Gündem

Yılmaz Özdil'e 'Bize gel, bizde yazarlar özgür' diyen Sözcü, 3,5 ay önce aldığı yazarının köşesini kapattı

Mustafa Sönmez: Sözcü tam bir hayal kırıklığı

30 Ağustos 2014 19:51

Sözcü gazetesi yazarı Mustafa Sönmez, köşesinde "Veda zamanı" başlıklı bir yazı yayımlayarak, okurlarına gazetesi ile arasında gerçekleşen anlaşmazlığı anlattı. ‘Yazma’ denilince, ‘neden yazmayayım?’ sorusuna da makul bir yanıt verilebilmelidir. Uygar olmanın da gereğidir bu. Hürriyet, böyle durumlarda ‘yayın ilkelerimiz’ filan diyor hiç olmasa... Beklerdim ki, Sözcü’nün de böyle bir cevabı olsun. Ama yok... diyen Sönmez "Bu açıdan, Sözcü tam bir  hayal kırıklığıdır" görüşünü dile getirdi.

Mustafa Sönmez’in Sözcü gazetesinin bugünkü (30 Ağustos 2014) nüshasında yayımlanan, “Veda zamanı” başlıklı yazısı şöyle:

 

‘Veda zamanı’

 

Geçen Perşembe öğlen telefonum çaldı. Sözcü’nün ekonomi şefi Atilla Kızıltan’dı arayan. Yönetim, köşe yazılarımı ay sonunda sonlandırmamı istiyordu ve bunu bildirmekle görevlendirilmişti.

Doğrusu önce bir anlam veremedim söylediklerine. Sözcü’de 3,5 aydır haftada 5 gün yazıyordum. Yazma teklifini ve sözleşme koşullarını genel yayın yönetmeni Metin Yılmaz ile konuşmuştum. Dört yıl Cumhuriyet’te, bir yıl kadar Yurt’ta yazdığım yazılara, Sözcü’de devam etmem istenmişti.

Bir kere, bir akit sonlandırılacaksa, sizinle o akdi yapan muhatabın aramasını beklemez misiniz? Usul, adap budur. Kaldı ki, ‘Sorun ne, neden yazmam istenmiyor’ sorularıma cevabı da yoktu Atilla’nın. Metin Yılmaz’ı aradım, neler oluyor, diye sormak için. Toplantıda olduğunu, arayacaklarını söyledi asistanı. Ancak, arayan soran olmadı.

* * * *

Sözcü’de 3.5 ayda 70’in üstünde yazı yazdım. Hiçbiri ile ilgili gazete yönetiminden tek bir eleştiri, bir uyarı gelmedi. Sözcü’nün kuruluş yıldönümü yemeğinde gazete sahibi ve tüm yöneticiler, yazarlar ile beraberdik. Sağolsunlar, yazdıklarımla ilgili pek güzel iltifatlar yapılıyordu. Bunun üzerinden birkaç hafta ancak geçmişken hiçbir eleştiri ve uyarıda bulunmadan pat diye ‘artık yazma’ denilmesini anlayabilmiş değilim.

Sözcü, yazarlarına özgürce yazma imkanı sunduğunu her fırsatta belirtiyor. Bunu, bu ana kadar, her sorana ben de söyleyebilirdim. Gördüğüm muameleye o nedenle hayret ediyorum.

Bir gazetenin yayın çizgisinde demokratlık iddiası, gazete çalışanları, yazarlarıyla ilişkilerinde de geçerli olmalıdır. ‘Yazma’ denilince, ‘neden yazmayayım?’ sorusuna da makul bir yanıt verilebilmelidir. Uygar olmanın da gereğidir bu. Hürriyet, böyle durumlarda ‘yayın ilkelerimiz’ filan diyor hiç olmasa… Beklerdim ki, Sözcü’nün de böyle bir cevabı olsun. Ama yok. Bu açıdan, Sözcü tam bir hayal kırıklığıdır.

* * * *

Sağlık olsun. Hayat devam ediyor ve edecek. Biz doğru bildiklerimizi her yerde, her şartta söyledik, yine söyleriz. Yılmaz Özdil’in köşesini Hürriyet elinden alınca, “Bize gel, bizde yazarlar özgürce yazar”, diye dayanışma gösteren Sözcü’deki yazar arkadaşlarımın, benim için bir dayanışma içine girip girmediğini soranlara, sadece acı bir gülümseme ile cevap veriyorum .

Lafı daha çok uzatmadan, elveda diyorum.

Hoşçakalın…