Politika

Nihat Hatipoğlu'nun 13 yaşındaki çocuğa din değiştirtmesi TBMM gündeminde

HDP'li Garo Paylan, Hatipoğlu'nu RTÜK'e şikâyet etti

15 Mayıs 2019 18:21

T24 Ankara

HDP  Diyarbakır İstanbul Milletvekili Garo Paylan, ilahiyatçı Nihat Hatipoğlu’nun canlı yayına çıkardığı 13 yaşında Ermeni-Hristiyan çocuğa şehadet getirterek “Müslüman olduğunu” ilan eden etmesini Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) şikayet etti. 13 yaşındaki Arthur’un ağır çocuk istismarına maruz bırakıldığına dikkat çeken Paylan, ailenin çocuklarının yayına çıkartıldığından haberleri ve bu onayları olmadığına ilişkin açıklamalarını hatırlatarak  “Söz konusu programda yaşanan açıkça çocuk istismarıdır ve çocuk hakları ihlalidir. Bununla birlikte,  RTÜK’ün 6112 sayılı Kanunda belirtilen yayın ilkelerine açıkça aykırıdır” dedi.

HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu da üyesi olduğu TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK)’nda aynı konuyu gündeme taşıdı ve “Yani bu ne bir Müslüman çocuğa yapılabilir ne bir Hristiyan çocuğa yapılabilir” dedi.

Kerestecioğlu’nun komisyon konuşması şöyle:

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Bir de çok vahim bir şey daha var kısaca değinmek istediğim: Bir televizyon programında bu Nihat Hatipoğlu’nun bir Ermeni çocuğa kelimeişahadet getirtip “Müslüman yaptık.” diye ortaya çıkması. Şimdi çocuk hakları daimî komisyonu yok, maalesef kurulamadı daha, kurulması için de hep girişimde bulunuyoruz, aslında bütün partilerin isteği var ama bir türlü gündemde ona sıra gelemiyor. Bu, çok vahim bir şey, 13 yaşındaki bir çocuk ve ailesi gerçekten çok üzüntü içerisinde çünkü her kesimden, Ermenistan’dan da acayip baskılar alıyorlarmış. Yani bu ne bir Müslüman çocuğa yapılabilir ne bir Hristiyan çocuğa yapılabilir; 13 yaşındaki bir çocuk kendi iradesine yeterince vâkıf mıdır, vâkıf olsa bile bir televizyon programında ve milletin önünde “Sen şimdi Müslüman oldun, adının da değişmesini ister misin?” deyip o anda çocuğa bir de onu sorup, adını da televizyonda değiştirtmek gibi bir gaflet ve dalalet içerisinde bulunmak bir din insanına yakışmaz diye düşünüyorum. Bu konuda buranın da özellikle aileye -çünkü şimdi açıklamalar yapıyor aile ama korkuyor ve çekiniyor da aynı zamanda - en azından bunun doğru bir şey olmadığının söylemesi ve aileye bir baskı gelirse onlara da biraz destek olması gerekir diye düşünüyorum. Onun için burada dile getirmek istedim. Yani çocukların bu şekilde istismar edilmemesi lazım; bu, resmen bir taciz aslında.

Garo Paylan’ın RTÜK’e yaptığı şikayet dilekçesi şöyle:

ATV logolu yayıncı kuruluşun 11 Mayıs 2019 tarihinde saat 19.40’ta yayınlanan "Nihat Hatipoğlu ile İftar" adlı programında, 13 yaşında Ermeni-Hristiyan bir çocuk -ailesinin onayı olmaksızın- yayına çıkartılmış, şehadet getirtilerek dinini değiştirdiği ilan edilmiştir.

Yayına çıkartılan kişi 13 yaşındadır ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasası ile Türkiye’nin de taraf olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre ‘çocuk’tur. Ailesinin çocuklarının yayına çıkartıldığından haberi ya da yayına çıkartılıp, dininin değiştirilmesi konusunda onayı kesinlikle yoktur. Kaldı ki öyle bir onay olsa bile; 13 yaşındaki bir çocuğun milyonların önünde dinin değiştirilmesi “çocuğun yüksek yararı” ilkesinin ihlalidir. Nihat Hatipoğlu’nun sunduğu programda yaşanan alenen çocuk istismarıdır. Adı geçen programda 13 yaşındaki A. isimli çocuğun hakları yok sayılmış; çocuk, etnik kimliği ve dini inanışı üzerinden istismara uğramıştır.

Bir çocuğun hakları yok sayılarak ve din ve inanç özgürlüğü istismar edilerek yayına çıkarılması ve dini inancı üzerinden bir televizyon gösterisi için “kullanılması” 6112 sayılı Yasa’nın ve çocuk haklarının açıkla ihlalidir. Bu program aynı zamanda hiçbir yayıncılık sorumluluğuyla da bağdaşmamaktadır. Söz konusu yayınla çocuk haklarına, din ve inanç özgürlüğüne açıkça saldırıda bulunulmuştur. Bununla birlikte hem A.’nın hem de bu programı izleyen diğer çocukların zihinsel ve ahlaki gelişimiyle ilgili sorunlar oluşturabilecek eylemlerde bulunulmuştur.

Ek olarak, söz konusu programda, Müslümanlar tarafından kutsal görülen bir ayda, farklı dinler ve mezheplerden insanların beraber barış içinde yaşayabileceğini göstermek yerine, “ötekini” müslümanlaştırarak sevap işlenebileceği öğütlenip, ayrımcılıktan beslenen bir tutum sergilenmiştir. Milyonlarca insanın izlediği bir televizyon programında sahnelenen bu hal kucaklaşmaya değil nefrete, farklı inançlara karşı tahammülsüzlüğe yol açmaktadır. Aynı zamanda Müslüman halkın da duyguları ve inançları nedeniyle suistimal edildiği ve bir televizyon gösterisine malzeme edildiği bir durum yaratmıştır.

Bu sebeplerle,

Yayıncı kuruluş hakkında, 6112 sayılı Yasa’nın 8/1 maddesinin;

  1. b) “Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz.”

ç) “İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez”

  1. e) “Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez”

ğ) “Çocuklara, güçsüzlere ve özürlülere karşı istismar içeremez ve şiddeti teşvik edemez” bendleri ile

  1. maddede yer alan,

“Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz.”

Hükümlerinin açıkça ihlali nedeniyle ayrı ayrı yaptırım uygulanması için gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.