Ekonomi

Mustafa Koç: Projeleri engellemenin bir anlamı yok

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç; "2012 yılı, en yüksek seviyede yatırım harcaması gerçekleştirdiğimiz yıl olacak" dedi.

29 Aralık 2011 02:00


T24 -
 Kısa vadeye yönelik belirsizlik ve endişeler nedeni ile stratejik yatırım projelerini duraklatmanın doğru olmadığını söyleyen Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç; "2012 yılı, en yüksek seviyede yatırım harcaması gerçekleştirdiğimiz yıl olacak. Herhangi bir sanayi yatırımının geri dönüş süresi asgari 4-5 senedir" dedi.


şirketlerinin kombine 2012 yatırım bütçeleri toplamının 6,5 milyar lira civarında planlandığını açıklayan Koç: Bunun içerisinde en büyük pay, Tüpraş'ın Fuel-Oil Dönüşüm Projesine ait.Önümüzdeki yıllarda devreye girecek yeni araç projeleri devam eden Ford Otosan,Tüpraş'tan sonra en yüksek yatırım bütçesine sahip şirketimiz.

Global piyasalarda risk iştahının düşük olmasını beklediğimiz 2012 yılında şirketlerimizin (Türk şirketlerinin) yatırımlarının finansmanında dış kaynağa erişim konusunda, son iki yıldaki kadar rahat olamayabileceklerini düşünüyorum.Dolayısıyla, yatırımlarda beklenen yavaşlamanın birinci nedeni finansman kısıtı olarak gözüküyor.

Risk yönetiminin önemli araçlarından birisi yumurtaların tümünü aynı sepete koymamak, yani farklı iş kollarında veya farklı pazarlarda faaliyet göstermektir.

Medine Taşdelen Yıldırım - Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, 2011
değerlendirmesi ve 2012 beklentilerine ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de son 2 yıldır yatırımlarda çok hızlı bir büyüme gerçekleştiğini, özel sektörün yatırımlarının 2010'da reel bazda yüzde 33,5 büyürken, 2011'in ilk 9 aylık dönemindeki artışın yüzde 30'u bulduğunu hatırlattı.


Yatırımlarda gözlenen bu hızlı artışların bir kısmının 2008 ve 2009 yıllarında ertelenen yatırımların hayata geçirilmesi sayesinde olurken, daha önemli bir kısmının ise yeni yatırımlar olduğuna değinen Mustafa Koç, şunları kaydetti:

Artık hemen herkesin bildiği gibi, Türkiye'nin, bu yüksek yatırım iştahına karşın bunu finanse edecek miktarda iç tasarrufu yok. Bu nedenle de yabancıların tasarruflarını kullanarak, yani dış borçlanma yoluyla bu yatırımları finanse ediyoruz. Bu nedenle, global piyasalarda risk iştahının düşük olmasını beklediğimiz 2012 yılında, şirketlerimizin yatırımlarının finansmanında dış kaynağa erişim konusunda, son iki yıldaki kadar rahat olamayabileceklerini düşünüyorum.

Dolayısıyla, yatırımlarda beklenen yavaşlamanın birinci nedeni finansman kısıtı olarak gözüküyor. Ayrıca, dünya ekonomisindeki belirsizlikler ve büyüme oranlarına ilişkin olumsuz beklentiler de yeni yatırımların fizibilitesini düşürdüğü için yatırım iştahını sınırlıyor. Bu da, yatırımların yavaşlaması beklentisinin arkasındaki ikinci neden... Tüm bunlara rağmen, Türkiye'de yatırımlarda 'keskin bir dönüş' olmasını beklemiyorum. Bunun birinci nedeni, Türk bankacılık sektörünün sağlam yapısı...

Her ne kadar kredi büyüme hızında bir düşüş olacaksa da bankalarımızın sağlam yatırım projelerine kredi sağlamaya devam edeceklerini düşünüyorum. İkinci neden ise yatırımcıların ekonomiye duydukları güvenin, son birkaç aydır nispeten azalsa da kabul edilebilir düzeylerde kalması. Son olarak, şu anda içinden geçtiğimiz dönemin geçici bir 'dengeleme' dönemi olduğunu kabul ediyor ve planlarımızı buna göre yapıyorsak, uzun vadede Türkiye'de yatırım yapma iştahını artıran temel faktörlerde önemli bir değişiklik olmaması nedeniyle, yatırımları çok ani bir şekilde kesmek şu an için çok makul gözükmüyor.


Uluslararası yatırımlar önündeki temel engeller

Türkiye'de uluslararası yatırımların önündeki temel engellerin, yasal çerçeve ve yasaların uygulanması, kayıt dışı ekonomi, vergi ve teşvikler, siyasi istikrarsızlık ve ekonomik istikrarsızlık olarak öne çıktığına işaret eden Koç, bu bağlamda, yatırımcı şirketler için en öncelikli konulardan biri olan hukuki öngörülebilirlik ve sürdürülebilirliğe vurgu yapmak gerektiğinin altını çizdi.

Mustafa Koç, ''Özel sektörün görüşleri alınmaksızın ve herhangi bir geçiş dönemi konmadan yapılan ani mevzuat değişiklikleri, yatırımcılar arasında güvensizlik yaratarak yeni yatırımlar önünde ciddi bir engel oluşturabiliyor. Bu nedenle, gerekli mevzuat ve uygulamalar uluslararası standartlara uygun olarak hayata geçirilmeli. Mevzuatta değişiklik yapılırken, ilgili tarafların görüşünün alınarak doğru ve sürdürülebilir bir düzenleme hazırlanması sağlanmalı.

Ayrıca, uygulamaların geriye dönük olarak işlememesi, yorum farklılıklarına mahal vermeyecek şekilde mevzuatın açık ve basit olarak hazırlanması gerekiyor. Son olarak, istihdam ve katma değeri yüksek yatırımların ve sermayenin çekilmesi, istihdamın artırılması yönünde vergi ve teşvik enstrümanlarının iyileştirilmesi ve etkinleştirilmesi de öncelikler arasında olmalı diye düşünüyorum'' şeklinde değerlendirme yaptı.


'Arçelik çok iyi bir örnek...'

Türk şirketlerinin son yıllarda yurt dışına açılma stratejileri ve yurt dışı fırsatları yakından takip etmeleri konusunda da Koç, şu görüşleri dile getirdi: Biliyorsunuz risk yönetiminin önemli araçlarından birisi yumurtaların tümünü aynı sepete koymamak, yani farklı iş kollarında veya farklı pazarlarda faaliyet göstermektir. Türkiye, sektörlerimizdeki düşük doyum oranları ve ekonomik koşullardaki olumlu gidişat sayesinde büyüme potansiyeli çok yüksek olan bir ülke. Ancak faaliyet gösterilen pazarların çeşitlenmesi bizlere hem coğrafi riskleri asgariye indirmek, hem global bir oyuncu olarak dünya piyasalarında yer almak, hem de farklı pazarlardaki fırsatları doğru kullanmak adına pek çok açılım sağlayabilir.

Dolayısıyla şirketlerimizin yurt dışı fırsatlarını da yakından takip etmelerini çok olumlu bir gelişme olarak görüyorum. Küreselleşme eğilimleri ile artık sadece ülkemizdeki değil, dünyada bizim sektörümüzde iş yapan diğer şirketlerle de birebir rekabet halindeyiz. Rekabet avantajlarımızı sürdürülebilir kılmak için farklı ülkelerdeki rakiplerimizi iyi tanımalı, biz de bu ülkelerdeki fırsatları iyi takip ederek, verimlilik ve risk açısından en doğru dağılımı hedeflemeliyiz. Bu konuda Arçelik'in çok iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum.

Arçelik, artık bir dünya devi olma yolunda hızla ilerliyor. Bugün sadece Türkiye'de değil, Romanya, Rusya, Çin ve Güney Afrika'da üretim merkezlerimiz var. 100'ün üzerinde ülkeye ihracat yapıyoruz. Birçok ülkede sektörde lider konumdaki ilk üç oyuncudan biriyiz. Beko markası, 13 Batı Avrupa ülkesi toplamında ilk 5 markadan biri. Bir yandan Avrupa'daki olumsuz gelişmelerin etkilerini pazar paylarımızı artırarak azaltmayı hedeflerken, bir yandan da yeni işbirlikleri, dağıtım kanalları ve üretim merkezleri ile farklı ülkelerin ihracatımızdaki payını artırmaya yönelik bir strateji izliyoruz.


'Şirketlerimizde açık pozisyon seviyelerine limit getirdik'

Türk şirketleri ve finans kurumları açısından krizin etkilerinin minimuma indirilmesi noktasında en fazla dikkat edilmesi gereken riskler konusunda da Koç, ''Biz Koç Topluluğu şirketleri olarak, 2008 yılının başından bu yana tüm şirketlerimizde borçlanma ve açık pozisyon seviyelerine limit getirdik. Bunların yanı sıra likidite, faiz, kur, emtia fiyat ve kredi risklerimizi de yakından takip ediyor ve spekülatif riskler almamaya dikkat ediyoruz. Özellikle belirsizliğin arttığı bu dönemlerde ,bu risklerin çok iyi yönetilmesi gerektiğine inanıyor ve gerektiği yerde çeşitli hedging mekanizmaları ile bu risklerin azaltılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu finansal risklerin yanı sıra portföyün coğrafi risklere karşı çeşitlendirilmesinin gerekli olduğuna inanıyoruz'' şeklinde değerlendirmede bulundu.

Avrupa'daki krizin büyümesine karşı hazırlıklarını bilanço ve aktif kalitesinin güçlü tutulması, verimlilik ve tasarruf sonucu sağlıklı bir karlılık seviyesi oluşturulması, satışların dağılımının çeşitlendirilmesi, gelişmekte olan risklerin yakın takibe alınması ve gelişmekte olan riskleri gördüklerinde hızlı önlem alınmasıyla yaptıklarına dikkati çeken Mustafa Koç, örneğin bu kriz sonucunda tedarik zinciri ve bayi ağında oluşabilecek problemleri, tahsilatları ve satış seviyelerini yakın takibe aldıklarını belirtti.

Önümüzdeki yıl gerçekten de belirsizliklerin en azından yılın ilk yarısında süreceği, bu nedenle 2012'nin temkinli stratejilerin elden bırakılmaması gereken bir yıl olduğunu ifade eden Koç, öncelikle ekonomik ve sektörel gelişmeleri global bir bakış açısıyla yakından takip etmenin, kendilerine hem potansiyel riskleri hem de potansiyel fırsatları iyi takip edebilme şansı verdiğini vurguladı.

Bir yandan temkinli olurken, bir yandan da sürdürülebilirliğe odaklı uzun vadeli stratejilerine yönelik planlarını korumalarını sağlayacak iş planları ile yola devem etmelerinin önem taşıdığını dile getiren Koç, böyle bir krizin nasıl gelişeceğini tam olarak tahmin etmek mümkün olmasa da çeşitli senaryoları gözden geçirmek ve bu senaryolara göre aksiyon planları yaratmanın, güçlü ve zayıf yönlerini, fırsat ve tehlikeleri görebilmenin ve hangi önlemleri almaları gerektiğini göstermesi açısından önemli olduğunu kaydetti.