Gündem

'Ne istedin benim kızımdan?'

Nagehan Karabulut, katil zanlısı Cem Garipoğlu'yla yüzleşmek istediğini söyledi: "Ona, 'Ne istedin benim kızımdan?' derdim."

17 Eylül 2009 03:00

Münevver Karabulut’un annesi Nagehan Karabulut, katil zanlısı Cem Garipoğlu'yla yüzleşmek istediğini söyledi: "Ona, 'Ne istedin benim kızımdan?' derdim" diye isyan etti.

Karabulut, katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun cinayetten 197 gün sonra teslim olmasını NTV'nin canlı yayınında değerlendirdi.

Anne Karabulut, Oğuz Haksever'in sorularını yanıtladı.

Teslim olduğunu duyduğunuzda neler hissettiniz?

Nagehan Karabulut: İlk duyduğumda şaşırdım. Daha önceden de yakalandı, yakalanmadı diye haberler geldiği için bunun ne kadar doğru olduğunu öğrenmek istedik. Bahçelievler’de deyince ayrı bir şok yaşadım. Ben Bahçelievler’de oturuyorum ve orada yakalanıyor. Öyle garip bir şey ki, anne-babalar bizi kendi yerlerine koysunlar. Televizyonda zanlıyı gördüğüm zaman nasıl empati kurabilirsin ki. Sevindik derken; sevinme değil, üzüntü de değil, bu bambaşka bir şey. O zanlının anne babasının çocuğu yaşıyor ama benim kızım gitti, geri gelmeyecek.

Eşiniz ‘Üç gün önce haberimiz oldu’ dedi, bunun anlamı neydi acaba?

Nagehan Karabulut: Haberlerde çıktı, gerçi Vali yalanladı. Bir haber gelmişti ‘Zanlı yakalandı’ diye, ama asılsız olduğu anlaşılınca... Ben dün akşam inanamamıştım, doğru mu yalan mı diye...

'Bir trafik polisi bile göremiyor mu?'

Bahçelievler’de deyince yaşadığınız şoku biraz dinleyebilir miyiz?

Nagehan Karabulut: Çok yakında... Eğer zanlı İstanbul’da saklandıysa, polisin de bunu bulamaması... İstanbul’da ise nasıl dolaşabiliyor, bir trafik polisi bile bunu göremiyor mu?

Eşiniz nasıl?

Nagehan Karabulut: Eşim şu anda işyerinde ama sabah canlı yayına çıktı. Bu haberden sonra eşim 24 saattir uyumuyor. Ben de iki gündür uykusuzum.

'Eşimin beyni darmadağın oldu'

Eşinizin son yaptığı açıklama hepimizi çok üzdü, siz de üzülmüşsünüzdür. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Nagehan Karabulut: Eşim zaten psikolojik tedavi görüyor. Duyguları o kadar karışık ki.. Bir baba olarak düşündüğünüz zaman; zanlı yakalanmamış, günler geçiyor ama bir sonuç yok. Hem psikolojik olarak, hem de aldığı ilaçların etkisiyle beynı darmadağın oldu.

Ne oldu da Süreyya Bey birikti, gitti holdingin önünde o açıklamayı yaptı?

Nagehan Karabulut: Söylediğim gibi, 1-2 ya da 3 ay değil 6 ay geçti. Karşındaki sinirli bir insansa, açık tabirle deliyse o zaman benim de deli olmam lazım ki, daha doğrusu basının da biraz deli olması lazım ki, o deliyi birazcık anlayabilsin.

'O yakalandı diye içim rahat değil'

O tabloda tabii ki cinayetin işleniş tarzındaki ayrıntılar elbette müthiş sarsıcı ama başka ne tür faktörler bunu yarattı? Medya mı, soruşturmanın gidişatı mı, başka biri mi? Nagehan Karabulut: Soruşturmanın gidişatı da tam sonuçlanmadı. Ama bizim aile düşüncemiz bir kişi değil, bir ve birden fazla kişi. Biz sadece Cem Garipoğlu değil, eşimin ‘arka bahçe’ dediği etrafındaki kişilerin de yakalanmasını ve hak ettiği cezaları almasını istiyoruz. Benim içim o yakalandı diye rahat değil. Etrafındaki yardım edenler, birlikte olanlar da en ağır cezayı aldıkları zaman belki bir damla içimize su serpilebilir.

'Çocuk diyorlar neresi çocuk?'

Bu kan parası helallik meselesini bir de sizin açınızdan dinleyebilir miyiz?

Nagehan Karabulut: Hukuken de din olarak da kan parası ya da helallik var mı bilmiyorum. Ama bana göre, bir şeyin helalliği olmaz. Benim kızımı canlı olarak getirsinler, ben 6 aydır yaşadığım uykusuz gecelerimi helal ederim.

Ben teslim olacağına yürekten inanıyordum. Bir Emniyet mensubu çocuğu olarak Türk emniyeti ve adaletine güvendiğimi her zaman belirtmişimdir. Benim dualarım kabul oldu, geldi yakalandı ya da teslim edildi. Ne oldu tam bilmiyorum. Ama asıl bizim davamız şimdi başlıyor. Cezasını görmesi, yardım edenlerin bulunması 7 aydır bu çocuk ne yedi ne içti, nerede saklandı, kimler yardım etti ve nasıl geçindi? Çocuk diyorlar, neresi çocuk? Sorarım size kıskançlık cinayeti olsa ya da yanlış anlamayın, siz cinayet işlemiş olsaydınız. Ani bir tepki gösterirsiniz, testereyi gidip almazsınız. Ama testere önceden alınıyor. Kızımı alıyor ve arka kapıdan eve sokuyor. Bu kıskançlık olayı falan değil. Daha önceden planlanmış bir şey ve tek kişinin olayı da değil. Testere de bıçak da olsa... Çocuk diyorsunuz kızımı ortaya koydu, bıçağı sapladı, sonra birini alıp öbür bıçağı mı sağladı? 5 çeşit bıçak görülüyor, ben anlam veremedim.

'Kimsenin ahı yerde kalmaz'

'Çember daraldı' çok yaygın kullanılan bir deyim. Bu olay polisin çember daraltma operasyonu muydu?

Nagehan Karabulut: Tabii ki, polisin mutlaka büyük bir etkisi olmuştur ama tabii kamuoyu zaten artık bizim davamız olmaktan çıktı, toplumsal bir dava artık. Ama Garipoğlu’yu çok rahatsız etti. İlk başta zanlının, 'Zanlı olup olmadığını nereden biliyorsunuz, daha belli olmadığı için masum konumda' dedi. Ne zaman kamera kayıtları ortaya çıktı, ondan sonra zanlı denmeye başlandı. Allah büyüktür, kimsenin ahı yerde kalmaz. Kamuoyuna, basına teşekkür ediyorum ben. Emniyet Müdürümüz Hüseyin Çapkın’a çok teşekkür ederim.

'Ne istedin kızımdan' derdim

Katil zanlısıyla yüz yüze gelmek ister misiniz?

Nagehan Karabulut: Aslında düşünmedim değil. ‘Ne istedin benim kızımdan’ derdim.

Beraberlikleri sırasında tanıyor muydunuz Cem’i?

Nagehan Karabulut: Sadece isim olarak biliyordum, şahsen görmüş değildim. Kızım bana kendi duygularını, güzelliklerini anlatıyordu. Bir korkunun altına girseydi, bırakırdı. Hakikatten çok akıllı ve çok mantıklı; bambaşka bir çocuktu.

Şu aşamada Garipoğlu ailesine diyeceğiniz var mı?

Nagehan Karabulut: Zanlıyı teslim ettiler diye söyleniyor. Ama kimler yardım etti, kimler destek verdi ve o anda yanında kim vardı?

'Niye kendini öldürmedi'

Teslim olma olayı ailenin bir lütfüymüş gibi olmaya başladı. Sizin görüşünüz nedir?

Nagehan Karabulut: 18 yaşından küçük olduğu söyleniyor. Zanlının kendisinin teslim olmadı. Bunları göz önünde bulundurmak şartıyla polis yakaladı da aile mi teslim etti deniliyor. Başından beri birçok aklımızdan geçti; basından da emniyetimizden de özür dilerim yanlış konuşuyorsam ama polisiyle ailenin bir anlaşması aklımdan geçmedi desem yalan olur. Yaşı küçük diye ceza hafifledi, neredeyse serbest bırakılacak. Kızımı kendi kendini kesmiş konumuna getirecekler. ‘Keşke ben ölseydim’ diyor. O zaman niye kendini öldürmedi! Bir şoka girdin, öldürdün ona üzüldün; niye kendine bıçak saplamadın ya da anında bir ambulans çağırıp hastaneye kaldırmadın. Böyle bir şey olamaz. Hak ettiği cezayı çekeceğine inanıyorum.

Çok metin görünüyorsunuz.

Nagehan Karabulut: Öyle olmam lazım. Kızımı tanısaydınız, bizim ailece ağlamamızı istemezdi. ‘Acizlik’ derdi, ‘Ağlamak güçlü olmak zorundayız’ derdi. Ayakları yere basan bir çocuktu.

Ben kiminle konuşmaya başlarsam başlayayım bir anne olarak kızım gözümün önüne geliyor. Beni yönlendiriyor ağla ya da gül.

Basından şikayetiniz oldu mu?

Nagehan Karabulut: Benim olamaz, zaten hep yanımızdaydı. Birazcık Süreyya Bey’in psikolojisini anlasalardı, çok daha iyi olacaktı.

'Cerrah işini yapsaydı...'

Rahmetli olduğunda soruşturmayı yürüten polis şefi ile şimdiki polis şefi arasında bir fark görüyor musunuz?

Nagehan Karabulut: Benim görmeme gerek yok, bütün Türkiye görüyor. Bir sürü şeyler söyledi ‘Kızına sahip çıksalardı’ falan gibi. Ben kendi vicdanına bırakıyorum. Ama Celalettin Cerrah, kendi işini yapsaydı da bize bu lafı söyleme gereği duymasaydı. Ama Hüseyin Çapkın, olayın üstüne geldi. Namus sözü verdi ve sözünü de yerine getirdi.

Zanlıların biri teslim edildi, diğerleri de teslim edilsin ve hak ettikleri cezayı alsınlar.