İki koca da şaşkın, gözyaşlarını zor tutuyorlar. Aktar İkbal ve Muhammed Şueyb bir basın toplantısında kardeş olan eşleri Şugra ve Hediye'ye dönmeleri için yalvarıyorlar. Eşleri, üçüncü kardeş Zühre Davud'u da yanlarına alarak mayıs ayında Suriye'ye geçmişler. Umre için yola çıkan üç kardeş 11 Mayıs'ta İngiltere'nin Bradford kentine dönecekti. Ancak 9 Mayıs'ta irtibat kesildi ve iki erkek haziran ortalarında katıldıkları televizyon programında eşlerine seslendiler.
Üç kardeşin Türkiye'deki aktarma sırasında kafileden ayrılarak Suriye'ye geçip terör örgütü IŞİD'e katıldıkları tahmin ediliyor. Üç kardeş yalnız seyahat etmiyordu. Yaşları üç ile on beş arasında değişen çocuklarını da yanlarına almışlardı. IŞİD safında savaşan erkek kardeşlerinin isteği üzerine Suriye'ye gitmiş olabilecekleri söyleniyor. Şimdi nerede oldukları bilinmiyor.
IŞİD fetvası
Davud kardeşler gibi cihatçıların yanında savaşmak için Suriye'ye giden İngiliz vatandaşlarının sayısı 700'ü buluyor. Bunların yarısı sonradan İngiltere'ye dönmüştü.
Diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi İngiltere'de de genç Müslümanların savaşmak için Suriye'ye gitmelerinde ayrımcılık ve gelecek ümidinin olmamasının rol oynadığı söyleniyor. Aile geleneklerine yabancı bir ortamdaki kimlik arayışı ve farklı kültürler arasındaki sıkışmışlığın gençleri radikalleşmeye ve cihatçılığa ittiği varsayılıyor.
Son ay ve haftalarda din bilginleri ve imamlar da bu tartışmalara daha fazla önem vermeye başladı. 2014 yılında IŞİD hakkında çıkarılan fetvada, örgütün tanrıtanımaz radikal bir örgüt olduğu, örgüte katılmanın haram sayıldığı ve IŞİD'in zehirli ideolojisiyle aktif bir şekilde mücadele edilmesinin vacip olduğu vurgulanmaktaydı.
‘İntihar komandosunun yeri cehennemdir'
İslam bilgini Tahir el Kadri Londra'da genç Müslümanları radikalleşmeden caydırmak amacıyla bir bildirge yayınladı. İslamcı radikalizm ile mücadele amacıyla kurulan derneğin başkanı olan El Kadri 2010 yılındaki fetvasında intihar saldırganlarını Allah'a inanmamakla suçlamış ve yerlerinin cehennem olduğunu duyurmuştu.
El Kadri son yayınının üç sayfasını IŞİD'e ayırmış. Beyannamede İslam hukukunun IŞİD ve benzeri örgütlenmeleri meşru saymadığını, bu tip örgütlerin İslam devletlerine ve kamu düzenine karşı ayaklandıklarını ve IŞİD'in insanlığın düşmanı olduğunu dile getiriyor.
‘Okullarda radikalizm dersi okutulsun'
Tahir el Kadri katıldığı son televizyon programında İngiltere'nin okul ve üniversitelerinde barışçı İslam'ı tanıtmak ve teröre karşı olduklarını anlatmak için hazırlık yaptıklarını, radikalleşmenin okullarda ele alınması ve ‘barış ve barış araştırmaları' dersinin müfredata dâhil edilmesi için girişimde bulunduklarını anlattı.
İngiliz uyruklu din bilgini terörle mücadele ve radikalleşmeden uzaklaştırma gibi konuların da derslerde konu edilmesi gerektiğine işaret ettikten sonra radikalleşmenin tek düzeyde ele alınmasını doğru bulmadıklarını belirtti ve ekledi: “Problem konunun ilahiyatçılık ve ideolojik düzeyde tartışılmamasından kaynaklanıyor. Radikalleşme şimdiye kadar sadece siyasi, ekonomik ve sosyolojik yanlarıyla tartışıldı.”
İngiltere Müslümanlarının özeleştirileri
İngiltere'deki İslam cemaatleri gençlerin radikalleşmesindeki sorumluluklarını sorgulamaya başladı. Daily Telegraph gazetesinin 17 Haziran tarihli nüshasında bir imamın, “Müslümanlar artık, içlerinden radikalleşenlerin çıktığı grupları hedef göstermekten ve sorumluluğu İngiliz makamlarına yüklemekten vazgeçmeliler”, şeklindeki sözlerini yayınladı. ‘Muslim Forum' adlı derneğin başkanı Manzoor Moghal da Daily Mail gazetesinde yayınlanan makalesinde Müslümanları eleştirerek, radikalleşmenin Müslümanların problemi olduğunu savundu. Moghal, “oğlunun IŞİD'e katıldığını öğrenmek Müslüman ebeveyn için tabii ki son derece üzücüdür. Ama bu ailelerin suçu hep başkalarına atmaları beni endişelendiriyor”, dedi.