kilometre boyunca uzayan Nil, yeryüzünün en uzun nehri. Mısır, 1929 yılında İngiliz sömürgesi döneminde imzalanan antlaşma uyarınca Nil sularının büyük bir bölümünü kullanma hakkına sahip. Ancak Mısır'da yaşamın kaynağı Nil suları artık yetmiyor. Nil çevresinde yaşayan yaklaşık 80 milyon kişi büyük bir su sıkıntısı içinde. Bundan da en çok bölgede yaşayan çiftçiler etkileniyor. Bölgede her üç Mısırlı'dan birinin geçim kaynağı ise tarım. Diğer yandan Nil Havzası'nda bulunan diğer ülkeler de nehrin azalan suyundan daha fazla yararlanmak istiyor.
Çölden tarım arazisine
Akdeniz kıyılarına sadece 80 kilometre uzaklıktaki Nil Deltası’nda yer alan Yeni Nubaria'da tarım durmuş durumda. Mısır yönetimi 250 hektarlık çöl bölgesini, 1980’li yıllarda tarım arazisine dönüştürmüştü. Bu sayede yaklaşık 200 bin çiftçiye yeni bir umut doğmuştu. Nil sularının kanallarla taşındığı tarım arazisinde yer fıstığı, portakal ve fasulye yetiştirilmeye başlandı. Ancak bugün Nil sularının azalması, bölgede canlandırılan tarımı sekteye uğratmış durumda. 23 yıldır tarımla uğraşan Abdul Çatr Tarım Bakanlığı'nın ilanı üzerine tarım arazisine dönüştürülen alandan toprak aldığını ancak toprağını su sıkıntısı nedeniyle iki yıl sonra işleyemediğini ifade etti.
Bölgedeki en önemli sıkıntı Nil Nehri’nden gelen suyun gittikçe azalması. Yeni Nubaria'da çölden tarım alanına dönüştürülen bölgenin yüzde 15'i artık kullanılamaz durumda. Yeraltı sularının yükselmesi ve suyun tuzlu olması tarımı engelliyor. Akdeniz'e akan Nil sularının azalması, deniz seviyesinin düşmesine de neden oluyor. Bu da sulamayı iyice güçleştiriyor.
Su kirliliği artıyor
Diğer bir sorun da su kirliliği. 20 milyon nüfuslu Kahire’den zehirli atıklar Nil Nehri’ne akıyor. Ve böylece Nil Deltası hastalıkların arttığı, yaşam beklentisinin azaldığı bir bölgeye dönüşüyor.
Alman Teknik İşbirliği Kurumu GTZ uzmanlarından Paul Weber,“Bunu kesinlikle böyle görüyorum. Ülke nüfusuna her yıl yaklaşık 1 milyon 600 bin kişi ekleniyor. Hiçbir yönetim, hiçbir program ve uluslararası işbirliği bu kadar insana, geleneksel tarımcılık dışında gençlere iş ve ekmek sağlayamaz" diyerek, Mısır yönetiminin artan kuraklık ve nüfusla mücadele edemediği takdirde, sefaletin yayılmasının kaçınılmaz olduğunu belirtti.
Su kavgası
Bu arada Nil sularının kullanım hakkıyla ilgili sorun da devam ediyor. Nil Havzası'nda bulunan 7 ülke, Mısır ve Sudan'ın muhalefetine rağmen 14 Mayıs 2010'da Nil sularının paylaşımı konusunda bir antlaşmaya imza attı. Nil'in büyük bir kısmını Mısır'ın kullanmasına tepki gösteren ülkeler, daha adil bir paylaşım istiyor. Ancak Nil suları şimdiden sadece Mısır'a bile yetmiyor.
(Thomas Kruchem / Çeviri: Gezal Acer Editör: Hülya Köylü, Deutsche Welle Türkçe)